Bienal formatının ikilemi işte tam olarak bu: Esas itibariyle, sanat ekonomisine itibar pompalayan bir makine olmasına rağmen, radikal emellere sahip küratörler bienali gittikçe daha politik bir kimlik üstlenmeye zorluyorlar.
Documenta’nın, ayağını bastığı yerde ayan beyan yaşanan bir mesele üzerine konuşmaması, “büyük uluslararası sergiler”in politika yapar gibi görünmek için hiç de elverişli ortamlar olmadığının göstergesi; çünkü bu tür kurumlardaki otokrasi, ilişkiye girme iddiasında oldukları insanların deneyimlerini gerçek anlamda temsil etmekten tanımı gereği acizdir.