Beeple, Everydays: The First 5,000 Days (2021)
Marcel Duchamp 1913-15 yıllarında hazır-nesneyi icat ettiğinde şunu göstermişti: Küçük bir enformasyon parçası –mesela In Advance of the Broken Arm gibi bir başlık– bir kar küreğini sanat statüsüne taşıyarak onun nesnelliğini altüst edebilirdi. Bu tanımlama açmazı, eseri oluşturan maddi unsurların (ahşap ve galvanize demir) formunu bozuyordu, zira bu unsurlar artık birbiriyle çelişen iki kategori –sıradan ev eşyası ile sanat eseri– arasında muallakta kalıyordu. Bu kavramsal sıradanlaştırma hamlesini (kavramsal sanatın tarihyazımından bildiğimiz “maddesizleştirme”nin tersi), birçok hazır-nesnenin bilfiil kaybolması veya yok edilmesi izliyordu (bu yok oluş da yine maddesizleştirme aracılığıyla değil, terk etme yoluyla hayata geçiriliyordu). Kayıp hazır-nesneler arasında en bilinenleri, mesela Çeşme (1917), varlıklarını birer nesne olarak korumuyordu; enformasyonda, metin halindeki söylem parçalarında, fotoğraflarda ve “yeniden canlandırma” ya da edisyonlarda somutlaşan kısa geçmiş kesitleri olarak yaşıyorlardı. Duchamp hazır-nesneyle, heykeli iki düzeyde enformasyona teslim etmişti: Önce maddeyi iki tanım arasında –kürek ve heykel– muallakta bırakarak sıradanlaştırmış, sonra söylem uğruna nesneyi terk etmişti. Sıradanlaştırma ve terk etme.
Sol: Duchamp, In Advance of the Broken Arm [Kürek], sonradan yok olan özgün hazır-nesne, 1915. Orta ve sağ: Kürek, sırasıyla 1945 ve 1964 tarihli replikaları.
Yüz yıldan uzun bir zaman sonra, NFT, Duchamp’ın hamlesini ters çevirdi – veya belki de geç kapitalizm açısından asli olan enformasyonun metalaşma döngüsünü tamamına erdirdi. NFT piyasaları etrafında dönen histeriyi boşverin; sanat dünyasının hiç tanımadığı bir ismin (Mike Winkelmann, namıdiğer Beeple’ın) müzayedelerde Jeff Koons ve David Hockney fiyatlarına ulaşmış olmasını da unutun. Tabii Sylvain Levy gibi bir koleksiyonerin New York Times’da döktüğü timsah gözyaşlarına da aldırmayın: “Sanat artık bir nesneyle kurulan ilişki olmaktan çıktı. Sanat artık para kazanmakla ilgili […] Sanat için çok üzülüyorum.”[1] Sonuçta piyasa her zaman yaptığını yapacak. Asıl önemli olan, NFT’nin anlamı: takas edilemeyen kripto varlık. Enformasyonun –Beeple’ın örneğinde, Everydays: The First 5,000 Days (2021) başlıklı gayet sıradan internet mimlerinden oluşan büyük bir dijital dosyanın– takas edilebilirliği, NFT formunda özel mülk olarak engelleniyor. Enformasyonun değeri, yapısal olarak, dolaşımını kontrol etme konusundaki münhasır hakka bağlanıyor. Bu “takas edilemez” varlığın, Beeple’ın 2007’den itibaren internette paylaştığı imajlardan oluştuğu düşünülürse, bu hayli ters bir durum, ne de olsa prensipte bu imajlar dünyanın dört bir yanındaki sayısız cep telefonu üzerinden toplanabilir ve kolajlanabilir. Burada “sanat”, Beeple’ın daha önceki üretimlerini her türlü spekülasyona açık bir özel mülke dönüştüren ideolojik mekanizma olarak devreye sokuluyor. Başka deyişle, sanat kategorisi, takas edilemezlikle eşitleniyor: hazır-nesnenin ters çevrilişi. Beeple’ın eserini satın alan Metakovan mahlaslı şahıs, hayal gücünden zerre nasiplenmemiş bir tutumla, eseri saklamak için bir müze inşa etmeyi planlıyor. Alıcı adına konuşan, NFT fonu Metapurse’ün yöneticisi Twobadour Paanar, Art Newspaper’a yaptığı açıklamada şöyle diyor:
Bu başyapıta layık bir şey tasarlamak için dünyanın en iyi mimarlarından bazılarıyla birlikte çalışmayı umuyoruz. […] Fiziksel bir mekânda bulunan Mona Lisa’dan farklı olarak, bu [eser] tamamen dijital. O nedenle biz de, sadece sanal evrende [metaverse] var olabilen bu özel esere hak ettiği gibi bir anıt tasarlamayı istiyoruz.[2]
Tekrar edelim: Duchamp'ın sanat kategorisini kullanmaktaki amacı, maddeyi metalaşmaya yatkın formdan kurtarmaktı; NFT ise sanat kategorisini, bedava ulaşılan enformasyondan özel mülk çıkarmak için kullanıyor.
Hazır-nesneler, Duchamp’ın sanat kariyerinde nispeten erken bir döneme rastlar elbette. Son eseri Étant donnés (1946–66), seyirci ile maddesellik arasında bambaşka bir eklemlenmeye dayanıyor. Sadece medyada yeniden üretilebilen hazır-nesnelerin tersine, Étant donnés çoğaltılmaya mutlak surette karşı koyar. Philadelphia Müzesi’ne gidip bizzat görmedikçe eseri bildiğinizi söyleyemezsiniz. Görmek derken de, ter izleriyle kaplı bir kapıya yüzünüzü yaslayıp, pis gözetleme deliklerinden içeridekileri görmeye çalışmayı kastediyorum. Bu sanat eserini görmek için ona düpedüz bedeninizi yaslamanız gerekiyor, yani eserin maddiliğinden kaçış yok. Dolayısıyla burada bir takas edilebilirlik de yok; ancak bu takas edilemezlik, finansal spekülasyona imkân sağlamak yerine, mutlak bir benzersizlikle yüz yüze karşılaşmayı taahhüt ediyor.
Duchamp, Étant donnés: 1. La chute d’eau, 2. Le gaz d’éclairage (Veri: 1. Şelale, 2. Gaz lambası). Kaynak: www.philamuseum.org
Madde ile mülkiyet arasındaki ilişki siyasidir. Sanat, bir rant çıkarma teknolojisi işlevi de görebilir, Duchamp’ın eserlerindeki gibi hem tarihsel açıdan özgül hem de estetik açıdan düşündürücü yollarla maddenin mülkiyete dönüşme uğrağını da sarsabilir. Bu tür bir sarsma hamlesi, köleliğin mirası (insanın mülke dönüşmesi), ekonomik adaletsizlik (emeğin mülke dönüşmesi) ve müzelerde sömürge ilişkilerinin sürmesi (ırkın mülke dönüşmesi) gibi önemli sorunlara temas edebilir. Peki maddenin mülke, mülkün maddeye dönüştüğü bu tamamlanmamış, travmatik, duyusal veya öfke yüklü geçişlerin estetiği nedir? Buna verilecek tek bir cevabın bulunmadığı aşikâr. Ancak şundan eminim ki, böyle bir estetik, seyir cömertliği üzerine inşa edilmeli: sanatçının eserinde sunduğu armağanla, seyircinin kendi vaktini ayırarak sunduğu armağan üzerinden yaşanan buluşma. Şayet bakma eylemi sahiplenici olmayı reddederse –yani bir nesneyle, onu tanımlama hedefiyle değil de, tüketilemeyecek bir olayın maddi sahası olarak keşfetme hedefiyle ilişki kurarsa– o zaman el koymak, temellük etmek imkânsız olacaktır. Sonuçta Everydays’in takas edilemezliği, ancak insanlar onun takas edilemez olduğu konusunda anlaştığında kabul edilebilir. Halbuki bu eseri oluşturan imajların hepsi, geçmiş yaşamlarında, internette bir iletişim tarzı işlevi görmüştür. NFT, mülkiyete maddi deneyimden daha fazla değer veren bir toplumsal sözleşmedir. Ama bu sözleşme bozulabilir.
David Joselit, “NFTs, or The Readymade Reversed”, October (Kış 2021) sayı 175, s. 3-4.