Aydınlama sonrası Avrupa’da ve bağımsızlık sonrası ABD’de hayal gücünü gelecek esir almıştı. 18. yüzyıldaki devrimlerin ve serbest bıraktıkları seküler hayal gücünün ardından, ütopyaya giden yol tarihsel imgelem için meşru bir hedef oldu.
Bu makalede, hafıza söyleminin belirli bir yönüne, hayli rahatsız edici bir soruya odaklanacağım: Tarihsel travmaları temsil etmeli mi etmemeli mi? Cevap olumluysa, nasıl ve ne zaman temsil etmeli?
Nazilerin de kendi Disneyworld’leri vardı – tabii farelerin olmadığı ve komik çizgiromanlar yerine ölümüne ciddi anıtlara dayanan, ama Disneyworld gibi, gösteri ve megalomaniyi temel alan bir dünya. Bunun mimarideki karşılığı, Albert Speer’in Germania projesiydi...