/ Pasajlar / Toplama Kampları

Pasolini, Mayıs 1958’de İtalyan Komünist Partisi’nin haftalık dergisi Vie Nuove’ye “Roma’da ve Çevresinde Yolculuk” başlıklı bir araştırma yazısı yazar. Yazı için, zaten iyi bildiği ve hem filmlerinde hem de romanlarında işlediği Roma’nın kenar mahallelerine yeniden gider. Aşağıda sunduğumuz pasajlar, bu yazının “Toplama Kampları” başlıklı ikinci bölümünden seçilmiştir. Kaynak: “The Concentration Camps”, Stories from the City of God: Sketches and Chronicles of Rome 1950-1966 içinde, çev. Marina Harss (New York: Other Press, 2003) [İtalyanca baskı: Storie della città di Dio: Racconti e cronache romane (1950–1966)].

 

 

Her İtalyan şehrinde, hatta ülkenin kuzeyinde bile, son bostanın bittiği yerde, çoğunlukla ambarlardan, kulübelerden, barakalardan oluşan, yoksullara mahsus “toplama kampları” görürsünüz. Fakat bu hadisenin en çarpıcı, en karmaşık, hatta görkemli diyeceğim örnekleri Roma’dadır. Roma borgata’sı, başkenti Roma olan Faşist devletten türemiş, tam anlamıyla modern bir olaydır. Bu mahallelerin bugün bile inşa edildiği bir gerçektir. Tabiricaizse “başıboş” mahallelerdir bunlar – taşrada yıllar boyu tamamlanmadan bırakılmış, bir veya iki katlı, çatısı olmayan, sıvasız, kireç beyazı baraka kümeleri… Roma’nın kırsal bölgeleri, çevre yolu boyunca böyle borgata’larla doludur.

Bu alanlar, yoksul ama genellikle dürüst ve çalışkan olan insanların evidir. Çoğu göçmendir, ya bölgeden ya da civar bölgelerden gelmişlerdir – kentin keşmekeşine ve yaşadıkları mahallelerin daha küçük çaplı keşmekeşine, derin taşranın ağırbaşlı ve vakur havasını taşımış insanlar.

Ancak asıl borgata’lar bunlar değil. Asıl borgata’ların ayırt edici özelliği, “resmî” mahiyetleri. Bunlar yoksulları ve istenmeyenleri biraraya toplama planı kapsamında kent yönetimi tarafından inşa edildi. Hem kronolojik hem de ideolojik kökenleri budur.

İlk borgata’ları Faşistler, şehir merkezindeki koskoca mahalleleri yerle bir ettikten sonra inşa ettiler. Bu planlama projeleri, [Gabriele] D’annunzia’dan mülhem bir estetik ideali somutlaştırmakla kalmıyordu, bunlar aynı zamanda esasen birer polis operasyonuydu. Roma’nın geniş proletarya-altı [lümpen-proletarya] kitleleri tarih boyunca şehir merkezindeki kadim mahallelerde toplanmıştı; bunlar taşraya, tahmin edilebileceği üzere kışla ve hapishaneye benzeyecek şekilde inşa edilmiş yalıtılmış mahallelere “sürüldüler”.

Borgata “stili” bu dönemde doğdu. İlham alınan başat kaynaklar “klasik” ve emperyal stillerdi. Borgata stilinin bir diğer ayırıcı özelliği, tek bir mimari motifin takıntılı biçimde tekrar edilmesiydi: Aynı ev, bir sıra boyunca beş, on, yirmi defa tekrar ediyordu. Bir ev grubu da aynı şekilde beş, on, yirmi defa tekrar ediyordu. İç avlular tıpatıp aynıydı: Çamaşır iplerinin konduğu, darağacına benzeyen sıra sıra beton zeminleri, müşterek helaları ve çamaşırhaneleri olan soluk, pis hapishane avluları.

Hakları alınmış bu ilk gruplar Faşistler eliyle sürüldükten sonra, evlerinden çıkarılan ailelere, onlardan sonra da tahliye edilenlere sıra geldi. Ardından, [güney İtalya’daki] Cassino ilçesinden insanlar sürüler halinde buralara gelmeye başladı.

Geçenlerde Gordiani borgata’sına yeniden gittik. Şimdi burası yıkılıyor. İnsanın içini acıtacak kadar kasvetli, pis, gayri insani sıra sıra barakaların yerinde şimdi kızıla çalan kırmataşlardan gepgeniş bir alan uzanıyor.

Hâlâ ayakta kalmış birkaç baraka var, onlar da kısa süre içinde yok olmayı bekliyor. Yakında Gordiani platosu dümdüz olacak, mahalleyle ilgili tüm anılar da yok olacak.

Bu evlerde yaşayanların çoğu, çatışma ve umutlarla geçen on yılın ardından, Via Prenestina üzerinde yeni inşa edilen, eski borgata’ya çok da uzak olmayan Villa Gordiani ile Villa Lancellotti’ye taşındılar.

Onları görmeye gittim. Gerçekte değişen bir şey yok. Önünde avlusu olan küçük, tek katlı  barakalar yerine, kazı alanlarının, metruk arazilerin ve çöplüklerin ortasındaki yepyeni binalar var. Bu yeni binaların stilistik, sosyolojik veya insani ölçütleri neler? Öncekilerden bir farkları yok. Burası hâlâ bir toplama kampı. İki-üç sene sonra bu duvarlar da dökülecek, avlular leş olacak, yer darlığı olacak. Hatta şimdiden var. Ortada bir toplumsal yenilenme yok, yeni bir toplumsal çevre oluşturulmuş değil, özgürleşme namına bir şey yaşanmış değil. Aynı insanlar, toplu halde, bir toplama kampından diğerine nakledildi.

Hıristiyan Demokratların inşa ettiği borgata’lar da Faşistlerinkinin tıpatıp aynısı, çünkü “yoksullar” ile devlet arasındaki ilişki değişmiyor. Hâlâ otoriter, paternalist ve “dinî” mistifikasyona dayalı son derece gayri insani bir ilişki…

 

Pasolini’nin Accettone filminden bir sahne, Gordiani borgata’sı.

 

Gordiani borgata’sı.

 

Villa Gordiani inşa ediliyor, 1954 civarı.


Villa Gordiani.

Pasolini / Roma'da Yolculuk, kentsel dönüşüm, pasajlar