Hakikat, cinsellik ve kendini bilme arasında kurulan bağ bir iktidar ilişkisine işaret ediyor. Düğüm öyle karmaşık biçimde atılmış ki, insanın onu çözmek için dışardan bir otoriteye ihtiyacı var: Hıristiyanlar rahibe günah çıkarır, biz hekime gideriz.
Birkaç sene önce Michel Foucault’yla şöyle bir şey fark ettik: İkimiz de, tarihin çok farklı dönemlerine bakmakla birlikte, aynı soruyla uğraşıyorduk. Soru şu: Cinsellik, insanların kendilerini tanımlaması noktasında neden bu denli önem kazandı?