Kolhoz’a ilk gidişimden sonra, yazmak için bilmek gerektiğini anladım. Yazar içgüdüsü yeterli değil. Ne kadar yetenekli olursanız olun, işlediğiniz konuyu derinlemesine tetkik etmediyseniz ancak yüzeysel bir resim çizebiliyorsunuz...
Sanatta Tahrip Sempozyumu (STS) 1966 Eylül ayında Londra’da düzenlendi. Sempozyuma on sekiz kadar ülkeyi temsil eden 100 civarında sanatçı ve şair katıldı. STS toplumsal bir davası olan, sanatçıların inisiyatifindeki, onların denetlediği çokuluslu bir hareketti.
Elbette tarih tekerrür etmez ve halihazırdaki tezahürler bize Tatlin’in kulesi gibi şeylerin faniliğini düşündürebilir. Ama yerin altında, yeniden kullanılmayı bekleyen müthiş sağlam temeller var.
Documenta’nın mekânlarında dolaşırken, bu devasa sergiye olan aşk-nefret karışımı duygularım tekrar tekrar depreşti. Açılış günlerindeki izlenimlerimden bahsetmek istiyorum. Sergiye anti-Semitizm tartışmaları damgasını vururken, bu meselenin başka hangi tartışmaları boğduğu hakkında en azından bir fikrimiz olsun...
Bu tez çalışması, mimarlık, mühendislik ve inşaat endüstrisi için geliştirilmiş ve dünya genelinde on yılı aşkın bir süredir kullanılan ve kullanımı giderek yayılan bir bilgi üretme, depolama, paylaşma ve ortak çalışma yöntemi olarak tarif edilebilecek Yapı Enformasyon Modelleme (YEM) olarak anılmış olan yöntem ve araçlar bütününü incelemektedir.
1922’den 1929 buhranı sonrası Alman nasyonalizminin yükselişe geçmesine kadar olan sürede, Sovyet Rusya ile Weimar Cumhuriyeti arasındaki yakın ilişkiler hayati önemdedir. Bu yakın ilişkinin sebebi iki ülkenin hem ortak Marksizm ve sosyalizm mirasları, hem de ortak çıkarları ve Müttefikler karşısındaki dezavantajlı konumlarıydı...
Türkiye'de çağdaş sanat alanında önemli işlere imza atan küratör ve yazar Fulya Erdemci, 13 Temmuz günü vefat etti...
Birinci Dünya Savaşı ve Rus Devrimi’nin ardından, çarlığın sona ermesi ile Sovyetler Birliği'nin kurulmasına kadar geçen sürede büyük çalkantılar yaşandı. Buna rağmen Rusya'da yaratıcı sanat, kısa süren parlak bir dönem geçirdi...
Devrimci bir kültür ile devrimci olmayan bir kültürü birbirinden ayıran husus, ânın coşkusundan ziyade, sanatın yeni meseleler, yeni iletişim araçları ve yeni ifade biçimleriyle nasıl yüzleştiğidir...
Patlat! Patlat bitsin! Kavramların, ideolojilerin, sistemlerin tozlu, donuk, tıkız dünyası fırtınaları hissetsin! Kavram bitlerine ölüm! Kibirli her şeye ölüm! Unvan, şeref, otorite denen her şeye ölüm!
Bu çalışmada kültür endüstrinin tiyatro izleyicileri ve dolayısıyla tiyatro üzerindeki etkileri ile tiyatro oyuncularının yaşadığı maddi sorunlar, sosyal haklarının varlığı ve bu haklardan yararlanma durumları incelenmiştir.