/ Tezler / Temsilden Simülasyona: Mimarlıkta Yapı Enformasyon Modelleme (YEM) Etkisi

20/7/2022 / skopbülten / Funda Tan

Bilgisayar öncesi dönemin mimarlık ofisinde çalışma ortamı.

 

Bu tez çalışması, mimarlık, mühendislik ve inşaat (MMİ) endüstrisi için geliştirilmiş ve dünya genelinde on yılı aşkın bir süredir kullanılan ve kullanımı giderek yayılan bir bilgi üretme, depolama, paylaşma ve ortak çalışma yöntemi olarak tarif edilebilecek Building Information Modelling, bu çalışmada Yapı Enformasyon Modelleme (YEM) olarak anılmış olan yöntem ve araçlar bütününü incelemektedir.

YEM yönteminin bu çalışmanın konusu olmasının birincil sebebi bu yöntemin bilgi iletiminde mimarlığın doğası haline gelmiş olan ortografik setin (plan-kesit-görünüş üçlüsü) nihai olarak yerine geçiyor olmasının fark edilmesidir. Mimarlıkta tasarım bilgisinin iletim aracı olan ortografik izdüşümü yöntemiyle çizim, Rönesans’la doğmuş ve mimarlık disiplininin sınırlarını belirleyen, mimarlığın resmî ifade aracı olmuştur. 15. yüzyılda İtalyan kuramcı mimar Leon Batista Alberti bir yapının üretiminde onun tasviri ile inşayı (lineamenta ve structura) birbirinden ayırması ve mimarı tasviri yapan kişi olarak tarif etmesinden beri mimar yapıların tasarımının icracısı olarak giderek kurumsallaşmış, inşadan kopmuştur ve çizim, mimarın ana aracı olmuştur. Dolayısıyla çizim, modern dönem boyunca mimari tasarım bilgisini iletmenin formu, ötesinde modern mimari tasarımı tanımlayan faktörlerden de biridir. Bu bağlamda, günümüzde mimari tasarım bilgisinin iletilme aracının değişiyor olması bildiğimiz anlamda modern mimarlıkta derin etkiler yaratmaya gebedir. Çizimin yerini enformasyon modellere bırakmasıyla, modern mimarlığın bildiğimiz kalıplarının ve sınırlarının, bu kalıpları ve sınırları yaratan temel etkenlerden biri de çizim olduğu için, giderek çözülmeye uğraması beklenebilir.

Bu bağlamda bu tez kapsamında YEM yöntem ve araçlarına mimari tasarım alanından bakmak, bu araçların mimarlık için ne anlama geleceğini tartışmak, bu araçların mimarlıkta çözülme yaratacak özelliklerini incelemek ve mimarlıkta nasıl etkiler yaratabileceğini göstermek amaçlanmıştır. Yanı sıra, Türkiye’den bu araçları kullanan ofislerle görüşmeler yapılmış, teorik olarak tartışılan YEM etkisinin yerel konjonktürdeki erken etkileri pratik alanda gözlemlenip gösterilmiştir.

Çalışmanın bu incelemeyi yaparken kullandığı metodoloji mevcut durumun kavramsallaştırılması ve yapısal bir teori ile gösterilmesidir. Bu bağlamda analitik literatür okuması ve söylem analizleri tezin yöntemleri olmuştur. Pratikteki etkilerin incelenmesinde yarı yapılandırılmış görüşmelerden yararlanılmış, buradan elde edilen söylemler çapraz, analitik incelenmiştir.

YEM araçlarının mimarlık alanında nasıl anlaşılması gerektiği, Fransız düşünür Jean François Lyotard’ın görüşlerine dayanılarak açıklanmıştır. Lyotard, Postmodern Durum isimli çalışmasında bilginin toplumsal kabul gören formu ve toplumsal yapılar arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Lyotard’a göre çağlar boyunca bilginin formu ve toplumda kabul görme mekanizmaları değişir. Örneğin gelenek ve görenekler çağında bilginin kabul gören formu anlatısal iken, bilim çağında bilimsel olmuştur. Anlatısal ve bilimsel formların farklı özellikleri vardır ve farklı meşrulaşma mekanizmalarına tabidirler. Lyotard 1970’lerin sonunda kaleme aldığı metninde bilginin kabul gören bilimsel formunun da çağımızda yıkılıyor olmasından bahsetmiştir. Halen içinde yaşadığımız çağı dijital modern sonrası bir kültürün toplumu olarak tarif etmiştir. Manuel Castels’in enformasyon toplumu olarak tarif ettiği bu dönemde bilginin formu enformasyondur. Lyotard enformasyon formundaki bilginin bilimsel formdaki bilgi gibi meşrulaşma mekanizmalarına ihtiyaç duymadığını iletir. Enformasyonun merkezsiz olarak her bir birey tarafından üretilebileceğini, meşruluğunu tekniğin olanaklarıyla tabi tutulduğu birtakım değerlendirme süreçleriyle kazandığını, değerlendirmelerde belli bir seviyede performansı gösterdiği ölçüde toplumda kabul gördüğünü söylemiştir. Toplumsal bir sistem olarak mimarlık alanı da bilginin formunun toplumsal değişiminden kaçamamıştır. Açık bir şekilde herkes tarafından erişimi, manipülasyonu, yönetimi mümkün olan enformasyon formundaki bilginin mimarlık alanındaki en net karşılığı yapı enformasyon modelleme yöntemi ve araçları ile üretilen tasarım bilgisi biçimidir.

YEM yapıların gelişmiş ve dijital teknolojiler ile desteklenen planlama, tasarım, inşa, operasyon ve bakımları için bir yöntem olarak tarif edilebilir. Bir yapının erken konsept aşamasından yaşam ömrünü tamamlamasına değin kullanılacak verinin bir dijital modelde toplanmasını öngörür. Günümüzde YEM süreçleri üretilen bilginin bu aşamaların ne kadarını kapsayacağının kararı önceden belirlenerek yürütülür. Her ne kadar birçok YEM süreci henüz sadece inşa aşamasının bilgisini iletmeyi hedefliyor olsa da temelde YEM’nin yapılar için bir enformasyon yönetimi modeli olduğu fikri her YEM süreci için sabittir. Gelişmişlik seviyesi ne olursa olsun YEM yönteminde tasarım bilgisi üç boyutlu bir dijital modele işlenir. Dolayısıyla YEM yöntemi ve bu yöntem için kullanılan araçlar bütünü mimari tasarım için yeni enformatik bir notasyon (gösterim) sunmaktadırlar.

Bu bağlamda çalışmada, mimarlıkta bilgi iletiminin yeni formu olarak YEM’nin etkisi üç alanda incelenmiştir. Tezin ikinci bölümünde incelenen bu alanlardan ilki YEM’nin mimarlıkta yarattığı notasyon değişimidir. Mimari tasarım bilgisinin aktarımının yeni formu olan enformasyon modeller, modern dönem boyunca mimarlık bilgisinin aktarım aracı olmuş olan çizimden farklı türde bir notasyon sunarlar. Çizim mimari tasarımın ifadelerinin üretilmesi işidir ve temsilidir. Enformasyon modeller ise inşa olacak olan tasarımın kendisi gibi üretilmeyi ve kabul edilmeyi gerektirirler. Bu bağlamda çizimler temsili bir notasyon sağlarken enformasyon modellerin notasyonunun ise simülatif olduğu belirtilmiştir. Temsil ve simülasyon birbirinden farklı karakterleri olan algılama biçimleridir. Temsil aktarımda her zaman bir muğlaklık barındırır. Temsilin bu muğlaklık özelliği modern mimarlığın, modern tasarım alışkanlıklarına yansımıştır. Temsil modern teorik mimarlıkta sağladığı bu muğlaklık ile anlamın arandığı ve üretildiği ortam olmuştur. Simülasyon ise temsilin açtığı bu muğlak alanı açmaz. Ancak simülasyonun tasarım için sunduğu kapasiteler farklı olacaktır. Simülatif notasyonun, çok sayıda enformasyonun kullanılabildiği dijital bir inşa ortamı sunduğu düşünüldüğünde tasarımın giderek teorik bir zihinsel aktiviteden, dijital bir tektonik imalata dönüşeceği iddia edilebilir.

 

MAA Seul Robot Science Museum inşa aşaması öngörüsü.

 

YEM’nin yarattığı bir diğer etki mimarın tasarım ve inşa süreçlerindeki rolü üzerinedir. Bir yapının gerçekte inşa olacağı biçimiyle dijital olarak inşası yalnızca mimarlık disiplininden değil farklı uzmanlık alanlarından gelecek bilgiyi gerektirir. YEM’nin hedefi farklı grupların tek bir model üzerinde uyumlu ve ortaklaşa çalışarak bu enformasyon modeli üretmelerini, bu doğrultuda bütünleşik bir proje iletimini sağlamaktır. Sadece mimarın değil, mühendislerin ve farklı spesifik konulardaki danışmanların katkı sağladığı bir model üretimi şeklinde yürütülen mimari proje geliştirme süreçleri, geleneksel süreçlerden farklıdır. Geleneksel süreçlerde proje temini mimarın verdiği bir hizmettir ve mimar danışmanlardan hizmet alır. Dolayısıyla modern proje temini süreçlerinde mimar projenin müellifi olarak iş akışı piramidinin tepesinde yer almıştır. YEM süreçlerinde ise iş akışları daha yatay bir hale gelir. Dolayısıyla mimarın proje süreçlerindeki otoriter müellif rolü, tasarım niyetlerini koruyan lider konumda bir proje ortağına dönüşmektedir.

Son olarak enformasyonun çokluğu ve tüm tasarım verisinin bir modelde toplanması tasarımı farklı performans kriterleri karşısında analiz edilebilir hale getirmektedir. Modern dönemde yapılar belli bir ihtiyaca cevap verecek şekilde program öncelikleri temelli tasarlanmışlardır. Bu bağlamda kanıta dayalı bilimsel bilginin toplumda kabul gördüğü modern endüstri çağının mimari eğilimi olarak fonksiyonalizm, modern dönem için işlerliği kanıtlanmış, iyi, doğru ve estetik olduğu kabul görmüş bir mimarlık sunar. Günümüzde ise erişilebilir veri miktarı fazlalaştıkça performans giderek yapı tasarımı için tek değer olmaktadır. Yapılar hem inşa hem de operasyonları boyunca belli performans kriterlerini karşılayabilmek, verimli kılınmak üzere optimize edilirler. Dolayısıyla YEM yöntemlerinin sunduğu veri çokluğu mimari tasarımı giderek performans odaklı hale getirmektedir.

YEM’nin bahsi geçen üç etkiyi oluşturma potansiyelleri tezin üçüncü bölümünde incelenmiştir. Öncelikli olarak YEM araçları nesne temelli, eklemli, ilişkisel ve parametrik bir modelleme sunmaları ve sadece geometrik bilgiyi değil nesnelerin niteliklerine dair özellik bilgisini barındırmaları modelin gerçekliğe yakın bir şekilde üretilmesini sağlayan simülatif ortamı sunmaktadır. İkinci olarak dijital modellin farklı paydaşlar arasında veri kaybı olmadan paylaşımı için yapı modeli standartları çalışmaları yapılmış, eş zamanlı çalışmaya olanak sağlayacak çevrim içi YEM sunucuları geliştirilmiştir. YEM’nin bütünleşik ortaklaşa yapı modeli üretimini sağlayacak bu olanakları uyumlu ortak çalışmayı mümkün kılmıştır. Son olarak gerek Autodesk Revit ya da Graphisoft Archicad gibi YEM platformlarının entegre araçlarının ile gerekse bu platformlarda üretilen modellerin içe aktarılarak kullanıldığı spesifik analiz alanlarında geliştirilmiş diğer yazılımların çeşitli analiz ve değerlendirme kapasiteleri vardır. Dolayısıyla YEM yöntemleri bir fikir olarak belirmelerinden günümüze geliştirilmiş ve mimari tasarım ve inşa için bahsedilen etkileri yaratacak tasarım bilgisini yeni enformasyon formunda iletecek araçlar bütünü oluşturulmuştur.

Bu bağlamda tezin dördüncü bölümünde Türkiye’den bu araçları kullanan ofislerle görüşmeler yapılmış ve bahsi geçen etkilerin nasıl ortaya çıktığı incelenmiştir. Hem geleneksel araçlara aşina olan hem de YEM yöntemlerine geçmiş dört mimari tasarım ofisinde, YEM araçlarına geçmeleri ile birlikte simülatif bir mimari notasyonun kullanımı, diğer ekiplerle ortaklaşa üretim yapmaları ve YEM’nin analiz olanaklarının tasarım ve proje geliştirme süreçlerini nasıl dönüştürdüğü sorgulanmıştır.

Simülatif bir notasyon olarak YEM’nin ofislerde temsilden farklı olarak bir veri yönetimi aracı olarak görüldüğü izlenmiştir. Ofisler kendi deneyimlerini dile getirirlerken ancak zihin yapılarını değiştirdiklerinde YEM araçlarını kullanıma sokabildiklerini iletmişlerdir. Bunun dışında YEM aracında modelleme yapmanın yapıyı gerçekte inşa edecek gibi modellemeyi gerektirdiğini doğrulamışlar ve bu sebeple ekiplerindeki kişilerin geçmişe nazaran uygulamaya daha hakim olmaları gerektiği beklentisinin oluştuğunu söylemişlerdir. Dolayısıyla tasarım süreçleri YEM’nin diğer analiz değerlendirme olanaklarını da kullandıkça daha tektonik bir sürece YEM araçlarını kullandıkları projelerde dönüşmüştür. Ancak biri hariç diğer ofisler YEM’nin çok fazla enformasyon gerektirmesinden dolayı her projeyi YEM ile yürütmediklerini de belirtmişlerdir. Görüşülen ofislerin tümü mimarın rolünün YEM ile birlikte kesinlikle değişiyor olduğunun altını çizmiştir. Bu değişim ile proje süreçleri daha yatay bir organizasyon haline gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak mimarin diğer gruplar ile koordinasyon sorumluluğunu üzerinden attığını ancak kendi disiplin alanında daha fazla iş üretmek durumunda kaldığı öne çıkan yorumlar olmuştur. YEM’nin analiz ve değerlendirme olanaklarını kullandıklarını, YEM araçlarının en cezbedici yönünün zaten programlardan hızlı ve kolay veri çekebilmek olduğunu iletmişlerdir. Tasarımların performans odağı ile belli bir seviyede optimize olabileceğini ifade etmişler ancak bunun özgün tasarım fikrini etkilemeyeceğini belirtmişlerdir.

Sonuç olarak YEM yöntemleri günümüz mimarlığının bir gerçeği olarak belirmektedir. Bu tezde modern dönemin bilgi iletme araçlarının yerini enformasyon modellere bırakırken mimarlığın, modern gelenekten gelen roller, tasarım yöntemleri ve öncelikleri gibi bazı alışkanlıklarının nasıl değiştiği sorgulanmıştır. Mimarın yeni duruma karşı pozisyon almasında yeni araçlara karşı böyle bir sorgunun mühim olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda tezin sunduğu kapsamlı inceleme hem akademik hem pratik alandaki mimarlar için bir kaynak olarak görülebilir.

 

Yazar: Funda Tan

Danışman: Doç. Dr. Nurbin Paker Kahvecioğlu

Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Mimari Tasarım Programı

Türü: Doktora

Yılı: 2019

 

Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı. Metin tezin Özet kısmından alındı. Tamamını okumak için bkz. simülasyon_mimari.pdf 

mimarlık, tez tanıtımı