Sol: Maleviç ve Klutsis. Sağ: Klutsis oto-portre
Gustav Klutsis, Sovyet ajit-prop grafik tasarımının öncülerindendi; özellikle politik afiş, kitap tasarımı, dergi ve gazete illüstrasyonlarında fotomontaj tekniğini devrimci biçimde kullanmasıyla tanınıyordu. Klutsis, Latviya’da bulunan Ruen adlı küçük bir köyde doğdu. 1913-15 yılları arasında Riga’da, 1915-17 arasında da Petrograd’da sanat eğitimi aldı. Eğitimine Moskova’daki SVOMAS-VKhUTEMAS’ta (Özgür Sanat Atölyeleri-Devlet Yüksek Sanat ve Teknik Atölyeleri) devam etti. İlerde evleneceği, kendisi de afiş/kitap tasarımı alanında öncü işlere imza atan Valentina Kulagina’yla burada tanıştı.
Klutsis öğrencilik yıllarında, yeni Sovyet devletindeki yeni sanat düzeninin temsilcileri olan Tatlin, Maleviç, Lissitzki gibi isimlerle çalıştı. İlk dönem eserlerinde üçboyutlu mekânın temsili ve mekânsal inşa konularıyla uğraştı. 1919’da ilk fotokolaj eseri Dinamik Kent’i yayınladı; burada fotoğrafı bir inşa ve illüstrasyon öğesi olarak kullanmıştı. Klutsis 1920’de Komünist Parti’ye katıldı; bu döneme ait eserlerinde politik düşünce ve propaganda mantığını süprematist forma dönüştürmeye çalıştı; radikal afişlerinde çoğunlukla Lenin ile Troçki’nin, sonraları da Stalin’in imgelerini kullandı.
VKhUTEMAS’tan mezun olduktan sonra Klutsis deneysel mecralarla çalışmaya ve ders vermeye başladı. İNKhUK’un (Sanatsal Kültür Enstitüsü) faal bir üyesi ve ateşli bir konstrüktivizm savunucusu oldu. Resim mecrasının reddedilmesini destekliyor, üretim sanatı (proizvodstvennoe iskusstvo) fikrini faal biçimde hayata geçirmeye çalışıyordu – Moskova sokaklarına yerleştirilecek, radyo konuşmalarını, film perdelerini ve yazılı basın malzemelerini birleştiren mültimedya ajit-prop kioskları gibi. Kasım 1922’de Komintern’in Dördüncü Kongresi için bu tarzda iki yapı inşa edildi, yapıların planları yayınlanıp maketleri sergilendiğinde büyük ilgi gördü. Klutsis bu yapılar aracılığıyla, basit geometrik figürler temelinde inşa edilmiş işlevsel yapıları sloganlarla birleştirmeye dayanan kendi kişisel yöntemini geliştirdi. Bu yöntem, daha sonra kâğıt üstündeki çalışmalarının da temelini oluşturacaktı.
Klutsis’in kitap ve dergi kapakları için yaptığı ilk fotomontaj tasarımları 1923’te yayınlandı, aynı sıralarda Rodçenko da LEF dergisinde ve Mayakovski’nin Pro Eto şiirinin baskısında fotomontajla deneyler yapıyordu. Klutsis fotoğrafın “sabit gerçekliği”nin hem rahat anlaşılır hem de etkili olabilecek yeni bir propaganda sanatı için sınırsız olanaklar sunduğunu düşünüyordu. 1924’te kendi fotoğraf makinesini aldı, böylece kolajlarında kendi fotoğraflarını kullanabiliyordu. Klutsis, Rodçenko ve Sergey Senkin sayesinde, 1924’ün sonlarına gelindiğinde kitap ve illüstrasyonlarda fotomontaj kullanımı yerleşik bir uygulama haline gelmişti.
1924’te ölen Lenin’in imgeleri Klutsis’in propaganda çalışmalarında ağırlık kazandı, 1931’de onun yerini Stalin’inkiler aldı. Klutsis’in, 1925’te Molodaia Gvardiia ve Smena dergilerinde yayınlanan Lenin imgelerinden oluşan foto-slogan çalışmaları, politik fotomontaj alanında öncü bir isim olarak şöhretini pekiştirdi. 1926’da, Parti’nin o dönemdeki ideolojik çizgisine uygun olarak, sosyalist yeniden inşa sürecini destekleyen politik afişlere odaklandı. 1927’de Lissitzki’nin başlattığı, Sovyet afiş sanatının bütün örneklerini biraraya getiren Tüm Sovyetler Baskı Sergisi düzenlendi. Klutsis burada hem çok sayıda çalışmasını sergiledi, hem de serginin düzenlenmesinde faal rol oynadı. Klutsis’in eserleri, 1928’de Köln’de düzenlenen Basın Sergisi’nde de gösterildi, burada Lissitzki’nin fotomontajları ana sergide yer alıyordu.
1928’de Klutsis, solcu sanatçıların biraraya geldiği ve “üçboyutlu sanat alanında proleter sınıfın eğilimlerini destekleme” amacı taşıyan Oktiabr birliğine katıldı. Oktiabr üyelerinin kavramsal yaklaşımı ve yaratıcı yöntem çeşitliliği Klutsis’in sanatsal gelişiminde önemli rol oynadı. 1929’dan itibaren Klutsis, Beş Yıllık Plan Mücadelesi başlığını taşıyan fotomontaj ve afiş serisi üzerinde çalıştı; seri, daha önceki Lenin serileri gibi, Sovyet tasarımının klasikleri arasına girecekti. Klutsis’in bu döneme ait çalışmaları çoğunlukla pozlu fotoğraf, belgesel ve üst üste çekilmiş imgeleri birleştiriyordu.
Klutsis 1930’da Moskova Baskı Enstitüsü’nde ders vermeye başladı ve afiş sanatçılarının biraraya geldiği ORRP’nin başkan yardımcısı oldu. 1931’den itibaren neredeyse tamamen afiş tasarımına odaklandı, ancak politik atmosfer yavaş yavaş değişiyordu ve kısa bir süre sonra tüm afişler Parti denetiminden geçmeye başladı. Stalin portreleri propaganda imgelemine hâkim oldu. Klutsis yeni afişlerindeki fotomontajlarına büyük portreler ilave etmeye başladı: yürüyüş yapan kalabalıkların, insanüstü emekle çalışan işçilerin, ve en çok da Stalin’in portreleri. Ayrıca Pravda gazetesinin ön sayfası için, ve kutlamalarda kullanılacak foto-paneller için fotomontajlar yaptı. Üslup açısından bakıldığında bu çalışmalar, Klutsis’in konstrükvizmden uzaklaşıp Stalin’i yücelten anıtsal propaganda yaklaşımını benimsediğini gösteriyordu. 1935’ten itibaren, işgücü verimliliğini artırmayı hedefleyen Stahanov hareketinin yaygınlaşmasıyla birlikte Klutsis’in çalışmaları için yeni bir konu ortaya çıktı. 1936 civarında Klutsis, fotomontajın dekoratif imkânlarının yeni Sovyet anıtsal sanatına göre daha düşük olduğuna karar verip resim mecrasında çalışmaya başladı.
1933’te Klutsis, Tretyakov Devlet Galerisi’nde iki kez sergi açtı: Biri, SSCB Sanatçılarının On Beş Yılı başlığını taşıyan büyük bir görsel sanat sergisiydi ve Klutsis serginin düzenlenmesinde de çalıştı; diğeri, Emperyalist Savaşa Karşı başlıklı afiş sergisiydi. 1930’ların ortalarına gelindiğinde Klutsis propaganda sanatının en ön saflarındaki isimdi, ancak resmî yetkililerle, özellikle de kitlesel propagandadan sorumlu IZOGIZ’le ilişkisi yavaş yavaş bozulmaya başlamıştı. Katıldığı ve düzenlenmesine yardımcı olduğu son büyük sergi, 1937 Paris Dünya Sergisi’ndeki Sovyet Pavyonu olacaktı.
17 Ocak 1938’de, Klutsis gizlice tutuklandı ve kısa bir süre sonra vurularak öldürüldü. Karısı uzun yıllar iade-i itibarı için mücadele ettikten sonra, nihayet 1956’da bunu başarabildi. Klutsis’in öldürülmesine ait kayıtlar ancak 1989’da gün yüzüne çıktı.
Kaynak:
Gustav Klutsis: Revolutionary Propagandist (1895-1938)