"Modernizm Kavramı ve Türkiye’de Modernist Sanatın Doğuşu", modernlik, sanat ve tarihyazımı arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alıyor. ‘Batı-merkezli bir sanat tarihi yazımı dışında başka bir sanat tarihi mümkün mü?’ sorusuna odaklanıyor.
Floransa’daki Uffizi Müzesi, geçtiğimiz günlerde bir Michelangelo NFT’sini 170 bin dolara sattı ve koleksiyonundan Botticelli ve Tiziano gibi sanatçıların eserlerini de NFT olarak satışa sunmaya hazırlanıyor.
Çalışmada, yeni medyanın toplumsal değişime ve tüketim kültürüne etkisi, beğeni yargısının ve dolayısıyla tüketim eğilimlerinin ne şekilde dönüştüğü, bu mecralar aracılığıyla sermaye birikimi ile sermayeler arası akışkanlığın nasıl gerçekleştiği gibi sorunsallar tartışılmıştır.
İstanbul’da 76 adet, Türkiye genelinde ise 1000’i aşkın tescilli binanın vakıflara devredildiği; bunlardan birinin de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin (MSGSÜ) Fındıklı yerleşkesi olduğu ortaya çıktı.
Bugün, Eduardo Galeano’nun sözünü ettiği Küresel Güney’in “kesik damarları”, okyanuslardan geçen ve çoğunluğu ABD temelli bir avuç şirketin kontrolünde olan teknolojik ekosistemin “dijital damarlar”ıdır.
Nazilerin iktidara gelişiyle birlikte siyasal ve toplumsal hicvin hızla önünün kesildiği ve sonunda yasaklandığı aşikâr. Alman kabaresi, sansürden ve S.A.’ların şiddetinden sağ çıkamaz...
André Breton, büyük sürrealizm sergisi Mutlak Sapma’nın ardından 1966’da ölüyor. Bu olay hareketin örgütlülüğünde bir dağılmaya yol açsa da, sürrealizm dönemin devrimci eylemlerinde etkisini sürdürüyor...
Bu çalışmada, kültür ve eğitim politikaları üzerinden, erken dönem Sovyet sineması değerlendirilmiştir. Sovyet sinemasının erken döneminden yedi film, çalışmada devlet kavramı için çizilen çerçeve üzerinden analiz edilmiştir.
Bugün pandeminin idaresinde çıplak hayat figürü nerededir? Tıp tarihinde görülmemiş biçimde yalıtılıp tedavi edilen hasta kişi değildir bu figür; daha ziyade, enfekte olmuş kişidir, bilhassa da, çelişkili bir ifadeyle dendiği gibi “asemptomatik hasta”dır...
LEF, kendileri dışında herkesin sanatçı olarak tarif edeceği insanlardan oluşan bir grup; edebiyat, tiyatro, resim, eleştiri ve sinema alanında çalışıyorlar. Özünde rasyonel ve materyalistler...
Denizaltı, deyim yerindeyse icat edilmiş en paranoyak makinedir. Temel işlevi görülmeden görmek, işitilmeden işitmek olduğundan kusursuz bir panoptik tertibattır.