Yemen’in Kayıpları

Yemen insan hakları örgütü Mwatana, 15 Kasım’da, Yemen’de devam eden iç savaşın kültür mirası üzerinde yarattığı tahribatla ilgili bir rapor yayınladı. “Tarihin Yıkılması: Savaşan Tarafların Yemen'in Kültürel Varlıklarına Yönelik Saldırıları" başlığını taşıyan rapor, 2015’ten beri devam eden savaşın Yemen’in kültür mirası üzerindeki etkisini inceleyen ilk kapsamlı çalışma.

Mwatana raporu, saha ziyaretleri ve yerinde yapılan mülakatlara dayanan üç yıllık bir araştırmanın ürünü. Araştırmacılar devam eden çatışmalar yüzünden bazı bölgelere giremedikleri için raporda bu yerlerle ilgili verilen bilgiler yetersiz. Örgüt ayrıca, maalesef, ziyaret edilen alanlara dair fotoğraf veya başka türden belgeleri rapora eklememiş; vaka değerlendirmeleri görgü tanıklarının anlattıklarına dayanıyor. Ancak bu tür eksiklerine rağmen rapor, geniş ve detaylı bir tablo sunduğu için son derece önemli.

Miras alanlarının ideolojik sebeplerle (el-Kaide, IŞİD ve diğer cihatçı gruplarca) tahrip edildiğini gösteren birkaç belgelenmiş olay olsa da, tahribatın büyük kısmının savaşan taraflar arasındaki şiddetin doğrudan sonucu olduğu anlaşılıyor. Husilerin ve devrik başkan el-Hadi’ye sadık birliklerin bombardımanları da buna dahil. Ancak olay tutanakları dikkatle okunduğunda, Suudi Arabistan öncülüğündeki (ABD ve Britanya destekli) Arap koalisyonunun hava saldırılarının en büyük zarara yol açtığı görülüyor.

 

Marib’deki antik su bendinin 1988 yılına ait fotoğrafı. 2015’te Arap koalisyonunun hava saldırısında tahrip oldu.        Fotoğraf: H. Grobe.

 

Kültür mirasına yönelik saldırılara dikkat çekilmesi, bu savaşın sebep olduğu ağır insani yıkımı unutturmamalı elbette. Raporda, kültür mirasının tahrip edildiği yerlerde yaşanan can kayıplarına, yıkılan evlere yer veriliyor. Örgüt, yayınladığı birçok başka raporda da, üç yılı aşkın zamandır Yemen’de yaşanan insan hakkı ihlallerine dikkat çekiyor.

Bu raporun yayınlanmasıyla birlikte dikkat çeken bir nokta, Suriye ve Irak’ın kültür mirasına gösterilen ilginin Yemen için söz konusu olmaması. Yemen’in kültür mirası medyada da pek konu edilmedi. Oysa ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye, Kuzey Irak ve Libya’da kültürel miras tahribatını denetlemek üzere ASOR Kültürel Miras Girişimleri’ne bir yıl içinde yüz binlerce dolar fon verdi. Yemen için böyle bir girişim söz konusu değil – Mwatana örgütünün raporu bu konuda yayınlanan ilk kapsamlı çalışma.

Peki bu farkın sebebi ne? Her şeyden önce, Suriye ve Irak, hem İncil’den ve klasik metinlerden hem de mimari formlardan aşina olunan, Palmira veya Ninova gibi çok sayıda eski kalıntıyı barındırıyor. Başka deyişle bunlar Batı geçmişinin parçası olarak hayal edilebilecek kalıntılar. (Suriye’deki İslamiyet mirasına yönelik tehditlerin uluslararası kamuoyunda çok daha az ilgi görmesi tesadüf değil.) Yemen’in eski eserleri bu Batı geçmişi anlatılarına pek oturmuyor, bu yüzden Avrupalılarla Kuzey Amerikalıların bu eserleri önemsememeleri çok daha kolay oluyor.

Başka bir etken daha var: Suriye’nin kültür mirası Suriye iç savaşında bir silah olarak kullanıldı. Eski eserler yalnızca IŞİD ve Rusya tarafından kullanılmakla kalmadı, ABD tarafından da hava saldırılarını meşrulaştırmak için kullanıldı (bkz. Kültür Mirasını Korumanın Savaşa Bahane Edilmesi ve Medyanın Sistemli Dezenformasyonu). Halbuki Yemen’deki hesap çok farklı. Burada kültür mirasına ve insan hayatına yönelik en büyük tehdidi, ABD’nin ve Batı Avrupa ülkelerinin müttefiki Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonu oluşturuyor. Dolayısıyla Batılı hükümetler ve medya, bu saldırılara dikkat çekmeye hevesli değil.

 

Dünya Miras Listesi’nde bulunan Bab el-Yemen, Sana, 2006. Fotoğraf: Aneta Ribarska

 

2015’teki Suudi hava saldırısında Bab el-Yemen’deki 3 tarihî ev yıkıldı, birçok ev zarar gördü ve biri çocuk beş kişi hayatını kaybetti.

 

Yemen’in kültür mirasına dikkat çeken yegâne yayınlar, eski eserleri “kurtarma” çağrılarıydı. Okurları, Suriye’de olduğu gibi Yemen’in de kültür mirasının kurtarılmaya muhtaç olduğu konusunda uyaran birkaç haber ve yazı yayınlandı. Yemen’in eski eserlerinin 19. yüzyıldan beri Avrupalı ve Amerikalılar tarafından yağmalandığı düşünülürse, bu hayli ironik. Örneğin Moses Shapira’nın Yemen’deki Yahudi topluluklarına ait Ortaçağ metinlerini çaldığı öne sürülür.[1] 1950’lerde “petrolcü-arkeolog” Wendell Philips, kendi kurduğu American Foundation for the Study of Man vakfı adına yaptığı son derece sorunlu bir dizi kazıda bazı eski eserleri çıkarmıştır.[2] Phillips’in çıkardığı Yemen eserleri şimdi Smithsonian Enstitüsü’nün koleksiyonunda bulunuyor; Smithsonian, şaibeli yollarla elde ettiği eserler üzerinden, Ortadoğu’nun kültür mirasını “korumak” gerektiğini savunuyor.[3]

Bu tür yazılarda, Suriye’deki durum basitleştiriliyor ve kültür mirasına yönelik tehditlerden yalnızca IŞİD sorumlu tutuluyor. Buna karşılık, Smithsonian Enstitüsü Yemen’deki savaşın “çok taraflı”, “karmaşık” ve “yaygın biçimde anlaşılmamış” olduğunu iddia ediyor.[4] Fakat buna rağmen yaşananlardan büyük ölçüde, “kabile temelli, dinî saiklerle hareket eden, Suudi karşıtı, Amerikan karşıtı ve İran destekli” Husiler’i sorumlu tutuyor. Suudiler’in ise, “saldırı altında” olduklarını ve yalnızca devrik “mevcut devlet başkanını” desteklediklerini iddia ediyor. Bütün bu argümanlarda, şaibeli satın alımlarla kendini gösteren kültür mirasını koruma hedefinin, savaşı haklı çıkarmak için nasıl kullanıldığını görüyoruz.

 

 

“Meryem”, Yemen’de bulunan antik kadın başı. Smithsonian Enstitüsü sayfasında                                                                     bu heykelin, “insani çatışma ve eski eser yağmacılığı koşullarında dünya                                                                             kültür mirasını kurtarmanın ne kadar önemli” olduğuna işaret ettiği yazıyor.

 

Metropolitan Müzesi başkanı Daniel Weiss, Yemen Kırmızı Listesi’nin açıklandığı törende.

 

Ocak ayında ABD Dışişleri Bakanlığı ve Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), Yemen’in Tehlike Altındaki Kültür Varlıkları İçin Kırmızı Liste yayınladı. (Kırmızı Listeler, eski eser kaçakçılığını gündeme getirmek ve engellemek amacıyla yayınlanıyor.) Yemen Kırmızı Listesi, Metropolitan Sanat Müzesi’nde, eski Mısır’a ait Dendur Tapınağı’nın önünde açıklandı:[5] Bundan dört sene önce, Dışişleri Bakanı John Kerry de Suriye’de IŞİD’e karşı başlatılacak bombardımanı meşrulaştırmak için Ortadoğu kültür mirasını öne sürdüğü konuşmasını[6] aynı tapınağın önünde yapmıştı.

Yemen töreninde konuşan Dışişleri temsilcisi Jennifer Zimdahl Galt, Yemen’deki kültür mirasının tahrip edilmesinde sınırlı rolleri olan IŞİD ve El-Kaide’nin ismini zikrederken, Suudi koalisyonu başta olmak üzere savaşın asıl taraflarını anmadı. Kırmızı Liste’nin kapağında ise, doğru yollarla elde edilmiş eski eserlere örnek olması amacıyla, Wendell Phillips’in Yemen’de bulup ülke dışına çıkarttığı “Meryem” heykelinin ta kendisi vardı.

 

Michael Press’in Hyperallergic’te yayınlanan Documenting Damaged Cultural Heritage and Human Suffering in Yemen’s Civil War başlıklı yazısından kıaltılarak çevrildi.



kolonyalizm, arkeoloji, savaş sanatları