Şili’de darbecilerin ilk işlerinden biri, çok sayıda sosyalisti Santiago’nun batısındaki Estadio Chile’ye toplamaktı. Aralarında müzisyen Victor Jara’nın da bulunduğu insanlar burada türlü işkencelerle öldürüldü. Stadyum, bugün Jara’nın adını taşıyor.
Şili’nin kültür tarihi, Pinochet darbesinden sonra sıfır noktasından yeniden yazıldı. Cuntanın toplumsal belleği temizleme çabasının hedefinde bütün ilerici edebiyat, sanat ve siyaset yayınları bulunuyordu. Sol yazılı ve görsel kültürün bastırılması, Ortaçağ’ın hezeyanlarla örülü şeytanlaştırma ayinlerine benzer bazı sembolik uygulamalarla kamuya açık biçimde gerçekleşiyordu. Bunların en çok akılda kalanları, 1930’ların faşist rejimlerinin de başvurduğu kitap yakma uygulamalarıdır. Tanklar ve zırhlı araçlarla gezen, makineli tüfeklerle donanmış askerler Santiago’nun mahallelerini dolaşarak evlere giriyor, arama sonucunda sakıncalı buldukları kitapları yığınlar halinde camlardan atıyor, sonra da toplayıp ateşe veriyorlardı.[1] Sakıncalı kitaplara hoyrat davranmak, bu uygulamanın önemli bir parçasıydı; kitabın suretinde, yazarı ve iletmeye çalıştığı fikirler de aşağılanarak ölmeye mahkûm ediliyordu. Askerlerin kitapları ayırırken dikkatli davranmaması veya kitapların konusu hakkındaki bilgisizlikleri, sol veya sosyalizmle hiç ilgisi olmayan pek çok kitabın da toplatılması sonucunu doğuruyordu. Örneğin kübizmle ilgili bir kitap, Küba Devrimi’yle ilintili sanılarak toplatılmıştı.[2]
Pinochet cuntasının bu şekilde ‘cezalandırdığı’ kitaplar arasında bir tanesi, hâlâ güncelliğini koruyan bir konuyu, popüler kültür emperyalizmini incelediği için ayrı bir önem taşıyor. Para leer al Pato Donald: Comunicación de Masa y Colonialismo (Donald Amca’yı Nasıl Okumalı: Kitlesel İletişim ve Sömürgecilik) adlı bu kitap, Ariel Dorfman ve Armand Mattelart tarafından kaleme alınmış ve Ediciones Universitarias de Valparaiso tarafından yayınlanmıştı. Her ikisi de sosyal bilimci olan Şilili Dorfman ve Belçikalı Mattelart, Allende’nin sosyalist hükümetini destekliyorlardı; hatta Dorfman, Allende’nin kültür danışmanları arasındaydı. Ayrıca ikisi de, Centro de Estudios de la Realidad Nacional (CEREN) bünyesinde çalışıyorlardı. Bu kurum, Pontificia Universidad Católica de Chile bünyesinde toplumsal araştırmalar yürütüyordu ve Unidad Popular’a bir dönem destek veren sol kanat Hıristiyan Demokratların burada belirli ağırlığı vardı. CEREN, Allende hükümetine de destek veriyordu; zaten Para leer al Pato Donald’ın kaleme alınması sırasında da CEREN’in önemli katkıları olmuştu.
Askerler, darbenin ardından topladıkları ‘sakıncalı’ kitapları yakıyorlar.
Dorfman ve Mattelart’ın birlikte kaleme aldıkları Para leer al Pato Donald, Disney çizgi romanlarının taşıdığı belirgin ideolojik içeriği bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermekteydi. Amerikan emperyalizmini sadece çizgi romanlarda teşhis etmekle kalmıyor, bizzat Şili’deki mevcudiyetini ve bu yayınlar aracılığıyla erişmek istediği siyasi hedefleri de masaya yatırıyordu. Disney’ye yönelik eleştiriler günümüzde hayvan hakları savunucularından Katolik örgütlerine kadar geniş bir yelpazede sıklıkla dile getiriliyor; ancak Dorfmann ve Mattelart’ın Para leer al Pato Donald’da dile getirdiği eleştiriler 1971’de, yani Allende’nin hükümetinin Şili’yi idare ettiği dönemde kaleme alınmıştı. Kitap, Disney çizgi romanlarının halen yayınlandığı bir sosyalist ülkede yaşayan sosyal bilimciler tarafından yazılmıştı. Bitmiş bir tarihin geçmişte kalmış izlerini sürmüyor, halen devam eden bir ideolojik sızma hareketinin tahlilini yapıyordu. Özellikle El Mercurio gibi gazetelerin kitaba gösterdiği yoğun tepkinin sebebini biraz da burada aramak gerekir. İşi yazarlardan nefret etmeye vardıran bazı sağcı Şilililerin, kitaba ve yazarlarına olan tepkilerini sokaklarda “Yaşasın Donald Duck!” diye bağırarak dile getirdikleri biliniyor. Kitabın yayınlanmasının ardından Disney, anti-komünizmin, milliyetçiliğin ve Allende’yle hükümetine yönelik tepkinin sembolü olmuştu.
Soldan sağa: Dorfman ve Mattelart’ın kitabının 1971’de Şili’de yapılan ilk baskısının ve sonraki baskıların kapakları.
Para leer al Pato Donald’ın kaleme alındığı dönemde, Şili’nin Batı Bloğu’ndan iktisadi olarak bağımsızlaşmasını öngören bir program uygulanıyordu. Allende’nin partisi Unidad Popular, iktidarının ilk senesinde 2,4 milyon hektarlık toprağı kamulaştırmış, bundan 900 bin kişi faydalanmıştı.[3] Aynı sene Şili’nin gayrı safi millî hasılası yüzde 8 yükselmiş, sınai üretim yüzde 12’nin üzerine çıkmış, istihdam yüzde 45 yükselmiş, ücretler artmıştı. Allende’nin en büyük teşebbüslerinden olan Gran Minería bakır madenlerinin millîleştirilmesi de bu programın bir parçasıydı. Şili’nin en büyük yeraltı zenginliği olan bakır ülkenin dış ticaretinin yüzde 70’inden fazlasını oluşturuyor, bakırdan elde edilen yıllık kâr 120 milyon doları bulabiliyordu.[4] Nitekim Allende göreve geldikten kısa süre sonra, Aralık 1970’te millîleştirme adımını atmak için bir anayasa değişikliği sundu ve Kongre, Temmuz 1971’de bu değişikliği onayladı. Bakır madenlerinin millîleştirilmesi, sosyalistlere büyük özgüven verirken, ABD’nin Allende iktidarının sona erdirilmesi konusundaki inadını da perçinlendi: Allende, nasıl olursa olsun gitmeliydi. Ancak ABD’nin Allende’ye saldırısı, askerî bir darbeden veya savaştan önce, daha az maliyetli başka bir yöntemle gerçekleştirilmiştir: kültürel propagandayla.
[3] Tanya Harmer, Allende’s Chile and the Inter-American Cold War (The University of North Carolina Press, 2011) s. 145.
[4] Simon Collier ve William F. Sater, A History of Chile, 1808–2002 (Cambridge University Press, 2004) s. 334.