Şu sıralarda Londra’nın, hatta belki de tüm sanat dünyasının, en etkili, en gözde sanatçısı Rachel Jones. Otuz yaşlarında siyah bir sanatçı. Zamanımız Batı toplumunda siyah olmanın güdülediği politik, kültürel, varoluşsal kuşatmayla mücadele ediyor.
1989’da komünizmin çökmesi Romanya'nın ormanlarını koruyan kalkanlardan birinin ortadan kalkmasına sebep oldu; ardından gelen özelleştirme dalgası yaygın bir bozulma sürecini başlattı. Bu durumdan çarpıcı biçimde kâr eden bir şirket var: Ikea.
Ekoloji odaklı sanat, kendisini enerji sistemleri, teknoloji, mülkiyet, medya ve daha birçok bileşenden oluşan mevcut dünya düzeninden ayrı bir yerde konumlandırabilir mi? Sanat pratiğine bakarken, parçası olduğu manzarayı yok mu sayacağız?
Henri de Toulouse-Lautrec’in 1894 tarihli "Rue des Moulins" adlı resmi, Paris’in Moulins Caddesi’nde bulunan lüks bir genelevde zorunlu tıbbi muayene için sıra bekleyen iki fahişeyi tasvir eder...
Bu tezde Brecht ve Adorno estetiği karşılaştırılarak sanat ve politika arasındaki ilişkinin nasıl konumlandığı incelenmiştir. Brecht ve Adorno arasındaki estetik farklılık, modern çağda sanat yapıtının anlamlandırması için önem taşımaktadır.
Buranın köylerinde bir ıssızlık, bir terk edilmişlik, bir ölgünlük var, hayat yerin üstünde değil altında devam ediyor. İnsan burada yıllarca yaşayabilir ama madenlere inmedikçe gerçekte nasıl bir yer olduğunu anlayamaz...
1895 yılı dolaylarında Belçikalı ressam Léon Frédéric "Bir İşçinin Hayatından Safhalar" başlığını taşıyan çarpıcı ve iddialı bir triptik yapar. “İddialı” demem boşuna değil, zira eserin ölçeği hakikaten çok büyük...
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (İRHM), nihayet, “Serginin Sergisi II” ile yeniden kapılarını açtı. Koleksiyonun bir kısmını içeren bu sergi, sembolik bir açılış. Büyük açılış için, 20 Eylül tarihi telaffuz ediliyor...