İşte karşınızda Joseph B., o ki gençliğinde daha güzel bir dünya hayaliyle ailesinin yavan burjuva yaşamını reddetmiş; sonra da, dünyayı kurtarmaya soyunmuş diğer arkadaşlarıyla birlikte, Kleve'deki okullarının bahçesinde "şeytani" kitapları ateşe vermiş bir Alman.
Bu yazı, Gezi Parkı olayları sırasında kentli protestocuların kullandıkları yeni bir siyasal iletişim biçimi olan mizahi sloganların içerik çözümlemesini konu edinmektedir. Mizahın protestolar sırasında bir siyasal iletişim formu olarak kullanılması, Cumhuriyet tarihinde daha önce ortaya çıkmamış, yeni bir sosyolojik olgudur.
Mao Zedong’un neredeyse bir asır önce yaşadığı iki katlı evi bir müzeye dönüştürüldü ve geçtiğimiz hafta ziyarete açıldı. Ancak evin bulunduğu alanın bugünkü hali düşünüldüğünde ortaya oldukça garip bir görünüm çıkıyor. Çünkü Mao'nun komünist fikirle belki de ilk kez tanıştığı bu ev, bugün lüks bir alışveriş merkezinin tam ortasında kalıyor.
Modern kent ile sinema 20. yüzyılın neredeyse eşzamanlı olarak ürettiği iki temel olgudur. Kentlerin toplumsal ve estetik özellikleri, bu çağla birlikte gösterdikleri hızlı değişimler, kentin olası bir felakette alacağı hal, sinemanın büyülü atmosferinde izdüşümünü bulmuş; kent, kimi zaman temel unsur olarak, kimi zaman kurguyu destekleyen bir dekor olarak sinemada yer almıştır.
Barok dönemde ‘ayna’ figürünün resimde ve şiirde birbirine paralel anlayışlarla işlenmesi ve resimle yarıştırılması, birbiri içine giren pek çok yeni kavramın doğmasına yol açmıştı. Bu anlayışlar, ‘ayna’nın esasen ‘mekân’ı çoğaltan bir figür olması sebebiyle mimarlık disiplinini de ilgilendirmekteydi.
Proust’a göre, unutmak, hafızanın antitezi değildir; bilakis hafızanın en büyük başarısıdır. Proust’un derdi, geçmişi deşmek, yok olmuş bir cevheri yeniden yakalamaya çalışmak ya da geride kalmış bir devrin başarılarına dönmeye çalışmak değildir. Hele nostalji hiç değildir. Onun arzusu, olasılıkların henüz yerle bir olmadığı, fırsatların henüz kaçırılmadığı bir zamana dönmektir.
Acaba Proust, son fotoğrafını çekecek Man Ray’in elini de kendi isteği doğrultusunda yönlendirmiş olabilir mi? Ömrünün son senelerini, kendine özel tiyatrosunun emprezaryosu, sahne yönetmeni ve başrol oyuncusu gibi geçiren Proust; ışığı, perdeyi, müziği, sahne donanımını ve ziyaretçilerin sahneye giriş sırasını titizlikle ayarlayarak, yaşam alanını bir fotoğrafçı stüdyosuna çevirmiştir adeta.
Geçtiğimiz Cumartesi Hamburg’da 8000’inin üzerinde gösterici, Rote Flora’da uzun yıllardır kültür merkezi olarak kullanılan işgal evinin tahliye edilmesini protesto etmek için sokaklara döküldü.
Bazı okurlar, Proust’un bunun gibi pasajlar aracılığıyla kendi ölümünü tanımlamaya çalıştığını iddia eder. Yazar bu şekilde deneyimin normal akışını tam tersine çevirmiş olur. Roman, yaşanmışlıkları edebi üretimin hammaddesine dönüştürmek yerine, kendisini kaleme alacak hayatın kaba bir taslağını oluşturur: hayat, yazılı dökümünün geriye yönelik etki eden bir ürünü olur.
Proust’un en derin içgörüsü, nesnenin bu şekilde cansızlaştırılmasının yaşayan öznenin de cansızlaştırılması anlamına geldiğini göstermesidir: Her müze (Adorno’nun da dediği gibi) bir mozoledir ve üstelik mezar da nesnenin sahibi için kazılmıştır.
Ticari başarı elde etmiş bir sanatçının medyada sürekli göz önünde tutulmasının ardında yatan nedenlerden biri de, paranın ona bahşettiği o mitik gücün yanında, bu güçten daha az mitik olmayan bir biçimde “bağımsız sanatçı” imgesinin karşılığı olarak görülmesidir.
Sanat doğrunun karşısına yalanı çıkarmaktan ibaret değildir; asıl yaptığı, hakikat ile kurgu arasındaki ayrımı sökmektir. Edebi önermeler gerçek hayattaki önermelerin parodileridir, yoksa gerçek hayattaki yalanların bir çeşitlemesi değil.
Foucault’nun 1970 ile 1984 arasında Collège de France’ta verdiği dersleri, düşünürün popüler kültür alanına kadar yayılan ününün ve sıkça indirgendiği “iktidar her yerdedir” formülünün yarattığı fakir algıyı aşmak için eşsiz birer kaynak sunuyor.
Centre Pompidou'da "Sürrealizm ve Nesne" sergisinin yanı sıra süren ikinci büyük sergi, Çoğul Modernlikler 1905-1970 (Modernités plurielles). Sergi, Centre Pompidou koleksiyonunda bulunan, 41 ülkeden 400 sanatçıya ait 1000'den fazla eseri derliyor.
Başarı toplumda neden bu kadar çok önemsenen bir şeydir? Buna bir açıklama getirmek isteyenlerden toplumbilimci Sighard Neckel'e göre modern toplumda başarı, "en temel eylem kategorileri"nden biri ve başarılı olmak da bireyin "modern ödev"ini yerine getirmesi anlamına geliyor.
“Messiah” bugüne dek yapılmış en özel kemanlardan biri. 1716 yılında Antonio Stradivari’nin atölyesinden dışarı çıktığı ilk günden beri Menuhin dahil pek çok virtüöz ona ses vermiş.
Bedford Press’ten çıkan, Civic City Cahier (Yurttaş Şehri Defterleri) serisinin 2011 yılında yayınlanan beşinci kitabı, "Designing the Post-Political City and the Insurgent Polis"in yazarı Erik Swyngedouw, neoliberal kirizin kentsel mekâna yansımalarından, kentsel başkaldırılardan ve tasarımcının yeni rollerinden bahsediyor.
Bu yıl bir sürrealizm sergileri furyasıdır gidiyor: Madrid, Valensiya, Lyon, Houston, Chicago, San Francisco, Londra, Viyana, Şangay, Malmö, Stockholm, Berlin, Dublin. Doğal olarak bu sergilerin en iddialısı, sürrealizmin yurdu olan Paris’te açıldı.
Geçen hafta üç gün boyunca ODTÜ’de gerçekleştirilen 13. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi Türkiye’nin sosyal bilimciler için gittikçe nefes alması zorlaşan kültürel ortamında, adeta bir rehabilitasyon merkezi gibiydi.
Bu tez politik program ve mimari üretim arasındaki ilişkiyi ‘tasarım yoluyla demokratikleşme’ miti üzerinden inceler.
1960’larda henüz bir çocuk olduğum zamanı hatırlıyorum da, zihinleri en çok meşgul eden şeylerden biri modern toplumun bize sunduğu onca boş zamanla ne yapacağımızdı.
Herbert Marcuse, 1960’lardaki anti-otoriter siyasal eylemlerde ve başkaldırılarda yönlendirici bir rol üstlenerek Frankfurt Okulu üyeleri içerisinde Marksizmin temelindeki özgürleşme kavramına en fazla bağlı kalan düşünür olmuştu.
Kelimelerle ekmek bıçağı arasında fark yoktur: Ekmek de keserler, adam da. Kimin, nasıl kullandığına bağlıdır. Kurşun gibi kullanmak isteyenler de çıkar. Nitekim çapulcu’yu kurşun gibi sıkmak istedi iktidar göstericilerin üstüne.
Geçici Müdahale Platformu, pek çok kolektif hareketi canlandıran ve yeni oluşumları tetikleyen Gezi Direnişi’nin İzmir’deki yansımalarından biri.
Sanat ... politikanın değerlerini yıkar, onu yeniden tanımlar ve ... politikaya özgürlük getirir. Sanat, tıpkı devrim gibi, politikanın kahkahası görevini görür. Kahkaha hayatta ne rol oynuyorsa, sanat da politikada aynı işlevi görür.
Geçtiğimiz hafta Moskova'da Kızıl Meydan'ın tam göbeğine yerleştirilen devasa boyutlarda bir Louis Vuitton valizi, büyük tepki çekmesi nedeniyle apar topar kaldırıldı.
Kasım ayının sonuna doğru Kuzey Avrupa’da iklim hızlıca değişir. Günlerin kısalması, karanlığın erken çökmesiyle kış tüm gücünü göstermeye başlar. Kasım’ın son pazar günü, Hıristiyan kültüründe önemli bir yeri olan birinci Advent’e denk gelir.