İtalya’da 1945-1953 yılları arasında, ardından 1956’da, kültürel faaliyet ile politik faaliyet arasındaki ilişki üzerine yoğun tartışmalar yaşandı. Yazar ve sanatçıların bir ülkede, bir parti içerisinde, sosyalist politik perspektif içerisinde nasıl bir konumu olduğu sorusu üzerinde özellikle duruluyordu.
Şunu anladım ki, Devrim’den önce idealleri ve hayalleri olan tüm devrimci şairler, uğruna şiirler yazdıkları gerçeklik karşısında ölüme sürüklenebilirler. Ve eğer Devrim’in gerçekliği bu şairlerin hayallerini ve ideallerini yıkıp geçmiyorsa, o devrim içi boş bir kelimeden ibaret demektir.