Bu tez çalışması, “içinde bulunduğumuz toplumsal politik koşullarda, felsefi düşünce içerisinde nasıl bir eleştiride bulunabiliriz ki, bu eleştiri değiştirici ve dönüştürücü bir etki yaratabilsin?” sorusundan neşet etmiştir.
Otomatik yazım geleneği çok eskilere dayanır. Amaç alışkanlıklarla işleyen muayyen düşünmeyi ve tahayyülü hep aynı imgelere götüren söyleyişleri, çağrışımları bozmaktır.
George Floyd’un polis tarafından katlinden sonra baş gösteren ayaklanmalar karşısında, Beyaz Saray, kısa bir süre çelikten bir çitle çevrildi. Protestocular, sloganlar yazarak, mesaj ve graffitilerle kaplayarak bu çelikten çiti bir tabloya dönüştürdüler.
Film listeleri sizi kurtarmaz. Film listeleri filmleri kurtarmaz. Film listeleri yeni film tarihleri yazmaz. Listeler mülksüzleri, sanki evrensel bir değermiş gibi popülerlik ölçütüyle ezer. Listeler mülkiyeti, hâkimiyeti, sahipliği savunur.
Bu çalışma sanayi kentlerinin sektörel yapısında ortaya çıkan sanayisizleşme sürecini ele almaktadır. Bu sürecin altında yatan temel neden, sermayenin daha fazla kâr etme hedefiyle mekândaki hareketliliğidir.
"Stok Sayımı", Hans Haacke’nin 1984’te Tate Müzesi’nde sergilenen yağlıboya resmi. İlk bakışta Margaret Thatcher’ın portresi gibi görünen resim, iktidarla sanat ve reklam/iş dünyası arasındaki bağlantılara işaret eden alegorilerle dolu.
Aydınlama sonrası Avrupa’da ve bağımsızlık sonrası ABD’de hayal gücünü gelecek esir almıştı. 18. yüzyıldaki devrimlerin ve serbest bıraktıkları seküler hayal gücünün ardından, ütopyaya giden yol tarihsel imgelem için meşru bir hedef oldu.
Geçmişin sanatı, proletaryanın duygularını ve mizacını eğitebildiği ölçüde, onu derinleştirip aydınlatmaya, zorlu yolculuğu boyunca insanlığın yaşamının tüm alanlarına vâkıf olmasını sağlamaya hizmet etmeli; ama bir ajitasyon aracına, propaganda aletine dönüşmemeli.
“Hayalini kurduğun sanat hep ölü. Saraylar hayattan yoksun. Ağaçlar yaşar, hayvanlar yaşar – ama saraylar yaşamaz.”
Son yıllarda Amerikan şehirlerinde birçok mahalle ‘konut hakkı’ temalı örgütlenmelere ve protestolara sahne oldu. Los Angeles, yerel yönetim ve yatırımcıların işbirliğiyle sakinlerini mülksüzleştirerek ‘geliştirilen’ şehirlerin belki de başında geliyor.
Kara kedilerin uğursuzluk getirdiği yolundaki batıl inancın kökenleri Avrupalıların karanlık korkusuna dayanır. Kedilerin itaatsizliği, doğanın insana hizmet etmesini öngören Batılı anlayışa terstir, bu yüzden kedi düzen duygusunu bozar.
Bu çalışmada, öncelikle kuramsal ve pratik etkinlikte yön değişikliğine sebep olan önemli kırılma anlarından ve tarihsel izleklerden geçilerek diyagramı koşullayan arka plan araştırılmış, daha sonra ise çağdaş mimarlığın iki metni üzerinden diyagramın ikili durumuna dair bir okuma yapılmıştır.
Arap halkı değil, Balkan halkı değil, kadim halk değil canlı bir memleket, Avrupa memleketi, nesin sen peki? Çocukların diyarı, açların, yolsuzların...
Sanayi sonrası kentlerinde oluşan endüstriyel boşlukları(!) yeniden kullanıma sunarak ‘kentsel canlandırma’ adı altında yapılan kültürel ya da kamusal eksenli projelerin, aslında çevresindeki rant değerini artırmaya yönelik olduğu açıktır.