1960’ların sonlarından beri mimarlık kültürü, pek çok bilgi alanından devşirdiği birtakım hakikatlerin sözcülüğünü yapmakla meşgul. Son zamanlardaysa, neoliberalizmin dogmalarını düpedüz benimseyip yayma yönünde birtakım emareler göstermeye başladı.
Bu kitabın konusu, mimarlığın, hangi kaynak ve pratiklerden beslenerek, ne tür dönemeç ve manevralar alarak güncel neoliberalleşme süreçlerine hizmet eden bir denetim ve itaat aracına dönüştüğüdür.