Max Weber’in Protestanlık ile kapitalizm arasındaki bağlantıya dikkat çekmesinden bu yana, modernliğin başlangıcının tarihi olsa olsa kabaca, ve kesinlikle eleştirellikten uzak biçimde ele alındı.
Postmodern kısırdöngüden çıkmanın bir tek yolu var: teorinin yeniden, “soyut emeğin” ve modern toplumsal cinsiyet ilişkilerinin krizinden başlayarak “bütünlüğü” ele alması ve kapitalist ontolojiye yönelik radikal bir eleştiri ortaya koyması. Belki böyle bir eleştiri sayesinde, sanat da kışkırtıcı niteliklerini yeniden kazanabilir.