2019 birbirine benzeyen korkunç katliamlara şahit oldu. Üzerinden bir sene geçmiş olan Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki cami saldırısında 51 kişi öldü. Amerika’nın San Diego eyaletindeki Poway’da sinagogdakilere ateş açıldı, bir kişi öldü. Poway saldırganı, Christchurch ve 2018’deki 11 kişinin öldüğü Pittsburgh katliamlarından ilham aldığını belirten online bir mektup bıraktı. Güney Amerikalı’ların yoğun olarak yaşadığı Texas eyaletindeki El Paso’da, silahlı saldırı sonucunda 20 kişi öldürüldü. Norveç Bærum’da saldırgan bir camiye silahlı saldırdı, bir kişi yaralandı. Yapılan incelemelerde, saldırganın Christchurch ve El Paso katliamlarına öykündüğü ortaya çıktı. Almanya’nın Halle kasabasında bir sinagoga saldırı sonucunda 2 kişi öldü. Bu saldırı tıpkı Christchurch gibi yapılmak istenmişti.
İlk bakışta katliamların göçmen karşıtlığı ve beyaz üstünlüğü üzerine kurulu olduğunu görmek zor değil. Katliamların korkutucu olan ortak özelliği Alt-Right/alternatif sağ ve incel/gönülsüz abazaların özneleştiği 4chan, 8chan gibi sitelerle olan bağlantılarıdır. Saldırganların mesajları ve manifestoları bu sitelerde yayılmış ve katliamlarını bir oyunmuş gibi sunmuşlardır.
Christchurch katliamını bu kadar korkunç yapan, 51 kişinin öldürülmesinin Facebook’ta canlı yayınlanması olmuştur. Video yayınlandıktan ancak 45 dakika sonra silindi ve Facebook, 24 saat içinde videonun 1,5 milyon kopyasını sildiğini açıkladı. Poway saldırganı da Facebook’tan yayın yapmaya çalışmış fakat başarısız olmuştu. Benzer motifleri taşıyan Halle saldırısında ise, saldırgan vahşetini genellikle video oyuncularının kullandığı bir yayın sitesi olan Twitch’te yayınladı. Twitch, canlı yayın kaydının yaklaşık 2200 kişi tarafından görüntülendiğini ve yarım saat içinde kaldırıldığını duyurdu.
Vahşet videoları bulaşıcı, hatta öldürmenin formları genç nesil için oldukça tanıdıktı. Katliamlar neredeyse bir FPS (birinci şahıs nişancı) video oyunu formatında yapılmıştı. Saldırgan öldürdükçe skor kazanıyor ve destekçilerinin gözünde yüksek mertebelere ulaşıyordu. Alt-Right için beyaz üstünlüğünü savunmak, etno-devlet çağrıları yapmak, göçmen karşıtlığı, kadın karşıtlığı ve vahşet çağrısı yapmak bariz bir stratejiydi artık. Fakat katliamları oyunlaştırmak, IŞİD’in son derece etkili bir şekilde kullandığı bu taktik, örgütsüz online Alt-Right’ın da kolayca özdeşleşebildiği ve özneleşebildiği bir form oldu. Artık oyunlar ile gerçeklik arasındaki ayrım bizzat oyunların kendi senaryoları ile bulanıklaşmaktaydı.
Alt-Right’ın video oyunlarıyla açık flörtü ve bu oyunlardan kendilerine kattığı pek çok element mevcut. Hele ki oyunların temel dinamikleri bunu destekler türden ise. Örneğin Alfie Brown, XCOM ya da Space Invaders gibi oyunların ana hedeflerinin istilacılardan (uzaylılar) kurtulmak olduğunu, Half Life ya da Last of Us gibi oyunların yanlış bir virüs kapmanın tehlikelerini anlattığını, Missile Commander veya Plants vs Zombies gibi oyunların sınır/hudut kontrolü yapmak olduğunu, Command & Conquer ve Splatoon gibilerinin ise toprak ilhakı amaçladığını, Civilization ve Tropica gibi oyunların imparatorluk inşası üzerine kurulu olduğunu, FarmVille ve Sonic gibi oyunların ise doğal harmoniyi yeniden inşa etmek üzerine kurulu olduğunu düşünürsek, alternatif sağın video oyunlarıyla olan doğal ilişkisini açıklayabiliriz. Brown, bu oyunları sıralarken devamında Lacan’ın itkiler ile içgüdüler arasında yaptığı ayrıma dayanır: İçgüdüler, bizden gelirken, itkiler, politik kuvvetler bizi belirli yerlere yönlendirdiğinde ortaya çıkar. Buna göre, der Brown, video oyunları içgüdüler gibi görünen itkilerdir. Video oyunları sağ ideolojiyi doğallaştırıverir, kişinin diğer medya araçlarıyla deneyimleyemeyeceği şekilde, birinci elden bir deneyim ortamı sunarak yapar bunu.
Deus Vult! (Tanrı İstiyor!) veya Remove Kebab (Kebabı Kaldır) birbirinden apayrı gibi görünen ama aynı mesajı veren mem olmuş iki slogan. Üstelik ikisi de aslında oyun kültürü ile popülerlik kazandı. Deus Vult Haçlı Seferleri döneminde kullanılan bir ifade olmasına rağmen aşırı sağın, Alt-Right’ın favori sloganı oldu, hatta Haçlı Seferleri’ni konu olan Crusader Kings gibi strateji oyunları ile sanal olarak gerçekleştirilebilir bir hale geldi. Yani Tanrı’nın İsteği, Müslümanlara karşı savaş anlamına gelmektedir, tıpkı Haçlıların bin yıl önce yaptığı gibi bir savaşı meşrulaştırır. Bu oyunda (seçiminize göre) Haçlı Seferleri ile kurulan Hıristiyan devletlerini koruyup, sınırlarınızı genişletebilir ve Müslüman karşı saldırısını durdurabilirsiniz. “Kebabı Kaldır” sloganı ise esasen Yugoslav Savaşları sırasında Sırp Milliyetçilerini öven bir propaganda şarkısından gelmekte. İfadedeki “kebab”, Sırplar tarafından öldürülen binlerce Boşnak ve Türk için kullanılan bir ikamedir. Bir mem olarak “remove kebab” alternatif sağın söylemine göre, Batı medeniyetinden Müslümanlığı silmeyi ve hatta İstanbul’u Hıristiyanlara geri teslim etmeyi ima eder. Christchurch katliamcısı kendisini “kebab remover” (kebab kaldırıcı) olarak tanıtmış, hatta bahsi geçen propaganda şarkısını canlı yayında dinletmiştir.
Alt-Right evrenine göre Batı, Doğu tarafından işgal edilmeye başlanmıştır, Christchurch katliamcısının manifestosunda zikrettiği “büyük yerinden edilme” başlamıştır. Onlara göre, doğum oranları her şeydir ve bu gidişle beyaz ırk azınlık kalacaktır, doğum oranlarının düşmesinin mümessili Batılı feminist kadınlardır. (Alternatif sağdaki anti feminist damarın başka bir nedeni). Bu nedenle ırk savaşını başlatmak mecburidir onlara göre, toplumu ne kadar polarize ederlerse, kamplar o kadar ayrılır ve böylece sözüm ona çökmekte olan beyaz ırkı kurtarmayı ümit edebilirler. Beyaz ırkın, Doğu’yu ezip geçen, kendi etno-devletlerini kurabilecekleri tarzda video oyunları bu nedenle alternatif sağ için son derece çekicidir. Video oyunlarının paranoyak, komplo teorilerine inanan alternatif sağ için yeniden yaratılabilen bir tarihe izin vermesi (bu sol perspektiften de yapılabilir elbette) ideolojik bir uygulamaya olanak sağlar ve estetik bir haz verir. Örneğin zombileri öldürmek üzerine kurulu olan bir oyunun birincil kişisi ve hikayeyi kontrol eden oyuncu olma deneyimi, sinema deneyiminin veremediği bir özdeşleşme kurulmasını sağlar, oyuncu burada kendi arzusunu izler. İtkileri ile mi içgüdüleri ile mi hareket ediyor ayırt edemez. Zombi ordusunu öldürmek, ülkesinde olmasından memnun olmadığı ve işgalci olarak gördüğü göçmenleri ortadan kaldırmak ile ikame edilebilir hale gelir bu şekilde.
Alternatif sağın piştiği sitelerden biri olan 4chan, 2003’te kurulduğunda genellikle sola eğilimli Anonymous online aktivistleri tarafından tercih ediliyordu. Karşısında olduğu düşünceleri trollemek onların ilk işiydi. Ayrıca /pol/ (“politik doğrucu olmayan”ın kısa yazılışı) adı verilen mesaj panosu, trollemek, Nazi şakaları yapmak, nefret söylemi üretmek, kadın düşmanlığı yapmak tamamen serbestti. Angela Nagle’ın deyimiyle sanal bir Weimar Cumhuriyeti’ydi adeta. 4chan, moderasyonsuz, anonim kullanıcıların cirit attığı bir platform olsa da, kullanıcıların kimlik bilgilerinin, adreslerinin ya da telefonlarının ifşasını yasaklıyordu. Fakat daha sonra kurulan 8chan’da bu bile yoktur. 8chan, 4chan’ın sadece sayısal olarak iki katı değil daha berbat bir yönden arttırılmış, aşırılaştırılmış bir versiyonudur. Bu sitelerin ortak düsturu ve taktiği olan trollemenin ana hedefi şudur: Holokost ve diğer katliamlar, vahşetler hakkında sayısız şaka yap, insanları nefret söylemine ve şiddete hissizleştir, böylece neyin şaka neyin gerçek olduğunun pek bir önemi kalmasın. Aslında online trol mekanizması benzer amaçlarla her yere uygulanabilir. Sinik goygoyculuk, hele ki anonim ordular tarafından gerçekleştirilen itibarsızlaştırmayla birlikte geliyorsa mem formunda yapılan görsel bombardıman benzer bir etki yaratacaktır. Alternatif sağın mem kültürü, hatta mem kültürünün formu, ironi ile gerçek arasındaki ayrımları silen, hissizleşmiş, reel dünyadan kopmuş, komplo teorileriyle yüklü bir özne yaratır. Tehlikeli olansa, katliamların, IŞİD gibi bir örgüt tarafından organize edilmiş, desteklenmiş değil, ulusaşırı online ağlarda özneleşen, belirli bir video oyun kültürüne ve online kültüre sahip bireysel özneler tarafından gerçekleştirilmesidir.
Poway katliamından sonra 8chan kullanıcıları, Christchurch saldırganından daha fazlasını öldürmeyi ima eden “yüksek skora eriş” ifadelerini forumlarında dolaşıma sokmuştu. Oyun metaforları ile gerçekten öldürmeyi istemek, ironik şakaların cisimleştiğinin göstergesiydi. Poway katliamından sonra belediye başkanı “burası Poway olamaz” demişti. Haklıydı, burası dünyanın problemlerinden azade, uzakta kimsenin bilmediği bir yer değil, online cehennemin meyvelerinin toplandığı bir yer ya da Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği’nin son sözlerinde dediği gibi Dehşet, Dehşet, Dehşet!’in yeri olmalı.
Bu yazı daha önce Terrabayt sitesinde yayınlanmıştır.