Birkaç sene önce Londra sokaklarının duvarlarında Zapatist lider Subcomandante Marcos'un imajı ile "Biz Seniz" sözlerinin yer aldığı stensiller peyda olmuştu. Graffiti ilk bakışta ajit-prop sokak sanatı izlenimi uyandırıyordu ama, daha dikkatli bakıldığında Marcos’un imajının kenarında üç adet kıvrımlı şeritten oluşan bir işaret görülüyordu.
Chin-tao Wu, “Bienaller Gerçekten Sınır Tanımıyor mu?” başlıklı yazısında, uluslararası sergilere katılan sanatçıların hayat öykülerini inceliyor ve çağdaş sanat dünyasının Batı merkezli olmaktan çıktığı iddialarının altını kazıyordu. Chin-tao Wu’nun bulgularına göre, uluslararası sergilerin Batı kökenli olmayan sanatçılarının büyük çoğunluğu, doğdukları yerlerden ayrılıp Paris, Londra, New York gibi merkezlere taşınmışlardı.
Müzelerin kamuyu şekillendirme, hatta “yaratma” misyonu yeni değil. Batı’da kuruldukları ilk günden bu yana müzeler devletlerin hedeflediği “yurttaş” tipinin kalıba döküldüğü mekânlar oldu. Toplumsal çatışmaların dindirilmesinde, rejime rıza ve itaatin sağlanmasında müzelerin “uygarlaştırıcı” etkisine güvenildi.