-
27/12/2012
Her model –ister giyinik olsun, ister giysisiz–, ressamının önünde çıplaktır. Ressam, kendini seyre açan modelin yüzünde ve bedeninde keşfe çıkar; onun mahremine girer, benliğine nüfuz eder, ona adeta sahip olur, onu kendisinin kılar.
-
10/7/2012
Salvatore Ferragamo’nun 12 Haziran’da “birkaç milyon” avro karşılığında Louvre Müzesi’nde düzenlediği defileden bir hafta sonra; yine Floransalı bir şirket, Ricci Modaevi, bu sefer de Uffizi Müzesi’ni defile mekânı olarak kullandı.
-
6/7/2012
6 Şubat 1799 tarihli Diario de Madrid gazetesinde, Goya’nın (1746-1828) aynı gün satışa çıkarılan Los Caprichos adlı 80 parçalık gravür serisi; Goya’nın arkadaşı, sanat tarihçisi ve eleştirmen Juan Agustin Cean Bermudez tarafından yazıldığı düşünülen bir metinle şu şekilde tanıtılır...
-
6/3/2012
9 Şubat’ta Londra'daki National Portrait Gallery'de Lucian Freud Portreleri sergisi açıldı. 27 Mayıs'a kadar görülebilecek olan sergide geçtiğimiz sene hayatını kaybeden Freud’un yetmiş senelik üretiminden seçilmiş 130 portre bulunuyor.
-
29/12/2011
Barselona’daki Picasso Müzesi’nde 2010 yılında “Secret Images – Picasso and the Japanese Erotic Print” adlı bir sergi düzenlendi. Sergi, Picasso’nun kendi koleksiyonundaki Japon erotik baskı resimlerinden yola çıkarak, Edo Dönemi baskı resim geleneğini, erotik baskı resimlerin özelliklerini ve bu baskı resimlerin Avrupa sanatındaki yansımalarını gösteriyor.
-
20/12/2011
Çağdaş zamanlarda insanlık bir müze salgınına tutuldu. Dünya adeta bir müzemani yaşıyor ve bu müzemani giderek Türkiye’yi de sarıyor. Peki neden acaba? Eğer en temelinde müze bir tarih sahnesiyse, aniden bir tarih düşkünlüğüne mi kapıldık?
-
24/10/2011
Sene: 1905. Nietzsche’nin Tanrı’nın öldüğünü ilan etmesinin üzerinden yirmi sene geçmiş; Freud, bilinçaltıyla, rüyalarla, cinsellikle uğraşıyor. Henüz Dünya Savaşları yaşanmamış. İnsan insanın sonu olmamış. Umut var. Heyecan var. Dünya henüz değiştirilebilir bir yer. Devrim mümkün.
-
2/10/2011
“Giacometti vaktiyle bana, bir heykel yapıp gömmeyi düşündüğünü söylüyor… Günün birinde bulunsun diye, Giacometti’nin kendisi, hatta ismi bile unutulduktan sonra.”