Jan Potocki (1761-1815) geçen yüzyılın ortalarına dek görece az bilinen bir seyyah, bilgin ve yazardı. Polonya’nın güçlü ve varlıklı bir aristokrat ailesinin evladıydı ve hem zamanının, hem de servetinin büyük bölümünü seyahat ederek araştırma yapmaya adamıştı.
Müze'nin açılması birçok açıdan tarihsel bir olay. Kültürel gericiliğin durmadan tutukladığı bir hafıza sanki özgürleşiyor. Sanatımızın tarihiyle tanışıyoruz. Umarız ki bu “kavuşma”, kültürün özelleştirilmesi sonucunda giderek iyice yitirdiğimiz kamusal bilicimizi de uyandırır.
14 Ekim günü Just Stop Oil adlı aktivist gruba üye iki kişinin, Van Gogh’un Londra’daki Ulusal Galeri’de sergilenen "Ayçiçekleri" tablosuna bir kutu çorba konservesi fırlatarak sahneledikleri performans tartışmalara konu oldu...
Açılıştan sonra sanat camiasının sessizliği İstanbul Resim Heykel Müzesi'nin kamusal olma gücünden duyulan endişeyi kanıtlıyor. Bugün Türkiye’nin sanat tarihine sahip çıkmakla övünen özel girişimlerin sesi duyulmuyor...
Maintenant 2005’ten beri yayınlanan yıllık Dada dergisi. Bütün dünyadan çağdaş Dada sanatına ve edebiyatına ait örnekler derliyor. Arthur Cravan’ın 1913-1917 arasında çıkardığı ve yazarı da olduğu iddia edilen özgün Maintenant fanzininden esinlenmiş...
Şunu hiç tereddütsüz söyleyebilirim ki gerçek faşizm tam da bu tüketim uygarlığı iktidarı. Ve bu olay o kadar hızla yaşandı ki farkına bile varamadık. Tam bir kâbus gibi… Belki şimdi kâbustan uyanıp etrafımıza bakıyoruz ve yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadığını görüyoruz.
İhtiyaç ile lüksün eşzamanlılığını savunmaktan maksat, ilerlemeci tarih anlayışının yanlışlığına işaret etmenin yanı sıra, geçmiş’in ve ilkel’in haysiyetine sahip çıkmaktır. (Siyaset felsefesine aktarırsak, yoksul’un lüks hakkını koyutlamaktır)...
Ana akım kentsel mekan üretim süreçlerinde mimari kimlik ya teknokrata indirgenerek baskılanır ve görünmez kılınır, ya kent toprağının kendisi gibi metalaştırılarak pazarlamaya yönelik biçimde araçsallaştırılır...
Sanatçı, bibliyofil ve koleksiyoncu Yüksel Arslan (İstanbul, 1933-Paris, 2017), resim ve yazı arasında, Doğu ve Batı kültürünün kesiştiği evrensel bir sanat projesi biçiminde seriler halinde, sınıflandırılamaz bir yapıtı özgürce sürdürüyor.
Edebiyatta Jdanovculuk en köklü mantığını endüstriyel ahlakta bulur: her insanın kendine ‘yakışan’ yeri işgal ettiği, kendine ‘yakışan’ işlevi yerine getirdiği, kendine ‘yakışan’ görevle kendini tanımladığı bir yaşam tasavvuru...
Google’ın iletişim-enformasyon altyapısı, dijital alanı radikal olarak yaygınlaştırarak, işletilmeyi –dolayısıyla da hükmedilmeyi– bekleyen devasa miktarlarda veri yarattı. Bu tırmanış, sadece kapitalist kâr güdüsünün değil, aynı zamanda sibernetik büyümeye içkin olan mantığın eseriydi.
Sophie Taeuber-Arp, sanat tarihinin en iyi saklanmış sırlarından biridir. 20. yüzyıl başlarının sıradışı insanlarındandır. Resimden takıya, tasarımdan mobilyaya kadar birçok alanda eser vermiştir...
Bu tez, Maleviç’in üretimlerini üç farklı döneme özgü etik, estetik ve politik tartışmalar bağlamında değerlendirmektedir.