/ Kara Sanat / Şiddet Estetiği

24/2/2020 / skopbülten

Jan van Eyck, Mahşer Günü, ykl. 1430-1440

 

Edmund Burke

Acı ve tehlike düşüncesini kışkırtan her şey, yani dehşet uyandıran, terör gibi etki eden her şey yücenin (sublime) kaynağıdır. Yüce, zihnin duyabileceği en güçlü duyguyu üretir. En güçlü duygu diyorum çünkü acının hazdan daha etkili olduğuna inanıyorum... Hiçbir duygu korku kadar, zihni akıl yürütmekten alıkoyamaz. Acı ve ölüm endişesinden kaynaklanan korku gerçek acı gibi etki eder. O nedenle dehşet veren –terörün kaynağı olan– her şey aynı zamanda yücedir.

1756

Edmund Burke, A Philosophical Enquiry Into the Sublime and Beautiful (Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kökleri Hakkında Felsefi Bir Soruşturma) (Londra: Routledge, 2008) s. 39, 57.

 

William Blake

Şiir, istese de yapıcı olmaz; o yıkıcıdır, ancak isyan ettiği zaman gerçektir.

1757-1827

Aktaran, Georges Bataille, Edebiyat ve Kötülük, çev. Ayşegül Sönmezay (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2004) s. 71.

 

Charles Baudelaire

Toplar gümbürderken kollar bacaklar havada uçuşuyor... kurbanların inlemeleriyle, kurban edenlerin naraları birbirine karışıyor. İşte mutluluk peşinde insanlık... Evet yaşasın devrim! diyorum; yaşasın yıkım! Yaşasın azap! Yaşasın ölüm! dediğim gibi.

1848

Aktaran, Walter Benjamin, Charles Baudelaire: A Lyric Poet in the Era of High Capitalism (Londra: NLB, 1973) s. 13, 14.

 

Umberto Boccioni, Mızraklı Süvarilerin Hücumu.

 

Filippo Tommaso Marinetti

Fütürizm Manifestosu

Şu zamana kadar edebiyat, düşüncelere dalmış hareketsizliği, esrimeyi ve uyuşukluğu yüceltiyordu; biz şimdi saldırgan hareketi, hararetli uykusuzluğu, uygun adım marşları, ölümcül sıçrayışı, tokatlamayı ve yumruklamayı göklere çıkarmak istiyoruz...

Artık mücadelenin dışında bir yerde güzellik yoktur. Saldırgan karakteri bulunmayan başyapıt olamaz. Şiir, Meçhul kuvvetlere yönelen şiddet dolu bir saldırı olmalıdır ki, onları insan karşısında kifayetsiz bırakıp dize getirsin.

Savaşı –dünyanın tek mikrop kırıcısını–, militarizmi, ... anarşistlerin yıkıcı hamlelerini, uğruna ölünecek güzel fikirleri... saygıyla anmak istiyoruz biz.

Ah, görkemli tuvaller, akıntıya kapılmış nasıl da yüzüyorlar! Kapın kazmaları, çekiçleri! Yıkın temellerinden saygıdeğer kentleri.

Sanat, şiddetten, zulüm ve adaletsizlikten başka bir şey olamaz.

1909 

Filippo Tommaso Marinetti, “Fütürizm Manifestosu”, çev. Kaya Özsezgin, Sanat Manifestoları içinde, (ed. Ali Artun) (İstanbul: İletişim, 2010) s. 102-105.

 

Ekspresyonist Manifesto

Uyanın! Uyanın! Sizi şiddet dolu bir ayaklanmaya, alev alev bir anarşiye çağırıyorum.

1918

Oan Weinstein, The End of Expressionism- Art and the November Revolution in Germany, 1918-19 (Chicago: The University of Chicago Press, 1990) 15.

 

André Breton

Sürrealizm, aslında bir gizli dernek olan ölüme girmenizi sağlayacaktır... Son arzunuz ve vasiyetiniz için gereken işleri unutmayın: Kendi adıma, cenaze arabasıyla mezarlığa taşınmayı talep ediyorum.

1924

André Breton, "Birinci Sürrealizm Manifestosu", çev. Kaya Özsezgin, Sanat Manifestoları içinde, (İstanbul: İletişim-SanatHayat, 2010) s. 210.

 

André Breton

Her şey bizi, ... yaşamla ölümün çelişik olarak algılanmadığı bir fikre inanmaya itiyor... Sürrealizm, topyekûn isyanı, sonuna kadar itaatsizliği, sabotajı ilkeleri haline getirmekten korkmadı. Sürrealizmin şiddetten başka umudu yoktur. En basit sürrealist eylem, elde tabanca sokağa fırlayarak, tetiği ne kadar hızlı çekebilirsen, kalabalığa körlemesine ateş etmektir.

1930

André Breton, "İkinci Sürrealizm Manifestosu", Manifesteos of Surrealism (The University of Michigan Press, 1972) s. 123, 125. [Çeviri: Ali Artun]

 

André Breton

Yeni toplumun eşiğinde muazzam bir hazne keşfedilecektir. Bu hazne, tamamen silahlı olan sembollerin içinden fırlayarak kolektif hayatı işgal edeceği haznedir... Sorun, bilinçaltını şiddet fışkırtmaktan alıkoymak isteyen güçler koalisyonunun ilelebet ezilmesidir. Burjuva toplumu gibi, her yönden tehdit edilmekte olduğunu hisseden bir toplum, haklı olarak, böyle bir fışkırmanın onun ölümü olacağını düşünür. 

1935

André Breton, "Political Position of Surrealism", Manifestoes of Surrealism içinde, a.g.e., 231, 232. [Çeviri: Ali Artun]

 

Sitüasyonist Enternasyonal (SI)

17 Mayıs 1968'de SI Sorbonne Üniversitesi İşgal Komitesi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ne aşağıdaki telgrafı gönderdi:

Son bürokrat, son kapitalistin bağırsaklarıyla asılana kadar insanlık mutlu olmayacak.

1968

Peter Marshall, "Guy Debord and the Situationists", Demanding the Impossible-A History of Anarchism, 2000.

 

"Kentçilik Eleştirisi", Sitüasyonist Enternasyonal dergisi. 1965 Los Angeles Watts isyanı sırasında ateşe verilen bir süpermarketin fotoğrafı. 

 

F. Lentricchia ve J. McAuliffe

Unabomber adıyla bilinen Theodore Kaczynski, bize asıl arzu ettiği şeyin insan öldürmek değil "kelimelerle toplum üzerinde etki yapmak" olduğunu söylüyor: “Kelimelerle toplum üzerinde bir etki yaratmak... çoğu birey ve küçük grup açısından neredeyse imkânsızdır. Kendimizi ele alalım örneğin. Eğer hiç şiddete başvurmamış ve bu yazıları bir yayıncıya yollamış olsaydık muhtemelen kabul etmezdi. Yazılar kabul edilip yayınlansaydı bile pek fazla okura ulaşamazlardı, zira medyada yer alan eğlence programlarını izlemek ciddi bir makale okumaktan daha zevklidir... Mesajımızı kamuoyuna kalıcı bir etkisi olacak şekilde iletebilmek için insan öldürmemiz gerekli."

Don DeLillo'nun Mao II romanının kahramanı Bill Gray, sanatçının geçmişte toplumda üstlendiği rolden özlemle bahseder: “Roman yazarları ile teröristleri bağlayan garip bir düğüm var. Batı'da, kitaplarımız şekillendirme ve etkileme gücünü yitirdikçe, giderek birer surete indirgeniyoruz... Yıllar evvel, bir roman yazarının kültürün içsel yaşamını değiştirmesinin mümkün olduğunu düşünürdüm. Artık bu alan bombacılara ve silahlı adamlara ait. İnsan bilincine akınlar düzenliyorlar. Tamamen massedilmeden önce yazarların yaptığı da buydu.”

Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanının kahramanı Raskolnikov'a göre olağanüstü insan, gerçekleştiğinde tüm insanlığa yarar sağlayacak kendi "düşünce"sinin yoluna çıkan birisine karşı suç işleme hakkına sahiptir... Sıradan –muhafazakâr, sabit fikirli– insanlar sadece itaat etmeyi ve üremeyi bilir... Bu yasaya göre olağanüstü olanların da ancak pek azı bıçağı saplama hakkına kavuşur. Raskolnikov –Unabomber'ın manifestosunda ayan beyan ettiği– kan dökmenin vicdanen caiz olduğu fikrini ima etmekle yetinir burada. Bu silahlı insancıl, “Suç Üzerine” makalesini dergiye kabul ettirmek için mesajını yumuşatmak zorunda kalmıştır. Raskolnikov, “Suç Üzerine”de yeni olduğunu düşündüğü bir söz söyler: Daha yüce bir iyi iş için kan dökmek caizdir... Suçlu sanatçıların bu atası, söz ile eylem arasındaki uçurumu atlayacaktır... “Suç Üzerine”deki fikrini gerçekleştirmek için, Raskolnikov, rehinci kadını ve kız kardeşini öldürür. Unabomber gibi Raskolnikov da deli olarak yargılanır, çünkü dünya bu tür teröristlerin davranışlarını rasyonel olarak kabul edemez.

2003

Frank Lentricchia ve Jody McAuliffe, Katiller, Sanatçılar ve Teröristler, çev. Barış Yıldırım (İstanbul: Ayrıntı, 2004) s. 14, 15, 25, 37, 62-64, 66.

 

Don DeLillo

Teröristlerin kazandığını romancılar yitiriyor. Onların kitle bilincini etkileyebilme oranları bizim sağduyu ve düşünce biçimlendiricileri olarak kaybımız demek. Onların temsil ettikleri tehlike, bizim tehlikeli olma konusundaki başarısızlığımız.

Terörü ne kadar net görürsek sanattan o kadar az etkileniyoruz.

Beckett bizim duygularımızı ve görüşlerimizi biçimlendiren son yazardı. Ondan sonra asıl iş havada patlamalara ve çöken binalara düştü. Yeni trajik anlatım bu işte.

1991

Don DeLillo, Mao II, çev. Gülden Şen (İstanbul: Simavi Yayınları, 1992) s. 151.

 

kara sanat