-
9/6/2013
İstanbul’da başlayan direniş, sonunda nereye varırsa varsın, şimdiden davayı kazanmıştır; dünyamızı değiştirmiştir, muzafferdir. 
-
13/4/2013
13. İstanbul Bienali daha ilk gününden başlayarak protestolarla karşılaşıyor. Bunlardan sonuncusu, İTÜ Maçka Kampüsü’nde düzenlenen “Kamusal Simya” başlıklı panelde gerçekleşti.
-
21/2/2013
Michelangelo, antik sanatı taklit eden bir "Uyuyan Melek" heykeli yontuyor. Sonra bu heykeli bir süre toprak altında tutarak, ona eski havası veriyor ve Roma’ya götürerek Kardinal Raffaele Riario’ya antikaymış gibi yutturarak ciddi bir para kazanıyor. 
-
11/2/2013
Koleksiyonlar haraç mezat satılır mı? Eğer özel koleksiyonlarsa, satılırlar. İlk özel koleksiyonlar, Roma İmparatorluğu kumandanlarının Anadolu'dan yağmaladıkları antik Yunan eserleriyle kuruluyor. 
-
4/2/2013
"Armalar" kitabına yazdığı önsözde soruyor Ömer Uluç: "Bu karalamalar nedir? Ne olabilirler?" İkon kırma hırsıyla başlayan bir jestin, olayın, çizginin yarattığı ikonlar nereden çıkıyorlar? Bu şiddet, bu hız? Sonunda bu otomatik dilin kendisi olduğuna karar veriyor...
-
21/1/2013
"Sanat" ve "toplum", sanat tarihi ve toplumbilim aynı zamanların ürünü. Toplumun sanatsallaşması ile bilimselleşmesi birlikte oluşuyor. 19. yüzyıl başlarında Fransız Devrimi'nin vaatlerini gerçekleştirmeye azmeden ütopyalar, hep toplumu sanata dönüştürmeyi hayal ediyorlar...
-
2/1/2013
Modern eleştiri türü Ansiklopedist Diderot ile başlar. İzleyicileri saray çevresiyle sınırlı olan Salon sergilerinin kamuya açılması üzerine, Diderot bu sergileri irdeleyen metinler kaleme alır ve elyazısıyla çoğaltarak Avrupa’yı yöneten on altı aristokrata postalar. 
-
2/11/2012
Sembolizm, fütürizm gibi erken uyanışlar sayılmazsa, avangard sanat Birinci Dünya Savaşı’nın ürünüdür. Kurt Schwitters da, Savaş sonrası ilk avangard kuşağın bir şairidir, ressamıdır, heykeltıraşıdır, mimarıdır, masalcısıdır, eleştirmenidir…
-
12/10/2012
“Demir Perde”nin yıkılıp, Soğuk Savaş'ın son bulmasını izleyen küreselleşme döneminde dünya bir “kültür dönemeci”ne girdi. Toplumsal, ekonomik, siyasal hayat ve düşünce giderek kültüre soğuruldu. 
-
1/10/2012
Sayı 3
-
29/9/2012
Sayı 3
-
4/7/2012
COBRA: COpenhagen+BRussels+Amsterdam. Cobra grubuna adını veren, liderlerinin barındığı bu üç şehir ve tabii o ölümcül, efsanevi yılan.

-
14/6/2012
“Demir Perde”nin yıkılıp, soğuk savaşın son bulmasını izleyen küreselleşme döneminde dünya bir “kültür dönemeci”ne girdi. Toplumsal, ekonomik, siyasal hayat ve düşünce giderek kültüre soğuruldu. 
-
24/5/2012
14 Mayıs 2012 Pazartesi günü öğleden sonra SALT'ın Beyoğlu ve Galata'daki galerilerini gezmeye gittim. Beyoğlu'nda özellikle görmek istediğim, İstanbul Eindhoven-SALTVan Abbe "projesinin" ikinci sergisiydi.
-
2/4/2012
Picasso, “sanat ancak erotiktir” der. Başka deyişle, “sanat ya erotiktir, ya da sanat değildir.” Umulmadık başka bir kaynaktan daha aynı sözleri işitiyoruz; mimarlıkta süslemenin suç olduğunu ilan eden Adolf Loos’tan: “Bütün sanat erotiktir.” 
-
24/3/2012
Mimar baştan beri şöhret düşkünü. Öyle ki, uzun zaman tanrıyla özdeşleştiriliyor. İlk mimarlardan hep tanrısal figürler, yarı-tanrılar gibi söz ediliyor. Tanrının eşi, Mısır Kraliçesi Hatşepsut’un mimarı Senmut, her şeyi biliyor ve peygamberlerin bütün yazdıklarını okuyabiliyor...
-
12/3/2012
sayı 2
-
23/2/2012
Valerio Adami Bolonya doğumlu (1935). Ama aslında o tam bir göçebe. Öyle “küresel sanatçı”ların böbürlendikleri gibi, galeriden galeriye, bienalden bienale dolaşmıyor; yani sonunda birbirinin eşi olan mekânlar arasında dönüp durmuyor. Gittiği yeri yaşıyor, birçoğunda atölye açıyor...
-
22/1/2012
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki IKEA mağazasına gidenler birtakım tuhaflıklarla karşılaştılar. Bir IKEA reklamı olarak mağazanın değişik yerlerindeki ekranlardan gösterilen film yabancı bir görüntüyle sabote edilmişti. Bir grup aile üyesi ve arkadaşın, IKEA ürünlerinin "evimizin her şeyi" olduğunu ifade ettikleri filmin bir noktasında, kırbaçlanan bir çıplak ortaya çıkıyordu. 
-
26/12/2011
Žižek ütopyanın iki sahte anlamından bahseder. Birincisi gerçek yaşamdan soyutlanmış bir ideal toplum hayali olarak ütopya, diğeri de kapitalizmin dayattığı sapık arzuları, hazları çağrıştıran mallardır. Ona göre ütopyanın asıl tanımı ise ancak şu olabilir: "Hayatta kalabilme meselesi olarak içine iteklendiğimiz şey… durum en çözümsüz olduğu anda hayatta kalma dürtüsüyle icat edilen yeni bir mekan..."
