Arzunun Bedeli: Eileen Gray ve Le Corbusier

İrlanda asıllı, Parisli tasarımcı Eileen Gray, 1920’lerin avangardı içinde yaratıcı, bağımsız, başına buyruk, sıradışı bir kadın. Sanatın ve hayatın koyduğu normların hep dışına çıkmış. 20. yüzyılın en bilinen tasarımlarından bazılarını yapmasına karşın, zamanın hiçbir akımına ya da grubuna katılmamış. Benimsediği modernist mimarlığın kimi düsturlarına karşı koymaktan geri kalmamış. Öte yandan, biseksüel olduğunu gizlemeden yaşamış. Ve neredeyse 40 yıl boyunca unutulmuş, unutturulmuş. Ancak şu sıralarda hiç olmadığı kadar gündemde. 2013’te Centre Pompidou’da bir retrospektif sergisi açıldı. Ardından Fransa’nın güney kıyılarında inşa ettiği ve E.1027 adını verdiği evin restorasyonu tartışıldı. Şimdi de onu konu alan film (The Price of Desire, Mary McGuckian) gösterime girmek üzere. E.1027 ise mimari nitelikleriyle olduğu kadar gerçekten de ‘filmlik’ hikâyesiyle artık çok bilinen bir bina. Ama evin unutulması kadar tanınması da, modern mimarlığın egemen figürü Le Corbusier’nin bu evi bir takıntı haline getirmesi ve Eileen Gray’in hakkını yemek pahasına ona musallat olmasıyla ilişkili.

 

Eileen Gray ve E.1027

1878 doğumlu Eileen Gray, aristokrat ve sanatsever bir ailenin içinde büyüyüp, Londra’daki Slade School of Art’ta eğitim görmüş. Okulun ilk kadın öğrencileri arasında. Sonra 1902’de Paris’e gitmiş ve 1976’da 98 yaşında ölünceye kadar hemen hep orada yaşamış. Sanayi üretiminin yavanlığına karşı, geleneksel zanaatların canlandırılmasını; tasarımla üretimin yeniden bir olmasını savunan Arts and Crafts akımının etkisinde kalmış. Zor bir zanaat olan lake yapmayı öğrenmiş ve Art Deco üslubunda paravanlar, mobilyalar tasarlayıp üretmiş. Sonra halılar dokutmuş. Müşterisi çoğalınca, önce dokuma, ardından mobilya atölyesi kurmuş; 1922’de Rue du Faubourg Saint-Honoré’de Jean Désert adıyla bir dükkân açarak ürünlerini orada satmaya başlamış.[1] Aynı yıl Amsterdam’da açılan bir sergiye katılınca, De Stijl’le tanışmış; hatta De Stijl adını verdiği bir masa tasarlamış.[2] Paris’teki salon sergilerinde yer almış. Kuşku yok ki, bu yıllarda Fransa’nın önde gelen tasarımcıları arasında.

 

                                       Eileen Gray 1900 civarında ve 1926’da (sağdaki fotoğraf: Berenice Abbott)

 

Eileen Gray’in, 1920’lerin başlarında giderek daha çok mimarlıkla ilgilenmesinde ve modernist estetiğe kapılmasında o sırada sevgilisi olan Romanya asıllı mimar, eleştirmen ve dergi editörü Jean Badovici’nin payı olduğu kadar, her ikisinin de tanıyıp bildikleri Le Corbusier’nin etkisi var. Gray, Le Corbusier’nin ünlü beş tasarım ilkesini benimsemiş ve uygulamış. Çarpıcı olan, o ilkelere dayanarak yarattığı evlerin aynı zamanda modernist mimarlığa sağlam bir eleştiri olarak ortaya çıkmış olması. Biçimsel özelliklerini sahiplendiği modernist mimarlığın katı işlevselciliği, rasyonelliği ve görselliği hiçbir zaman Gray’in şiarı olmamış. Le Corbusier’nin evi “ikamet makinesi” olarak nitelendirmesine karşı Gray açıkça “ev içinde yaşanacak bir makine değildir” diye yazmış: “insanın kabuğu – onun uzantısı, özgürlüğü, ruhunun çevreye yayılmasıdır.”[3] Ve 1926-1929 arasında Badovici ile birlikte yaşamak için bir tatil evi inşa etmiş: isimlerinin baş harflerinden türeyen adıyla E.1027.

Roquebrune-Cap-Martin’de, sapa ve kuytu bir yerde, Akdeniz’e nazır ıssız bir yamaçtaki evin inşaatı süresince Gray arazide kalmış. Güneş ışığına ve deniz manzarasına açılan büyük pencereleri, düz çatısı, beyaz duvarları, cam ve metal merdiveniyle erken 20. yüzyılın en güzellerinden olan bu ev Le Corbusier’nin de takdirini kazanmış. 1938’de Gray’e yazdığı mektupta Le Corbusier evin içindeki ve dışındaki düzenlemenin “ender rastlanan ruh”unu, eşyaların “ağırbaşlı ama esprili çekiciliği”ni övmüş.[4] Oysa Gray, E.1027’nin yayınlandığı Badovici’nin dergisi L’Architecture Vivante’da, avangard modernizmin mimarlığı nihayetinde “soğuk” bir soyutlamaya, “günışığında biraraya gelen kütlelerin oyunu”na (Le Corbusier’nin tanımı) indirgemesini, “ölümüne sadeleştirmesini” eleştirmekten geri kalmamış. “İnsanoğlu akıldan ibaret değildir.” Arzuları, tutkuları, zevkleri vardır. Binalar içinde yaşayanların akılları kadar bedenlerine de hizmet etmeli; onların iç dünyalarına, öznel hayatlarının en derinlerdeki gereksinimlerine cevap vermelidir. Gray, akla karşı “bilgiyle arıtılmış, fikirlerle zenginleşmiş duygu”yu öne çıkarmış.[5]

E.1027 “yaşayan bir organizma”dır, içinde yaşanınca canlanır.[6] Onu harekete geçirmek için izleyiciler ya da ziyaretçiler değil, ikametçiler gerekir. Hatta oyuncu/aktörler… Onların arzularına uyarak bölme duvarları bir yana kayar, pencereler yok olur, yazı masaları birleşir yemek masasına dönüşür, avluya açık mutfak kapanıverir. Le Corbusier’nin evi, mümkün olsa, mimarın öngördüğü haliyle, boş olarak donup kalsa daha iyidir; Gray’inki ise aksine, içindeki ikametçilerle sürekli dönüşerek var olur.[7]

 

E.1027’nin inşaatının tamamlandığı 1929 yılındaki görüntüleri. 

 

 

 

 

 

Le Corbusier’ye göre, modernist mimarlık temelinde “GÖZLERİMİZİN ARZULARINI TATMİN ETMEK” amacındadır.[8] ‘Serbest plan’ ilkesini açıklarken de, “evin iç mekânını izleyicinin önüne bir görüntü, tam bir manzara gibi serme vasfı”ndan söz eder.[9] Mark Wigley bu yüzden onun evlerini “bakmak için makineler” olarak niteler;[10] Beatriz Colomina, “Le Corbusier’ye göre görmek evdeki ilksel etkinliktir. Ev dünyayı görmeye yarayan bir aygıttır, bir görme düzeneğidir” diye vurgular.[11] Le Corbusier teşhir etmenin görsel hazzı peşindedir; Gray ise, tam tersine, bireyin kendi iç dünyasının derinliklerine dönebileceği sükûnetin ve mahremiyetin. Gray “ev söz konusu olunca avangard mimarlar, sanki ikametçilerin esenliği görmenin hazzına feda edilmeliymiş gibi, iç mekânı dış görünüşe feda ederler” der.[12] Onun evi ise, içeriyi dışarıyla birleştiren büyük açıklıklarına karşın, alçak duvarlar, paravanlar, sürme kapılar, panjurlar, tenteler, perdelerle mahremiyeti sağlar. Açığa vurmaktan çok, örtüp ima etmekle yetinir. Evin sakinleri “yalnız oldukları izlenimine kapılmalılar, ya da arzu ettiklerinde tamamen yalnız kalabilmeliler”.[13]

E.1027’nin yaşama alanlarında; koltukların, divanların, yatakların yanı başında, kitap rafları, okuma lambaları, her odasında ayarlanabilir yazı masaları vardır. Tam da o sıralarda, 1929’de yayınlanan Virginia Woolf’un A Room of One’s Own [Kendine Ait Bir Oda]’da söylediği gibi, kapısı kapanabilir bir odaya sahip olmak, kendi adına düşünebilme gücüne kavuşmak demektir.[14]

 

Oturma odasının uzantısındaki girintide yer alan yatağın başucu.

 

Le Corbusier, kendi ilkelerini canlandıracak ikonik binası Villa Savoye’u 1928-1931 yılları arasında inşa eder. Eileen Gray’in E.1027’sinden daha sonra. Gray’in kendi binasıyla ilgili olarak 1929’da yazdıkları sanki henüz Villa Savoye tamamlanmadan onun etkin bir şekilde temsil edeceği değerleri sorgular gibidir.

Gray ve Badovici 1934’e kadar yazlarını bu evde geçirdiler. Sonra ayrıldılar. Ve Gray kendisine başka bir ev inşa etti.

 

Le Corbusier ve E.1027

E.1027’nin bundan sonraki tarihinde Le Corbusier’nin başat bir rolü var: bir meslektaşının binasına hayranlık duymanın, ona gıpta etmenin ötesinde, onu ele geçirme, ona kendi damgasını vurma arzusunun güdülediği bir rol. Badovici, Eileen Gray’den ayrıldıktan sonraki yıllarda Le Corbusier’yi E.1027’de kalmaya davet eder, o da 1938-1939 yıllarında birkaç kez Gray’in tasarladığı evde kalır. İşte bu sırada, bir yandan Gray’e övgüler yazarken, bir yandan da onun evinin bembeyaz duvarlarına sekiz devasa duvar resmi yapar. Oysa mimarlıkta pürizmin en önemli bileşenlerinden birisi olarak beyaz duvarı öne çıkaran kendisiydi. İç mekânı “örtülerin, dokumaların, duvar kâğıtlarının pisliğinden”, “aldatıcı süsleme kisvesindan” beyaz boyanın kurtaracağını daha 1925’te yazmıştı.[15] Resimleri yapmak için E.1027’de seçtiği duvarlar ona göre “en renksiz ve önemsiz olanlar”dı ama şunu da eklemeden edemedi, “içi bembeyaz ev zaten çok güzeldi ve ben hünerimi göstermesem de pekâlâ olurdu.”[16]


Le Corbusier E.1027’nin yatak odasında, kendi duvar resminin önünde.

 

Le Corbusier, karısı Yvonne ve Jean Badovici, E.1027’de Le Corbusier’nin                                                                      duvar resimlerinden birinin önünde, 1940 civarı.

 

Badovici’nin resimlerin yapılmasına izin verdiği, hatta onlardan hoşlandığı anlaşılıyor. Ve evin mimari öğeleriyle içindeki eşyalar ve incelikli detaylar arasındaki benzersiz uyumu bu gösterişli duvar resimlerinin bozmasına aldırmadığı ortaya çıkıyor. Oysa resimleri gören ressam arkadaşı Fernand Léger onları fazla mütecaviz bulup Le Corbusier’ye “bir iç mekân için renk konusunda fazla ileri gittiğini düşünmüyor musun?” diye yazmaktan kendini alamamış.[17]

Eileen Gray, meslektaşı Le Corbusier’nin kendisini yok sayarak evin duvarlarına yaptığı resimleri “vandallık” olarak nitelemiş. 1987’de Gray’in biyografisini yazan Peter Adam resimler için cinsel bir saldırı, “tecavüz” tabirini kullanıyor; başka yazarlar “istila”dan,[18] “mimarlığa karşı savaş”tan söz ediyor.[19] Mimarlık eleştirmeni Rowan Moore ise Le Corbusier’nin tıpkı “toprağa işeyen bir köpeğin yaptığı gibi” evin üzerinde hakimiyetini ilan ettiği görüşünde.[20] Bütün bu yorumları kışkırtan bir unsur da, Le Corbusier’nin E.1027’nin duvarlarını boyarken çekilmiş çıplak fotoğrafı.

 

 

Le Corbusier E.1027’de duvarları boyarken, 1939 yazı.                                                                                            Bacağındaki yara izi, bir önceki yaz yine burada kalırken                                                                                              geçirdiği bir deniz kazasından kalma.

 

Le Corbusier kendi duvar resimlerini yayınladığı Oeuvre compléte (1946) ve L’Architecture d’aujoud’hui’de (1948) Eileen Gray’in adını anmadan, E.1027’den “Cap-Martin’de bir ev” olarak bahsetmekle yetinir. 1930’lardan sonra E.1027 kimi zaman Badovici’ye atfedilir, kimi zaman Le Corbusier’ye. Ya da ikisinden biriyle birlikte Eileen Gray’e. Hatta, Gray’in kimi mobilya tasarımları da Le Corbusier’nin hanesine yazılır.[21] Eileen Gray’e itibarı iade edildikten çok sonraları, 1981 gibi geç bir tarihte bile E.1027’den “Eileen Gray-Le Corbusier imzalı ev” diye bahsedildiği olur; Gray’in bir kanepesi “Le Corbusier’nin benzersiz tasarımı” olarak sunulur.[22] Modern mimarlığın tarihi yazılırken Eileen Gray’den söz eden tabii ki olmaz.

Le Corbusier’nin E.1027 saplantısı yaptığı duvar resimleriyle sınırlı değil. Evin hemen arkasındaki arsaya 1951’de üç bina inşa eder; biri, tam E.1027’nin sınırında kendisi için tasarladığı kulübe, ünlü cabanon. Böylelikle Gray’in o çok özenle koruduğu evin mahremiyeti ortadan kalkar ve E.1027 Le Corbusier’nin manzarası haline gelir. Ta ki 27 Ağustos 1965’te, evin önündeki kıyıda yüzerken ölünceye kadar. Ölümünden sonra E.1027’nin önündeki sahil yolu Promenade Le Corbusier olarak adlandırılınca, Eileen Gray’in evinin Le Corbusier’nin baskın figürüyle çerçevelenmesi tamamlanmış olur.

 

Le Corbusier cabanon’sunun penceresinde.

 

Eileen Gray E.1027’den sonra tasarım yapmaya devam etse de, çekingen kişiliğiyle hep geri planda kalır. Yalnız, yapıtlarının Badovici ile Le Corbusier’ye kaydedilmesi karşısında kendi tasarımlarını belgeleyen dosyalar hazırlayıp arşivlemekle yetinir. 1968’de Joseph Rykwert’in Domus dergisinde yayınladığı “Eileen Gray’e Saygı” başlıklı makale ona hakkının teslim edilmesinin yolunu açar.[23] Ama Gray için asıl dönüm noktası 1972 olur. O yıl, British Royal Society of Arts onu Kraliyet Tasarımcısı olarak onurlandırır. Paris’in önde gelen koleksiyonerlerinden Jacques Doucet için 1914’te, meslek hayatının başlarında yaptığı lake mobilyalar yine 1972’de müzayedeye çıkar. Le Destin diye bilinen paravanı 36,000 dolara Yves Saint Laurent alınca, Gray’e gösterilen ilgi artar. Ertesi yıl Londra’da Royal Institute of British Architects onun mimarlık eserlerinden oluşan bir retrospektif sergi açar. Uzun yaşamının sonlarına doğru Eileen Gray yalnızca mobilya tasarımlarıyla değil, mimarlığıyla da nihayet kabul görmüş olur.

2001’de E.1027 tarihî eser ilan edilerek koruma altına alınır, Le Corbusier’nin duvar resimleriyle birlikte.

Eileen Gray her ne kadar artık modernist kanonda yerini almış olsa da, bir türlü Le Corbusier ile birlikte değerlendirilmekten kurtulamaz. Tıpkı restorasyonu sırasındaki tartışmalara karşın E.1027’nin resimlerden kurtulamaması gibi. Böyle olunca, Gray mimarlık tarihlerinin yok saydığı kadını cisimleştiren bir konuma hapsedilmiş olur; feminist bakış açısıyla kâh bir kurbana, kâh bir kahramana dönüştürülür. Her iki durumda da Le Corbusier’nin karşısına yerleştirilir. 2000’lerden beri kimi yazarlar onu bu cendereden çıkarmaya, cinsel kimliğini ele aldıklarında doğrudan tasarımlarına etkisini çözümlemeye çalışıyorlar.[24]

 



[1] Bu erken dönemde, 1917-19 arasında tasarladığı bir koltuk, Dragons, 2009’de 28 milyon dolara satılıp 20. yüzyıl mobilyaları arasında müzayede rekoru kırdı.

[2] Philippe Garner, Eileen Gray, Designer and Architect (Köln: Taschen, 1993) s. 27.

[3] Peter Adam, Eileen Gray, Architect/Designer (New York: Abrams, 1987) s. 309; aktaran Caroline Constant, Eileen Gray (Londra: Phaidon, 2000) s.118 ve Lynne Walker, “Architecture and Reputation, Eileen Gray, Gender and Modernism”, Women’s Places: Architecture and Design 1860-1960, der. Brenda Martin ve Penny Sparke (Londra ve New York: Routledge, 2003) s. 103.

[4] Caroline Constant, Eileen Gray, s.124-125.

[5] L’Architecture Vivante, 26 (Kış 1929) s. 17-35. Derginin Maison en bord de mer başlıklı bu özel sayısında “De l’eclectisme au doute” ve “Description” başlıklı iki yazıdan ilki, Eileen Gray ve Jean Badovici arasında diyalog biçiminde kurgulanmış. İlki “From Ecclecticism to Doubt”, ikincisi “Description [of E.1027]” olarak İngilizce’ye çevrildi: Caroline Constant, Eileen Gray, s. 238-244.

[6] Eileen Gray ve Jean Badovici, “Description [of E.1027]”, s. 241. Katarina Bonnevier evin edimsel niteliği üzerinde duruyor, bedenle ilişkisini ve duyusal zenginliğini vurguluyor: “A Queer Analysis of Eileen Gray’s E.1027”, Negotiating Domesticity: Spatial Productions of Gender in Modern Architecture, der. Hilde Heynen ve Gülsüm Baydar (Londra ve New York: Routledge, 2005) s. 167-168.

[7] Nur Altınyıldız Artun, “Mimarlık Nesnesi ve Başka Nesneler”, Arzu Mimarlığı, Mimarlığı Düşünmek ve Düşlemek, der. Nur Altınyıldız Artun ve Roysi Ojalvo (İstanbul: İletişim, 2012) s. 120-124.

[8] Le Corbusier, Towards a New Architecture [1923], çev. F. Etchells (New York: Dover Publications, 1986) s. 16. Büyük harfle vurgu metnin aslından.

[9] Le Corbusier, “Ou en est l’architecture”, L’Architecture Vivante (Güz 1927), aktaran Jasmine Rault, “Fashioning Sapphic Architecture, Eileen Gray and Radclyffe Hall”, Cultures of Femininity in Modern Fashion, der. Ilya Parkins ve Elizabeth M. Sheehan (University of New Hampshire Press, 2011) s. 29, 44.

[10] Mark Wigley, White Walls, Designer Dresses, The Fashioning of Modern Architecture (Cambridge, MA. ve Londra: MIT Press, 1995) s. 8.

[11] Beatriz Colomina, Privacy and Publicity, Modern Architecture as Mass Media (Cambridge, MA. ve Londra: MIT Press, 1996) s. 7. Türkçesi, Mahremiyet ve Kamusallık, Kitle İletişim Aracı Olarak Modern Mimari, çev. Aziz Ufuk Kılıç (İstanbul: Metis, 2009) s. 7.

[12] Eileen Gray ve Jean Badovici, “Description [of E.1027]”, s. 240.

[13] A.g.e., s. 241.

[14] Bu ilişkiye Jasmine Rault işaret ediyor: “Fashioning Sapphic Architecture”, s. 30-31.

[15] L'Art décoratif d'aujourd'hui (1925), İngilizcesi: The Decorative Art of Today, çev. James I. Dunnett (Cambridge, MA: MIT Press, 1987) s. 188.

[16] Caroline Constant, Eileen Gray, s. 122.

[17] A.g.e.

[18] Jasmine Rault, “Occupying E.1027, Reconsidering Le Corbusier’s ‘Gift’ to Eileen Gray”, Space and Culture (Mayıs 2005) s. 160-179.

[19] Beatriz Colomina’nın aynı konudaki makaleleri: “War on Architecture: E.1027”, Assemblage, 20 (Nisan 1993) s. 28-29 ve “Battle Lines: E.1027”, Culture, Theory and Critique, 39/1 (1996) s. 95-105.

[20] “Eileen Gray's E1027 – review”, http://www.theguardian.com/artanddesign/2013/jun/30/eileen-gray-e1027-corbusier-review (erişim: 29 Ekim 2014).

[21] Beatriz Colomina, “Battle Lines”, dipnot 17, s. 99.

[22] Casa Vogue, 119 (1981), aktaran Beatriz Colomina, “Battle Lines”, dipnot 18, s. 99.

[23] “Un Omaggio a Eileen Gray – Pioniera del Design”, Domus, 468 (1966) s. 23-25. Sonra Rykwert yazısını “Eileen Gray: Pioneer of Design” başlığıyla Architectural Review’da yayınlar (Aralık 1972) s. 357-361.

[24] Lynne Walker, Katarina Bonnevier ve Jasmine Rault’un makaleleri bunlar arasında.

modern mimarlık, avangard, Le Corbusier, tasarım, Arzu Mimarlığı, Modernizm, mimarlık