Üretimciliğin teorisyeni Boris Arvatov, ileri komünist gelecekte toplumsal çelişkiler çözüme kavuşturulduktan sonra bile resim ve heykel gibi geleneksel mecralara ihtiyaç duyulacağını savunuyordu. Bunun sebebi, ileri komünistlerin bile, travmalara ve duygulanımlara açık fiziksel bedenlere sahip olacak olmasıydı.
Burada, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar Rusya’da, ve ardından da Sovyetler Birliği’nde, müze ve genel olarak sanat kavramının geçirdiği dönüşümlerin izleğini ve mantığını ortaya koymaya çalışacağım.