FİFA Standartlarında Okullar ve Hastaneler İstiyoruz: Rio için Dünya Kupası’nın Anlamı

 

 

Aralık 2010’da São Paulo’da bir kafede oturmuş ekranda vuku bulan inanılmaz bir sahneye tanıklık ediyordum. Rio’nun özel kuvvetler timi BOPE’tan (Batalhão de Operações Policiais Especiais) bir bölük, ellerinde makinalı tüfekler, Complexo do Alemão’daki bir favelayı kuşatmak niyetiyle çalıların arasında sürünüyorlardı. Sağıdan solundan kurşunlar uçuşan, korku içinde bir gazeteci kameramanlarının izin verdiği ölçüde olay mahalline yaklaşmaya çalışıyordu. Gazetecinin yüzünden, bunun ödüle layık bir haber olduğu anlaşılıyordu. Şehir harbi... hayallerindeki haber.      

Askerî tarzdaki bu kuşatma, Rio hükümetinin favelaları ‘geri alma’ ve buralara kendi derebeylikleri muamelesi eden uyuşturucu satıcılarını temizleme operasyonunun bir parçasıydı. Favelalarda BOPE harekâtı oldukça olağan bir durumdu; fakat, bu, hükümetin ve hukuk devletinin düzeni tesis ettiği mesajını gayet net bir dille iletmeye yönelik, kapsamlı ve stratejik bir ‘huzura kavuşturma’ operasyonuydu. Yeryüzünün en büyük iki gösterisi –Dünya Kupası ve Olimpiyatlar– art arda memleketi ziyaret etmek üzereyken uçsuz bucaksız fakirlik ve suç bölgelerini, polisin bile giremediği alanları öylece göz önünde bırakmak olmazdı. Mevzubahis olan, şehrin imajıydı.

Rio çok hızlı bir değişimden geçiyor. Şehir, 2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyatlarına kadar olan altı sene içerisinde, geçtiğimiz 50 sene içinde kurduğu altyapıdan daha fazlasını kurmak gibi bir işe soyunmuş durumda. Mesele, stadyumlara harcanan milyon dolarlardan ibaret değil; koskoca mahalleler yeniden tasarlanıyor. Mesela, liman bölgesi Porto Maravilha’da kilometrelerce yeni cadde, kaldırımlar ve tüneller inşa ediliyor, demiryolu hatları döşeniyor. Gayri menkul komisyoncuları da revaçta. Donald Trump’ın liman bölgesine, şehrin yeni iş merkezinin kalbini oluşturacak beş tane iş kulesi dikmek gibi bir projesi var. Şehrin diğer yakasında, zengin banliyösü Barra da Tijuca, Olimpiyat Parkı’nın yapımıyla dönüşümden geçecek. Müteahhitler lüks rezidanslar inşa etmek için sıraya girmiş durumda; fakat, öte yandan, bölgenin favelalarında yaşayanların evlerinden edilmelerine ramak kaldı. Bütün şehirde, on binlerce gecekondu sakini Dünya Kupası ve Olimpiyat projelerine yer açmak için evlerinden tahliye ediliyor.

Londra örneğini müteakip, ortalıkla epey bir Olimpiyat ‘mirası’ muhabbeti dönüyor. Peki bu mefhumu ciddiye almak gerçekten mümkün mü? İki haftalık bir küresel gösteri, mega-projeleri ve devasa altyapı yatırımlarını gerektirirken neden favelalarda yaşayan bir buçuk milyon Rio vatandaşı her fırsatta ‘kentsel akupunktura’ tâbi tutulur? Bunda bir yanlışlık yok mu? 

Haziran 2013’te, Brezilya’nın son on yıllarda sahne olduğu en büyük halk protestoları sırasında, tamamen şans eseri Rio’daydım. Otobüs bileti fiyatlarındaki cüzi bir artış milyonlarca insanın sokaklara dökülmesine vesile oldu. İlk başta, hem uzmanlar hem de hükümet, göstericilerin derdinin ne olduğunu saptamaya çalıştı – ne de olsa ortalıkta dertten bol bir şey yoktu. Kimi yolsuzluklara isyan ediyordu, kimi kamu hizmetinden kısılan paraların Dünya Kupası ve Olimpiyat stadyumlarına harcanmasına. Sanki şehrin yarısı pankart hazırlamakla meşguldü: “FİFA standartlarında okullar ve hastaneler istiyoruz” sık rastlanan bir slogandı.   

 

 

 

Başkan Lula 40 milyon insanı açlıktan kurtarmış ve orta sınıfı şişirmişti, şimdi de bu orta sınıf haklarını talep ediyordu. Kolektif bir politik uyanış gerçekleşiyordu sanki. Burada, güzel oyunun anavatanında bile futbol stadyumlarına gereksiz harcama gözüyle bakılıyordu. Bu bir dönüm noktasıydı; tasasız, plaj-düşkünü cariocalarıyla (Rio de Janeiro’nun yerlileri) ünlü Rio için hiç de azımsanamayacak bir dönüm noktası, çünkü şehir –bir kuşağın ardından– ilk defa politik iradeyle dolup taşıyordu.

Cidade maravilhosa: harikulade şehir. Ama Rio’nun başka bir lakabı da var: Rio’ya bazen Cidade partida deniyor – bölünmüş şehir. Aşırı fakirlikle aşırı zenginliğin yanyanalığı bu isme hakkını veren unsurlardan biri. Vidigal favelasıyla yanı başındaki Sheraton Oteli, Rocinha favelasının dibindeki Sao Conrado rezidansları – kartpostallık bir manzara. Bu bildiğimiz anlamda merkez-çevre diyalektiği değil; çünkü burada çeperdekiler tam da merkezde yer alabiliyor. Bu zıt unsurların nasıl entegre edileceği ise Rio’nun hâlâ çözmeye çalıştığı bir sorun. Belediye başkanı Eduardo Paes, 2020’ye kadar Rio’nun bütün favelalarını iyileştirmeyi hedeflediğini beyan etti. Gel gör ki, temel stratejisi, Brezilya’nın şimdiye kadar giriştiği en iddialı gecekondu-iyileştirme programı Morar Carioca, beklemede.

Mimarlık kitapları Brezilya’da tek bir radikal şehir olduğunu, onun da Brasilia olduğunu iddia edecektir. Katı modernist ilkelere göre sıfırdan inşa edilmiş bir başkent, resmi şehrin tanımıdır. Bu, aynı zamanda, kalıplaşmış, yanıltıcı ve miadı dolmuş bir tanımdır. İşin aslı, favelanın anavatanı olan Rio, Brasilia’dan çok daha radikaldir. Favelalar modernizmin örneği olmayabilir ama modernitenin ürünleri. Kendiliğindenlikleri, enerjileri ve beceriklilikleriyle değeri yeni yeni bilinen bir şehirliliğin bir veçhesini temsil ediyorlar. Ve kentsel yoksullukla mücadele etmek için geliştirdiği çeşitli yaklaşımlar Rio’yu, Latin Amerika’da eşi benzeri olmayan bir laboratuvara çeviriyor. Bu yaklaşımların çoğu başarısız oldu ama başarılardan olduğu kadar başarısızlıklardan da gelişmekte olan şehirlerin öğreneceği çok şey var. Sonuçta, Rio’nun karşı karşıya kaldığı sorunlar, 21. yüzyıl şehirciliğinin sorunları.

Çakışan ajandaların –şehir hakkı talep eden fakirler, kamu hizmetleri için ayaklanan orta sınıf, daha iyi bir yaşam peşinde koşarken mutenalaşmaya sebep olanlar, kâr peşinde koşan müteahhitler, oy avlamaya çalışan politikacılar, FİFA ve Olimpiyat Komitesi– hayhuyunda unutulmaması gereken bir şey var: şehir kimin içindir? Bu yazı yazılırken, Rio, şehrin ruhu için mücadele ediyor ve bahisler bundan daha yüksek olamazdı.  

 

Justin McGuirk’in Radical Cities: Across Latin America in Search of a New Architecture adlı kitabından alınmıştır. 

Justin McGuirk, Radical Cities: Across Latin America in Search of a New Architecture (Londra: Verso), 2014.

versobooks.com: We want fifa standard schools and hospitals: what the world cup means for rio

 

 

mimarlık ve suç, kentsel dönüşüm, mimarlık