Artaud, var olmaktan nefret etse de, hemhâl olduğu Van Gogh’unkine benzer çileli yaşamıyla, var olma direncinin vücut bulmuş hâlidir; yazısı da, şiiri de, tiyatrosu da, hastalık belirtisi olmaktan çok, karşı-semptom haline gelen bir im ve mim üretimidir.