Hindistan, giderek taşeronlaşan ve ucuz işgücünün peşinden koşan küresel şirketlerin gözde yatırım alanlarından birisi. Yeni Delhi’ye 32 km uzaklıktaki boş tarım arazileri üzerinde son birkaç onyılda yükselen Gurgaon kenti, bu şirketler için bir çekim merkezi olmak üzere, tamamıyla emlak yatırımcısı özel şirketlerin inşa ettiği, tüm hizmetleri yine şirketlerin üstlendiği, başkente alternatif bir yeni yerleşme.[1] Gerçekten de kentin nüfusu 2001’de 876.000’den 2011’de neredeyse ikiye katlanarak 1,5 milyona fırlamakla kalmadı, Fortune dergisinin her yıl ilan ettiği ABD’nin en büyük 500 şirketinden 250’sinin Hindistan ofisleri buraya taşındı. Tabii başka şirketlerinkiler de. Derken burası seçkin bir hayat tarzı peşindeki orta sınıf Hintlerin yaşamayı tercih ettiği yerlerin başında gelir oldu. Gurgaon, duvarlarla çevrili iş ve konut kulelerinden oluşuyor. 26 alışveriş merkezi, golf sahaları var.[2] Hiç halka açık alanı yok.
Arthur Crestani’nin 2013-2017 arasında Gurgaon’da çektiği fotoğraflardan oluşan City Limits (Kent Sınırları) dizisinden.
Gurgaon’un çöp toplama arabaları. Fotoğraf: Ravi Batra.
Eskiden beri altyapısı olmayan bu ‘özelleştirilmiş kent’e önce aceleyle kuleleri diken şirketler, ne sonra kamusal olması gereken hizmetleri yerine getirmeye girişmişler: yol yapımı, çöp toplama, tabii ki güvenlik vs. Buradaki itfaiye bile bir emlak şirketine ait.[3] Genel kanı, özel şirketlerin altyapı oluşturmada devlete göre daha becerikli olduğu yönünde. Ne var ki, Gurgaon’un hâlâ bir kanalizasyon sistemi yok; şirketler lağımı fosseptiklerde toplayıp, belli aralıklarla civardaki nehirlere ya da boş araziye boşaltıyor. Biriken çöp yığınlarını arabalara yükleyip yine yakınlardaki bir alana döküyor. Açtıkları çok sayıdaki artezyen kuyusu zemin suyunu tüketiyor.[4] Arazilerini satan köylülerle buraya sonradan taşınan işçiler ise hemen yakındaki gecekondularda yaşıyorlar. Onlara ait hayvanların, özellikle domuzlarla eşeklerin, gökdelenlerin arasında dolaşmasına kimse mani olmuyor. Gurgaon Belediyesi 2008’de kurulmuş; emlak vergisi almaya ancak 2016’da başlamış. Bunun ardından, şirketler ‘gördükleri’ hizmetleri belediyeye devretme telaşına düşmüşler.[5]
*
Arthur Crestani, siyaset bilimi ve şehircilik eğitiminin ardından fotoğrafa yönelen Parisli bir sanatçı. İster istemez, “arzunun, ihtirasın ve ideolojinin” bir ifadesi olarak gördüğü kentlerin arkasında yatan güç ilişkilerine ilgi duymuş.[6] Bir üniversite değişim programıyla 2010’da Yeni Delhi’ye gittiğinde, bu kalabalık metropolün çevresindeki tarım arazilerine yayılan yeni yerleşmeler ilgisini çekmiş ve Gurgaon’u keşfetmiş. O günden bu yana, bir distopya olarak nitelendirdiği bu kente dair üç fotoğraf dizisi oluşturmuş. 2013-2017 arasında çektiği fotoğraflardan oluşan City Limits (Kent Sınırları), ardından Isolation (Tecrit) ve şimdi de Bad City Dreams (Kötü Kent Rüyaları).
Son dizisinde, Hindistan’a özgü gezgin fotoğrafçılar geleneğinden esinlenerek, Gurgaon’un yerlilerini, göçmen işçileri, güvenlik görevlilerini, açık havada, gerdiği fon perdelerinin önünde fotoğraflıyor. Arka planda yeni Gurgaon’un kuleleri görünüyor. Perdelerin her birinin üzerine, emlak pazarlamacılarının Gurgaon reklamlarından birisi basılı. Crestani yıllar boyunca Gurgaon’daki lüks yaşam tarzlarının dergilerde yayınlanan reklamlarını toplamış. Zaten bu reklamlarda sunulan rüya gibi yaşamla, onun Gurgaon’da karşılaştığı gerçekliğin alakası olmaması böyle bir diziyi uyandırmış. Bir yanda, çevreden tecrit edilmiş, planlaması ve altyapısı olmayan bir emlak balonu; yarısından çoğu boş duran binalar; “toz tutmuş” bu yeni yerleşmeye tıkılmış orta sınıf insanlar.[7] Öte yanda, sokaklardaki fakir fukara inşaat işçileri, hizmetçiler, köylüler. Bir de Gurgaon’un reklamlardaki hayalî temsilleri. Birbirine zıt kent manzaraları...
Arthur Crestani, Bad City Dreams dizisinden: “Royale Ville : Ender Rastlanacak Bir Zarafet Ziyafeti”.
Arthur Crestani, Bad City Dreams dizisinden: “Fairwealth Breeze Homes: ‘Podium Living, %85 Yeşil Alan’”.
Arthur Crestani, Bad City Dreams dizisinden.
Arthur Crestani, Bad City Dreams dizisinden: “Bhiwadi’de Lüks Hayat: ’18. Kattaki Sky Club’”.
Arthur Crestani, Bad City Dreams dizisinden: “Casa Bella: ‘Tutkuyla Tanımlanmış Yenilik’”.
Arthur Crestani, Bad City Dreams dizisinden: “GSR Drive #2: ‘New York’un Central Park’ı ile Londra’nın Hyde Park’ından İlham Alan Geniş Alanlar’”.
Arthur Crestani, Bad City Dreams ile 2017 Archifoto Ödülü’nü kazandı. Yine bu dizisiyle, 17 Mart-6 Mayıs 2018’de Paris’te düzenlenen Circulation(s) Festivali’nde sergilenmek üzere seçilen Avrupalı fotoğrafçılardan birisi oldu.
Fotoğraflar: http://arthurcrestani.com/bad-city-dreams-7/