1950’lerin başındaki letrist deneyimle devamlılık ilişkisi içinde gelişen sitüasyonizmin kökeni, sanatın gösteriye dönüşerek yaşadığı gerilemenin eleştirisinde yatar. “Çağımız estetiğin ölümüne tanık oluyor,” diye yazar Debord, daha 1953’te.
İktisadın, bilginin, ekolojinin, dilin alanı siyasetin mekânıyla ne örtüşür ne de ona indirgenebilir. Ancak bu alanların birbirinden ayrılmasıyla, siyasete özgü bir mekânı açığa çıkarmak mümkün olur. Stalinist bürokratik totalitarizme karşı bu ayrışma sanat konusunda tüm haşmetiyle kendini gösterdi...