-
19/4/2022
Debord’un kitaplarının en rahatsız edici yanı, herhalde, tarihin inatla bu kitaplardaki analizleri doğru çıkarmaya ahdetmiş gibi görünmesidir. "Gösteri Toplumu"ndan yirmi yıl sonra, "Yorumlar", bir önceki kitabın teşhis ve öngörülerindeki isabetliliği her yönüyle gösterdi.
-
4/4/2022
Şayet yüzyılımızda Debord’un karşılaştırılmayı kabul edebileceği bir yazar olsaydı, o yazar Karl Kraus olurdu. Gösterinin gizli yasalarını gün yüzüne çıkarmakta hiç kimse gazetecilere karşı azimle kavga veren Kraus kadar başarılı olamadı...
-
24/3/2022
1851’de Hyde Park’ta ilk Dünya Sergisi muazzam bir tantanayla açıldığında, Marx Londra’daydı. Kapital’in meta fetişizmiyle ilgili bölümünü yazarken Marx’ın aklının bir köşesinde Kristal Saray’da edindiği izlenimlerin olması muhtemeldir...
-
7/3/2022
Guy Debord’un kitapları, hâkimiyetini artık yeryüzünün tamamına yaymış bir toplumun –yani içinde yaşadığımız gösteri toplumunun– sefaletine ve köleliğine dair en sarih ve keskin analizi oluşturmaktadır.
-
10/5/2021
Bugün pandeminin idaresinde çıplak hayat figürü nerededir? Tıp tarihinde görülmemiş biçimde yalıtılıp tedavi edilen hasta kişi değildir bu figür; daha ziyade, enfekte olmuş kişidir, bilhassa da, çelişkili bir ifadeyle dendiği gibi “asemptomatik hasta”dır...
-
4/11/2020
Tek başına kurtuluş yok: Kurtuluş mümkündür, çünkü başkaları da vardır. Ahlaki bir sebepten, başkalarının esenliğini düşünerek hareket etme gereğinden değil bu. Sadece yalnız olmadığım için kurtuluş vardır...
-
28/3/2020
Aşağıdaki düşünceler, epideminin kendisi değil, ona gösterilen tepkilerden ne öğrenebileceğimiz üzerine. Toplumun tamamının, bir salgına duçar olma hissinde, kendini evinde tecrit etmekte, hayatın tüm olağan koşullarını askıya almakta nasıl da kolayca birleştiği üzerine düşünceler bunlar...
-
9/12/2019
Benjamin'e göre, kapitalizm sadece Weber'deki gibi Protestan inancının sekülerleşmesini temsil etmiyor, asıl kendisi Hıristiyanlıktan türemiş asalak bir dinsel fenomen...
-
2/11/2019
Çağdaş sanatın hiçbir ilginç yanı olmadığını söylemek gibi niyetim yok. Bilakis, çağdaş sanatta aydınlığa kavuşan şey, tahayyül edilebilecek en ilginç olay olabilir: sanat ile eser arasındaki tarihî çatışmanın, her anlamda nihai biçimde kendini göstermesi.
-
24/10/2019
Şayet sanat bugün kendini esersiz bir faaliyet olarak sunuyorsa, bu tam da, sanat eserinin eser-olmaklığı üzerine hâlâ yeterince düşünülmediği için mümkün olabilmiştir.
-
30/6/2019
Dil iletişim için icat edilmemiştir. Hatta, iletişimin önündeki en büyük engel dildir. Hayvanlar bunu çok iyi biliyor. Bazen, dilin ağına düştüğümüzü görüp tuhaf bir acıma hissiyle izliyorlar bizi.
-
8/7/2017
Beden hareketlerini kaybetmiş bir çağ aynı sebeple bunlara kafaya takmıştır. Doğallık mefhumundan tamamen yoksun insanlar için, her beden hareketi bir yazgı haline gelir. Ve beden hareketleri, görünmez güçlerin etkisi altında serbestliklerini ne kadar kaybederse, yaşamı çözmek de o kadar zorlaşır.
-
19/12/2016
Simone Weil “Boş umutlarda teselli bulan insanlardan hoşlanmıyorum” demişti. Bana göre, düşünce tam olarak budur: umutsuzluğa düşme cesareti. Kim bunun iyimserliğin zirvesi olmadığını söyleyebilir ki?
-
6/12/2016
Estetik yargı ne zaman güzelin ne olduğunu belirlemeye çalışsa, her seferinde, elinde kalan güzel değil, onun gölgesi oluyor – sanki estetik yargının asıl nesnesi, sanatın ne olduğu değil, ne olmadığı: sanat değil, sanat olmayan.
-
28/10/2015
Seneler önce, Guy’le [Debord], siyaset felsefesi üzerine sohbet ediyorduk (daha doğrusu ben öyle olduğunu düşünüyordum), sonra bir noktada Guy lafımı kesip şöyle dedi: “Ben filozof değilim, stratejistim.”
-
24/4/2014
"Poiesis" ile "praksis" arasındaki yakınlaşmaya koşut biçimde, eskiden en alt kademede bulunan "çalışma" kilit değer konumuna yükselir ve tüm insan etkinliklerinin ortak paydası olur.
-
6/2/2014
Giorgio Agamben, 16 Kasım 2013’te Atina’da kamuya açık bir konuşma yapmıştır. Aşağıdaki metin, bu konuşmanın dökümüdür ve 4 Şubat 2014’te, gönüllü yazarların desteğiyle çıkarılan bağımsız bir dergi olan ROAR’da yayınlanmıştır.
-
14/2/2013
Sanat eserine her zaman bir koleksiyon nesnesi olarak bakılmamıştır. Bizim tasavvur ettiğimiz haliyle sanat fikrinin korkunç bulunacağı dönemler de vardı. Ortaçağ'da, sanatın sırf sanat olduğu için sevildiği bir dönem yoktur...
-
29/1/2013
Molière, "Kibarlık Budalası"nda meşhur bir zevksiz adam portresi çizer: Mösyö Jourdain, sanatı hor görmez, sanatın cazibesine kayıtsız olduğu da söylenemez; tersine, en büyük arzusu zevkiselim sahibi bir adam olmak ve güzeli çirkinden, sanatı sanat olmayandan ayırabilmektir.
-
23/10/2012
Jean Paulhan, "Tarbes Çiçekleri, veya Edebiyatta Terör"de, iki tür yazar arasında ayrım yapar. Bir tarafta Retorikçiler vardır: Onlar bütün anlamı form içinde eritir ve formu edebiyatın yegâne yasası haline getirirler. Öte yanda Terörcüler vardır: Onlar bu yasaya uymayı reddeder ve yazarı Mutlak’la yüz yüze getirirler.