-
24/4/2015
Sanata en büyük düşman lükstür; sanat onun atmosferinde barınamaz.
-
25/3/2015
Chris Kyle’ın –namı diğer American Sniper’ın– daha savaşın filmi yapılmadan bir filmin içinde olduğu söylenebilir. O, bir ideolojinin eseri olarak sonsuza kadar sürüp gidecek simülasyonun benzersiz örneğidir. Aslı yoktur ve sadece kendi kendisini tekrar eden bir simülakrdır.
-
26/3/2015
-
19/3/2015
-
23/12/2014
Sanatçı Mary Nohl, elli yıllı aşkın bir süre boyunca, yaşadığı kırevinin içini ve dışını çevresindeki doğanın ve kendi anılarının izlerini taşıyan eserlerle donattı. Fakat daha 1960’larda, evinin bahçesindeki ilk heykelleri yaptığı zaman, adı “Cadı”ya çıkmıştı.
-
13/11/2014
Can sıkıntısı kapıyı çaldığında insan nereye kaçar? Kendi gövdesine mi kaçmalıdır yoksa başkalarının gövdesine mi? Ya da kurutulmuş dünyanın etine mi? Belki de ölü bedenlerin ve ruhsuz dünyanın da ötesinde bir yabancı gerektir insana.
-
21/11/2014
Bizler koleksiyoncunun, sanatçının ne yaptığı hakkında en ufak fikri olmadığını varsayarız (ki bu varsayım çoğu zaman doğrudur) ve ortaya çıkan eseri bir yatırım aracı olarak satın almaktan öte bir hakkı olmadığını düşünürüz. Ortada paylaşılan bir çevre yoktur, dolayısıyla sanatçı ile hamisinin paylaştığı ortak bir dil, ortak bir dert de yoktur.
-
11/10/2014
Sanatla ilgili deneyimimize hayatımızda daha merkezî bir yer açmak için, sanatı takdir ederken neler yapabileceğimiz, veya neler yapmaktan kaçınabileceğimiz üzerinde düşünmenin faydalı olabileceği kanısındayım. Sanat eleştirmeni olduğumdan, bakışımı öncelikle kendi mesleğimdeki hatalara çevirmek istiyorum, zira sanatın insanlıktan çıkmasında bizim de az payımız olmadı.
-
27/9/2014
Eskiden esere, ölümsüzlük bahşetme görevi verilirdi; şimdiyse eser öldürme hakkını, yazarının katili olma hakkını elde etmiştir.
-
11/8/2014
Bir zamanlar sanatçının görevi iyi sanat yapmaktı, şimdiyse herhangi bir şekilde sanat yapmaktan kaçınmak. Bir zamanlar halka ve eleştirmenlere bir şeyler göstermek gerekirdi; şimdi bütün yetke onlarda, sanatçılarsa kuşku içinde.
-
15/5/2014
-
25/4/2014
Arzunun kendisi, bizzat bilinçdışının oluşumlarını bağlayan devrimci bir tavır almadıysa, ezilen sınıfların çıkarlarına uygun devrim de olmaz. Zira arzu, her şekilde altyapıya bağlıdır.
-
4/4/2014
Bugünlerde kimse umutsuzluktan intihar etmiyor. Bu adımı atmadan önce herkes uzun uzun düşünüp tasarlıyor, öyle ki sonunda kelimenin gerçek anlamıyla düşünmekten boğuluyor. Aslında bu insanlara müntehir demek ne kadar doğru, o bile şüpheli... Kasten değil, fazla düşünmekten ölüyorlar.
-
10/10/2013
“Sanat tarihinde para çok önemlidir.” 1972 yılında herkes, Rönesans resmi üzerine kaleme alınmış ilmî bir eserin ilk sayfasında okuduğu bu sarih ve dobra cümle karşısında şaşkınlığa uğradı.
-
2/9/2013
Sanatın insanların hayat pratiğinden kopması ve seyircinin sanatla hakiki bir ilişki kuramaz hale gelerek pasif bir tüketici konumuna indirgenmesi, 20. yüzyıl başlarından beri çağdaş sanatın temel meselelerinden biri olageldi.
-
30/6/2013
Hayatın meta üretimine ve tüketimine indirgenmesi, her türlü isyanın fitilini ateşleyen gizli sistemdir, ve şimdi bütün sanayileşmiş ülkelerde kabaran dalgalar, meta-formuna daha da büyüyen bir şiddetle çarpacaktır.
-
21/6/2013
Gezi direnişinin polis terörüyle bastırılmasının ve direnişe katılanlara yönelik gözaltı operasyonlarının ardından, Türkiye (ve dünya) basını şimdilerde “duran adam” hadisesini tartışıyor.
-
14/2/2013
Sanat eserine her zaman bir koleksiyon nesnesi olarak bakılmamıştır. Bizim tasavvur ettiğimiz haliyle sanat fikrinin korkunç bulunacağı dönemler de vardı. Ortaçağ'da, sanatın sırf sanat olduğu için sevildiği bir dönem yoktur...
-
29/1/2013
Molière, "Kibarlık Budalası"nda meşhur bir zevksiz adam portresi çizer: Mösyö Jourdain, sanatı hor görmez, sanatın cazibesine kayıtsız olduğu da söylenemez; tersine, en büyük arzusu zevkiselim sahibi bir adam olmak ve güzeli çirkinden, sanatı sanat olmayandan ayırabilmektir.
-
23/10/2012
Jean Paulhan, "Tarbes Çiçekleri, veya Edebiyatta Terör"de, iki tür yazar arasında ayrım yapar. Bir tarafta Retorikçiler vardır: Onlar bütün anlamı form içinde eritir ve formu edebiyatın yegâne yasası haline getirirler. Öte yanda Terörcüler vardır: Onlar bu yasaya uymayı reddeder ve yazarı Mutlak’la yüz yüze getirirler.