Auschwitz / Temeşvar (Gösteri Toplumu Üzerine Notlar V)

Giorgio Agamben, 1989-1990’da Guy Debord'un Gösteri Toplumu (1967) ve Gösteri Toplumu Üzerine Yorumlar (1987) adlı metinlerinin İtalyanca baskısı konusunda Debord’la mektuplaşır. Agamben yeni baskı için, Gösteri Toplumu Üzerine Yorumlar’a Derkenar” (Marginal Notes on Comments on the Society of the Spectacle) başlıklı bir metin kaleme alır. Bu metin daha sonra Debord’a ithaf ettiği Menzi Senza Fine adlı derlemede yayınlanır. (İngilizce çevirisi: Means without End: Notes on Politics, 2000.)

Aşağıda yayınladığımız parça, Agamben’in Gösteri Toplumu üzerine yazdığı bu kısa notların beşinci bölümüdür. e-skop’ta yayınlanan diğer bölümler için bkz. Agamben / Gösteri Toplumu Üzerine

Agamben’in metinde bahsettiği Temeşvar olayı, Romanya’nın Temeşvar kentinde Aralık 1989’da başlayan gösteriler sırasında kitlesel katliam yapıldığı iddiasıdır. İddiayı yayan dünya basını, ancak Çavuşesku’nun idam edilmesinden sonra, yaklaşık bir hafta süren olaylar sırasındaki kitlesel katliam haberlerinin düzmece olduğunu; kameralar önünde sergilenen cesetlerin mezarlarından çıkarılmış veya morgdan getirilmiş olduğunu; işkence kanıtı olarak sunulan yara izlerinin otopsi veya eski ameliyat izleri olduğunu yazmıştır.

 

Temeşvar, 25 Aralık 1989. Fotoğraf: Michel Gangne

 

Auschwitz / Temeşvar

Debord’un kitaplarının en rahatsız edici yanı, herhalde, tarihin inatla bu kitaplardaki analizleri doğru çıkarmaya ahdetmiş gibi görünmesidir. Gösteri Toplumu’ndan yirmi yıl sonra, Yorumlar (1988), bir önceki kitabın teşhis ve öngörülerindeki isabetliliği her yönüyle gösterdi. Bu arada tarihin gidişatı aynı istikamette eşit biçimde hızlandı: Nitekim bu kitabın yayınlanmasından sadece iki sene sonra, dünya siyasetinin orada ihtiva edilen senaryonun üstünkörü ve parodik bir mizanseninden ibaret olduğunu görebilirdik. Yoğunlaşmış gösteri (Doğu’nun halk demokrasileri) ile yayılmış gösterinin (Batı demokrasilerinin) bütünleşmiş bir gösteride tam manasıyla birleşmesi, artık çoktan alelade bir belirti oldu. Yorumlar’ın temel tezlerinden biri olan bu birleşme, o zaman birçoklarına paradoksal görünmüştü. İki dünyayı ayıran sarsılmaz duvarlar ve demir perdeler birkaç gün içinde tamamen ortadan kalktı. Doğu’nun hükümetleri, bütünleşmiş gösteri ülkelerinde her yönüyle hayata geçsin diye Leninist partinin yıkılmasına geçit verdi. Aynı şekilde Batı da, kısa bir süre önce, oy çokluğuna ve kamuoyu üzerindeki medya kontrolüne dayalı seçim aygıtı adına –ki ikisi de totaliter modern devletlerde gelişmiştir– kuvvetler dengesini çoktan terk etmişti.

Temeşvar (Romanya), bu sürecin uç noktasıdır ve dünya siyasetindeki yeni dönemece adını vermeye layık bir olaydır. Zira orada gizli polis teşkilatı, eskinin yoğunlaşmış gösteri rejimini devirmek için kendine karşı komplo kurdu ve televizyon, bütün çıplaklığıyla ve göstermelik bir utanma belirtisi dahi olmadan, medyanın gerçek siyasi işlevini gözler önüne serdi. Yani orada televizyon ve gizli polis, Nazizmin hayal bile edemeyeceği bir şeyi başardı: Auschwitz ile Reichstag yangınını tek bir korkunç olayda biraraya getirmeyi. İnsanlık tarihinde ilk defa, daha yeni gömülmüş veya morg tezgâhlarında sıralanmış cesetler, yeni rejime meşruiyet kazandıracak sahte katliamı video kameralarının önünde canlandırmak amacıyla, alelacele mezarlarından çıkarılıp işkenceye tabi tutuldu. Bütün dünyanın televizyondan bire bir gerçek zannederek naklen izlediği şey, gerçekte yalanın dik âlâsıydı; ve tahrifat yer yer gayet bariz görünmesine rağmen, yine de medyanın dünya sistemi tarafından doğru kabul edildi; öyle ki doğrunun, artık yalanın zorunlu hareketi içerisindeki bir uğraktan ibaret olduğu açık hale geldi. Böylece hakikat ile yalan ayırt edilemez oldu ve gösteri kendini yalnızca gösteri üzerinden meşrulaştırdı.

Temeşvar bu anlamda gösteri çağının Auschwitz’idir. Auschwitz’ten sonra eskisi gibi yazmanın ve düşünmenin mümkün olmadığının söylenmesi gibi, Temeşvar’dan sonra da eskisi gibi televizyon seyretmek mümkün olmayacak.

Agamben / Gösteri Toplumu Üzerine, Guy Debord