Geçtiğimiz aylarda bütün dünya, IŞİD üyelerinin ellerinde çekiçler ve matkaplarla antik eserleri parçalamasını gösteren video kaydıyla sarsılmıştı. Ancak, Bloomberg sitesinin haberine göre, petrol rafinerilerini ve tankerleri hedef alan ABD öncülüğündeki hava saldırıları sonucunda IŞİD 1 milyon dolarlık günlük petrol gelirinin yaklaşık üçte birini kaybedince, eserleri e-Bay, Facebook ve Whatsapp üzerinden satmaya başladı.
Kirli Bağlantılar: Yolsuzluk, Suç ve Terörizm başlıklı kitabın yazarı Louise Shelley, Bloomberg haber sitesiyle Türkiye’den yaptığı telefon görüşmesinde şöyle diyor: “IŞİD, çeşitli yerlerde kolları olan ticari bir suç şebekesi gibi işliyor. Kafaları aynen iş adamları gibi çalışıyor.”
Bloomberg’in haberinin asıl kaynağı, Ohio’da öğretim üyesi olan ve Suriye Kültür Mirası Görev Gücü’nün başında bulunan Amr Al Azm. Al Azm, IŞİD’in Irak ve Suriye'den yağmalayıp internet üzerinden sattığı antik eserlerin izini sürmeyi vazife edindiğini söylüyor: Cep telefonuna yağmalanmış antik eserlerle ilgili mesajlar geldiğini, bu mesajlara cevap vererek, koleksiyoncu ya da satıcı numarası yapıp kaçakçıların izini bulmaya çalıştığını anlatıyor.
Al Azm’e göre, son aylarda IŞİD, arkeolojik eserlerin yağmalanması ve satışı için, Suriye’nin Türkiye sınırına yakın Münbiç kentinde üslenmiş bir ‘bakanlık’ kurdu. Bu iş için “kendi kamyonlarını, buldozerlerini getiriyor, kendi işçilerini tutup onlara ücret ödüyorlar,” diyor.
ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu’nun raporuna göreyse, IŞİD’in ele geçirdiği alanların genişlediği 2012-2013 arasında Irak’tan ABD’ye ‘yasal’ olarak sokulan antik eserlerin oranı %672, Suriye’den sokulan eserlerin oranı ise %133 arttı.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı’nda 27 yıl görev yapmış James McAndrew, müzayede evlerinin Irak veya Suriye’den geldiğinden şüphe edilen eserler konusunda zaten temkinli olduklarını, ama özel satışların denetlenmesinin son derece güç olduğunu belirtiyor. Oysa Irak ve Suriye üzerinden gelen menşei belirsiz eserlerin Londra gibi büyük Batı kentlerindeki antika dükkânlarında ayan beyan teşhir edildiği, e-bay üzerinden satıldığı, yetkililerinse bu konuda hiçbir şey yapmadığı biliniyor. Bazı hukukçular ve arkeologlar, kaçak eser satışının tespit edildiğinde bile cezalandırılmadığını, yakalanan faillerin neredeyse hiç ceza almadan salındığını söylüyor; ABD’nin bu konudaki göstermelik hassasiyetinin diplomatik bir koz ve “yumuşak güç” taktiğinden ibaret olduğunu belirtiyorlar. Elinde kaçak eser bulunduğundan şüphe edilen koleksiyoncular ise, "ticaret ilkelerinden" dem vurarak aldıkları eserlerin kaynağını ifşa etmeyi reddediyorlar.
Öte yandan, eser kaçakçılığıyla ilgili olarak, özellikle ABD yönetiminden gelen bu tür uyarılar, koalisyon güçlerinin Suriye topraklarındaki askerî operasyonlarını meşrulaştırma bahanesini de akla getirmiyor değil. Nitekim, ABD Dışişleri Bakanlığı’na danışmanlık yapan, Boston Üniversitesi’nden Michael Danti, “fiziksel müdahale” olmadan bu süreci durdurmanın imkânsız olduğunu ifade ediyor. İtalya Dışişleri Bakanı Paolo Gentiloni ise, kültürel miras alanlarının “BM Barış Gücü tarafından korunması”nı öneriyor. UNESCO genel direktörü Irina Bokova da, “koruma altına alınmış kültürel bölgeler” oluşturulması çağrısında bulunuyor.
Bazı çevrelerde ise, IŞİD’in antik eser kaçakçılığıyla ilgili doğrulanmamış bazı bilgilerin, Esad karşıtı Suriye Koalisyonu ve Batılı güçler tarafından bilhassa desteklendiği iddia ediliyor. Örneğin, yasadışı eser ticareti konusunda uzman olan ve özellikle Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan'la ilgili çalışmalar yapan arkeolog Sam Hardy, IŞİD’in bu yoldan elde ettiği gelirler hakkında kamuya sunulan bilgilerdeki çelişkilere işaret ediyor. Sözgelimi, Türkiye'de de pek çok ulusal gazetede yer verilen, IŞİD'in sadece en-Nubuk bölgesinden yağmaladığı eserlerden 36 milyon dolar gelir elde ettiği yolundaki Guardian kaynaklı haber, aslında şaibeli. Zira, anonim (muhtemelen İngiliz) bir istihbarat görevlisinden aldığı bilgilerle haberi yapan gazeteci, bir söyleşisinde, önce 36 milyon dolarlık gelirin sadece en-Nubuk'tan elde edildiğini söylerken, daha sonra bu meblağın ülke çapında yürütülen eser yağmacılığının tamamından elde edildiğini söylüyor.
Bloomberg’deki haberin kaynaklarından birininse, Suriye Kültür Mirası Görev Gücü’nün başında bulunan Amr Al Azm olduğunu belirtmiştik. Görev Gücü, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun çatısı altında kurulmuş bir komisyon. Komisyonun arkasında ise, hem bölgeye gönderilecek “görev gücü”nün eğitimini hem de mali yükü üstlenen ABD kurumları bulunuyor.
Tam da Görev Gücü’nün kuruluşunun ilan edildiği günlerde, yani geçen yılın Haziran ayında, ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Kültür İşleri Dairesi, Suriye’de yağmalanan arkeolojik alanlarla ilgili elindeki uydu görüntülerini yayınlamıştı. Britanyalı arkeolog Paul Barford, arkasında ABD’nin bulunduğu bu sistematik girişimlerin ve kampanyaların tesadüf olamayacağını söylüyor.
Sonuç olarak, verilen rakamlar şaibeli olsa da, IŞİD’in eser yağmacılığından gelir elde ettiği muhakkak. Ama ‘yasadışı’ yollarla işlediği ve ‘denetlenemediği’ iddia edilen bu sürecin, Türkiye'ninkiler başta olmak üzere istihbarat teşkilatlarından ordulara, kültür kurumlarına kadar pek çok ‘yasal’ ayağı olduğu da muhakkak. Bu arada, resmî kaynaklardan ana-akım medyaya, hatta bağımsız yayınlara kadar yayılan ve izi sürülemeyen yoğun dezenformasyonun ortasında doğru bilgilere ulaşmanın çok zor olduğu anlaşılıyor. [EG]
Kaynaklar:
Islamic state is selling looted art online
National Coalition of Syrian Revolution
Did antiquities trafficking significantly facilitate the development of ISIS?
Who is smuggling antiquities from Syria to Turkey by air?
Why are US Authorities Letting Culture Criminals off the Hook
Isil Looting