Popüler Özgür Radyo

Guattari, Radyo Alice'de...

 

Popüler Özgür Radyo istasyonlarını örgütleyenlerin bilhassa vurguladıkları bir nokta var: Teknik ve insani araçların bütünü, dinleyiciler ile yayın ekibi arasında tam bir geribildirim sisteminin yerleşmesine imkân vermelidir; bu geribildirim, telefonla doğrudan katılımla da olabilir, stüdyo kapılarının açılmasıyla, röportajlarla, veya dinleyicilerin bant üzerinde program yapması yoluyla da… İtalya’daki deneyim, bize bu yolla önü açılan yepyeni olanakları göstermektedir; Radyo Alice’yi ve A/Traverso dergisini örgütleyen Bolonya grubu bu anlamda en önemli örnektir. Radyo Alice’ye baktığımızda, radyonun, koca bir iletişim araçları yelpazesinin merkezindeki unsurlardan sadece bir tanesi olduğunu anlıyoruz: Piazza Maggiore’deki gündelik buluşmalar, gazeteler, ilan panoları, duvar resimleri, afişler, bildiriler, mitingler, mahalle faaliyetleri, kutlamalar vs. Radyo Alice, yayında kendilerini ifade edenlerin onların çıkarlarını temsil ettiğinde ısrar eden Fransa’daki “yerel” radyo taraftarlarının teknokratik anlayışlarının kat kat uzağındadır. Keza, dalgaboylarında sadece örgüt çizgisinin ve seferberliğe yönelik belirli fikirlerin ifade edilebileceğini savunan geleneksel solun yaklaşımının da çok uzağındadır. (İtalya Özgür Radyo’sunda, gayet ciddi tartışmaların, son derece çelişkili, mizahi sözlerle, hatta yarı şiirsel hezeyanlarla doğrudan bölünmesi sık rastlanan bir durumdur.)

Tabii, toplumsal grupların kendilerini böyle doğrudan ifade etmelerinin bazı sonuçları da olacaktır! Bir kere bu, her türlü geleneksel toplumsal temsil sistemini temelden tehdit eder; mümessil, vekil, yetkili sözcü, lider, gazeteci gibi kavramları şaibeli hale getirir. Bu koşullar altında, belli hakikatlarin “yeni bir ifade içeriği” kazanması beklenebilir. Bertrand Boulin, bir süre önce, Europe No. 1 kanalında, çocukların okuldan çıktıktan sonra telefon yoluyla kendilerini doğrudan ifade ettikleri bir program yayınlıyordu. Sonuç, hem inanılmaz şaşırtıcı, hem de son derece altüst edici oldu! Binlerce tanıklık yoluyla, çocukluğun gerçek koşulları gözler önüne serilmişti: Aksi halde hiçbir gazetecinin, eğitimcinin ya da psikoloğun göremeyeceği o vurgular ve tonlar… Ama bunun yanı sıra, isimler, mekânlar ve başka ayrıntılar da yayında ifşa edilmişti; bu durum büyük infial uyandırdı, her şey örtbas edildi ve nihayet programa son verildi.

Güven kadar tereddütle, çelişkiyle, hatta saçmalıkla dolu dolaysız ifade, canlı ifade, arzunun önemli yüklerinin kanalıdır. Sözcülerin, yorumcuların ve her nevi bürokratın azaltmaya, düzeltmeye çalıştığı da, arzunun bu boyutudur. Resmî medyaya has dilin kaynaklarını, yönetim çevrelerinin ve üniversitelerin polisiye dillerinde bulabilirsiniz; bu dil, söyleme ile yapma arasındaki temel bir yarılmaya dayanır: Buna göre, sadece meşru söyleme vâkıf olanların yapıp etme hakkı vardır. Oysa arzunun dilleri, yeni araçlar icat eder ve doğrudan eyleme götüren durdurulmaz bir eğilimleri vardır; “dokunarak”, kahkahaya yol açarak, kışkırtarak başlarlar ve insanda “uzanma” isteği uyandırırlar: konuşanlara doğru, kendilerini gerçekten ilgilendiren şeylere doğru uzanma isteği…

 

Guattari’nin Radiotext(e) (ed. Neill Strauss, Dave Mandl) adlı derlemede yer alan “Popular Free Radio”başlıklı yazısından alınmış pasajlar. İngilizce’ye çeviren: David Sweet.

Radyo Alice, sanat/özgürlük