Film Listelerine Karşı

Batan Güneş, Michelangelo Antonioni, 1962

 

Film listeleri sizi kurtarmaz.

Film listeleri filmleri kurtarmaz.

Film listeleri filmlerin değer kazanma veya değerden düşme biçimlerini düzeltmez.

Listeler kilitli dolaplarda, bodrum katlarında, pasajlarda çürümeye yüz tutmuş –kayıp, keşfedilmemiş ve muhafaza edilmemiş– binlerce filmi korumaz.

Film listeleri yeni film tarihleri yazmaz.

 

Listeler, tarafsız veya masum ya da tümüyle öznel değildir.

Listeler sizin takdis edilmiş zevkinizi yüceltmez, yalnızca onu seyreltir.

Listeler, yorgun, güçten düşmüş, tıklanmaya aç olanlar için birer dikkat çekme gayri menkulüdür.

 

Listeler, hâlihazırda bilinenleri biraraya getirir ve gücü pekiştirir.

Listeler durmaksızın, sanki gözlemlenebilen cisimlermiş gibi “deha”nın ve “azamet”in hesabını tutar.

Listeler sayısal görünümü, dâhiyaneliğin görünüşteki ampirizmine dönüştürür.

Peki uzun vadede o takdirler kimlere bahşedildi?

Listeler yeni kanonlar yaratmaz – hele kaybolup gitmiş kadın, queer, trans, siyah, Latin kökenli, küresel güneyli, sömürgelikten kurtulmuş ve sömürge-karşıtı sinemacılara ait bir kanonu hiç yaratmaz.

 

Barbara Hammer’a, Kathleen Collins’e, Kira Muratova’ya ve Sara Gómez’e kendi listelerini kim soracak?

 

Listeler, geçmişe ve şimdiye dair bir iddiada bulunuyormuş gibi görünürler; oysa tarih-karşıtıdırlar, çağdaşlığın tiranlığı ve dar ufkuyla, kendi anlarına kilitlenip kalmışlardır. Çoktan işitilmiş olanın tutucu zevklerini pekiştirip yeniden teyit ederler.

Listeler zihni sömürgeleştirir ve hayal gücünü yoksullaştırır.

Listeler, sınırsız bir doluluğu, bitmez tükenmez bir dünyayı vaat ederken bile, daima hayal kırıklığına uğratır.

Listeler mülksüzleri, sanki evrensel bir değermiş gibi popülerlik ölçütüyle ezer.

Listeler mülkiyeti, hâkimiyeti, sahipliği savunur.

Listeler birer film-karşıtı politikadır.

Listeler ölçübirimleridir.

 

Ölçübirimler bizim düşmanımız, sanatın ve politik mücadelenin düşmanıdırlar. Her liste, zorunlu olarak imkânsızdır ve yazıya dökülmemeli, kişisel bir değerlendirme olarak kalmalıdır. Yazıya dökülmemiş liste, bilinmezlik girdabıyla oyalanır – biz onları daha iyi savunup anlatmadıkça, canlı ve faal formlar olarak işleyecekleri alanı açmadıkça tüm filmlerin kaçınılmaz kaderi olacaktır o girdaba düşmek.  

 

Kıçınıza bağlı zinciri kırmak için listeleri yakın.

 

Liste çıkarma dürtüsü, koleksiyonla güç birliği içindedir: aksi takdirde hatırlanmayacak filmlerin deneyimini ve estetik duygusunu kayda geçirme, arşivleme, hatırlama ve koruma arzusudur. Bunlar, kendi koşulları içinde anlamlı, önemli ve tarihsel olarak yüceltilen faaliyetlerdir. Fakat içinde bulunduğumuz bu aşırı-dolayımlanmış dönemde, durmadan dolaşıma giren listelerin zorlayıcı formu –arzulanan tüketim nesnelerini sıralayan liste, seyrettiklerinizin vesikası olan bir manav fişi olarak liste– bir meta fetişizmi aracı haline gelmiştir: bir algoritmik kapma aracı; fallik, gevşek bir kendini teşhir aracı. Dikkatli bakın. Bu liste furyasını tam olarak kim üretiyor?

 

Listeleri çıkaranların, andıkları eserlerin özsel varoluşunu kavranabilir bir kesinliğe hapsettiklerini görmek için kaç liste okumamız gerekiyor? Bu kirli liste deryasını durmaksızın yazarak, okuyarak ve tüketerek, sinefil ruhun çürümüş ticari anlayışına dahil oluyoruz. Film kültürüne zarar veren daha tehlikeli faaliyetler var muhtemelen, fakat öyle olsa bile, listeler bu dünyanın bozulmuşluğunun ve yok olmaya yüz tutmuşluğunun bir o kadar sıradan ve çarpıcı belirtisidir.

 

Listelerinizi yakın. İlla sayı saymanız gerekiyorsa, listenizde yer almayan bir film hakkında listenizdeki sayı kadar cümle yazın.

Bir kadın sinemacı veya küresel güneyden bir sinemacı hakkında o kadar cümle okuyun.

Veya o cümleleri ve harfleri zaman birimlerine dönüştürüp, listenize hiç girmemiş bir filmi izleyin.

 

Liste potlacı:[1] Kolektif listeleme enerjisinin, kaynakların yeniden dağıtımına yönlendirilmesi.

 

Estetik üstünlük iddiası listelerle başlar. Keşke, değer alanları yaratacağımız veya sığ değer çerçevelerini toptan ortadan kaldıracağımız başka yollar olsaydı – böylece onlarla birlikte, sinema sanatında neyin muteber olduğunu, neyin izlenmeye ve uğruna savaşmaya değer olduğunu belirleme iddiasındaki o keyfî ve dar tanımları da ortadan kaldırabilirdik. Listeler, apaçıklığa sahipmişçesine pekişirler – listeye almadıkları her şeyde, listeyi yapanın öğrenemediği, göremediği, fark edemediği şeyleri teyit ederler.

 

Listeler kirli çamaşırlar içindir, filmler için değil.

 

Gözlerimizi, kulaklarımızı ve zihinlerimizi yıkayacak olursak şunu göreceğiz ki, köpükler akıp gittikten sonra bize kalan şey, başka bir sinema dünyasının filizleri olacaktır: görüntüler, mekânlar, sesler, geçitler, mücadeleler ve zaman – narsist sinefilin sermayeye bağlılığının bizden çaldıklarından kurtardığımız zaman.  

 

Elena Gorfinkel’in (King’s College London) 29 Kasım 2019 tarihinde Another Gaze dergisinde yayınlanan “Against Lists” başlıklı manifestosunun çevirisidir.



[1] Potlaç (potlach): Amerikan yerlileri arasında, sosyal statüyü teyit etmek amacıyla düzenlenen takas ritüeli– ç.n.

sinema