Estetik modernizm, çağdaş sanat tarihinin belki de en kilit kavramıdır. 19. yüzyıl başında romantik filozoflarla başlayan, sanatın modernlik karşısında özerkleşme sürecini ifade eder...
Cezanne, yaşadığı dönemde yoğun bir toplumsal ve sanatsal değişime tanıklık etti. Eserleri, gelenekten modernliğe geçiş sürecinde köprü oluşturdu. Güzellik, renk ve resim teknikleri konusundaki yerleşik fikirlere meydan okuyuşu bütün bir sanatçı kuşağı üzerinde etkili oldu.
Şunu hiç tereddütsüz söyleyebilirim ki gerçek faşizm tam da bu tüketim uygarlığı iktidarı. Ve bu olay o kadar hızla yaşandı ki farkına bile varamadık. Tam bir kâbus gibi… Belki şimdi kâbustan uyanıp etrafımıza bakıyoruz ve yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadığını görüyoruz.
Sophie Taeuber-Arp, sanat tarihinin en iyi saklanmış sırlarından biridir. 20. yüzyıl başlarının sıradışı insanlarındandır. Resimden takıya, tasarımdan mobilyaya kadar birçok alanda eser vermiştir...
Wifredo Lam, eserleri için "zihinsel dekolonizasyon" ifadesini kullanır. Bir “Truva atı” gibi davranmak istediğini söyler... Bu resimler ilk bakışta, Avrupalı bir avangard ressamın büyük ve iddialı eserlerini andırır. İçeriğe gelince… işte o bambaşka bir mesele.