/ Tezler / Kentsel Mekan Üretim Süreçlerinde Mimarın Rolü: İstanbul Örneği

Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi – Zaha Hadid, 2006

 

Kent, her türlü toplumsallığın barındığı ve üretildiği çoğullukların toplamı olarak algılanabilir. Mimarlık pratiği ise, kentte varlık kazanan sayısız toplumsallıklardan sadece biridir. Kentsel mekan üretim süreçleri, farklı aktörlerin ve çıkar gruplarının değişen ağırlıklarda roller oynadıkları mekanizmalardır. Doğal olarak her süreç, rol alan aktörlerin kimlikleri, ağırlıkları, üstlendikleri sorumluluklar ve belirledikleri hedefler doğrultusunda farklı ve kendine özgüdür. Hedef, eğilim, öncelik, finansman gücü ve hareket kapasitesi anlamında farklılıklar taşıyan aktörlerin önayak oldukları süreçler farklı mekânsal üretim örüntüleri oluşturur; dolayısıyla farklı mimari hizmet talepleri ve mimarlık yapma biçimleri üretir. Özetle küresel durumda tekil bir mimarlık pratiğinden değil, örüntülerin yapısıyla belirlenen çeşitli “mimar” rollerinden bahsetmek doğru olacaktır. Bu nedenle, küresel durumda mimarlık pratiğini çözümleyebilmek için öncelikle mimarlık hizmetini talep eden mekansal üretim örüntüleri incelenmelidir.

Bu çalışma; kent mekanı üretim süreçlerinde mimarın ne tür roller oynadığını; süreçleri öncü aktörler üzerinden ayrıştırıp inceleyerek ortaya koymayı hedefler. Çalışma, İstanbul’un kentsel mekan üretiminde yer tutan çeşitli mimar rollerini çözümleyerek bu rollerin çoğulcu, kamu yararını gözeten, katılımcı, kurumsal gücün çizdiği sınırların dışına sızabilen pratikler üretme potansiyellerini araştırır. Çalışmanın odağı, gelişmekte olan bir ülkenin başat metropolü olması nedeniyle paralel çalışmalar için de örnek oluşturma kapasitesine sahip olan İstanbul kentidir.

İstanbul’da, yapılı çevre üretimi anlamında –yerelliklerin ürettiği çeşitli farklılıkların ayırdında olarak– diğer küresel metropollerde yaşanan süreçlerin benzerlerinin yaşandığı söylenebilir. 20. yüzyıl’ın ortalarından itibaren özel sermayenin kent mekanıyla ilgili etkinliğinin çoğalması; kentsel mekan üretiminde rol oynayan aktörlerin çeşitliliğinin artması sonucunu doğurur. Bu durum, mimarlık hizmeti talebini oluşturan işverenin çeşitlenmesi anlamına geldiği kadar, kentin giderek daha parçalı (fragmented) bir yapıya evrilmesine de yol açar. 2000’li yılların İstanbul’unda ana akım kentsel mekan üretim süreçlerinin; büyük sermaye, merkezi ve yerel yönetimlerin eşgüdüm içinde benimsediği neoliberal kentsel politikalar doğrultusunda şekillendiği söylenebilir. Çalışma, İstanbul ekseninde – ana akımın içinde ve dışında kalan - mimarlık yapma biçimlerini çözümlerken, yerel gerçekliklerin yanında küresel eğilimleri de göz önüne alan bir kuramsal çerçeve oluşturmayı hedefler.

Bu çalışmada İstanbul’da kentsel mekan üretimi; Küçük / Orta Ölçekli Özel Sektörün, Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşların, Yerel Yönetimlerin, T.C Toplu Konut İdaresi’nin, İstanbul Metropolitan Planlama Dairesi’nin ve Büyük / Küresel Ölçekli Özel Sektörün Öncülük Ettiği Süreçler olmak üzere altı eksende seçilen altı proje üzerinden tartışılır. Kullanılan örnekler, örnekledikleri süreçlerin ya en tipik, ya en tekil, ya niceliksel olarak en fazla, ya niteliksel olarak en göze çarpan ya da hukuki ve sosyal olarak sorunlu örnekleri oldukları için seçilmiştir. Bu süreçlerin genel değerlendirmesi ve açılımını takiben mimarın üstlendiği rol; projenin kent içindeki fiziksel yerinin seçimi, proje programının oluşumu, projenin kamuya sunumu, tasarım kriterlerinin belirlenmesi, mimari ekip içindeki etkinliği, süreçteki diğer aktörlerle ilişkileri ve projenin fizikselleşmesi kriterleri üzerinden incelenir. Yukarıda betimlenen yöntem çerçevesinde deneysel bir ‘sondaj’ olarak nitelenebilecek çalışma, tekil örnekler üzerinden genelleme yapmadan, anlık ancak derinlemesine okumalar üzerinden 2000’li yılların kentsel mekan üretim süreçlerine ve bu süreçlerde mimarın oynadığı çeşitli rollere dair bir resim ortaya koymayı amaçlar.

Çalışmada kullanılan ‘Aktörler Üzerinden Sınıflandırma’ yaklaşımı, İstanbul özelinde güncel metropolün farklı durumlarına ve kentsel biçimlerine de işaret eder. Kent merkezinin mevcut yapı stoğunun özel sektör tarafından yenilenmesi (Nişantaşı / Keten İnşaat), tarihi kent merkezindeki konut dokusunu barındıran çöküntü bölgelerinin iyileştirilmesi veya dönüştürülmesi süreçleri (Fener ve Balat semtleri / FBR Programı, Fatih Belediyesi), kentin çeperlerinde konumlanan kapalı devre konut bölgeleri (Halkalı / TOKİ), merkezi iş alanlarını kapsayan mega projeler (Kartal KDP / İMP) ve kentin gelişim akslarının iş merkezi olarak dolması (Büyükdere Caddesi / Zorlu Center), metropolün ürettiği farklı kentsel biçimler olarak çalışma kapsamında tartışılır.

Çalışmanın bulgularına gelince; 2000’li yıllarda İstanbul’un mekansal üretim süreçlerindeki tüm aktörler gibi mimarın rolü de ancak; süreçleri büyük ölçüde tahakkümü altına almış görünen neoliberal kentleşme politikaları çerçevesinde ele alınabilir. Ana akım kentsel mekan üretim süreçlerinde mimari kimlik ya teknokrata indirgenerek baskılanır ve görünmez kılınır, ya kent toprağının kendisi gibi metalaştırılarak pazarlamaya yönelik biçimde araçsallaştırılır ya da ikisinin arasında bir yerde konumlanır. Diğer bir deyişle neoliberal politikalar doğrultusundaki kentsel mekan üretim süreçlerinde mimar; adı ya da ünü sürecin karlılığını arttırabildiği ölçüde görünürlük kazanır. Ancak kent mekanı üzerindeki sermaye baskısı o denli yoğundur ki, bu görünürlüğün kentli hakkını savunan kapsamlı bir mimari gündeme denk geldiğini söylemek zordur. Büyük sermaye veya kent yönetimlerinin direk öncülük etmediği süreçler ise, mimarın etkinlik alanını arttırmak adına kayda değer fırsatlar verse de, ya nicelik ve sıklık açısından eksiktir; ya da serbest piyasanın genel geçer pratiklerini ve standartlarını tekrar ederek mekansal kalite açısından yetersiz kalmaktadır. Tez kapsamında incelenen her süreçte mimar elbette ki belli toplumsal roller oynar ve etkinlik alanları yaratır. Bu rollerin günümüzün rant odaklı politik ikliminde, kentsel ölçekte etkili mesleki duruşlar üretebilmesi; bireysel ve kollektif olarak yapıcı biçimde eleştiren, gündeminden taviz vermeden işbirlikleri kuran, katılımcı tasarım ve üretim modellerini araştıran, kısaca mesleğin her anında “üretken kavgalar” verebilen pratiklerin geliştirilebilmesine bağlıdır.

 

Yazar: Evren Aysev Deneç 

Danışman: Doç. Dr. İpek Akpınar

Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Mimari Tasarım Programı

Türü: Doktora 

Yılı: 2013

 

Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı. Metin tezin Özet kısmından alındı. Görseller tezin yazarına ait. Tamamını okumak için bkz. mimarin_rolü.pdf

mimarlık, tez tanıtımı