/ Tezler / Özelleştirilen Kamu Taşınmazları Üzerinden Kentsel Dönüşüm Deneyimi: İstanbul Örneği

Kadıköy’de, hazineye kayıtlı olan ve yeşil alan halindeki Meteoroloji arsası üzerinde, yürütmeyi durdurma kararları olmasına karşın inşaat süreci devam edip tamamlanan Taşyapı’ya ait Four Winds projesi.

 

1980 sonrası neoliberalleşen ekonominin kent mekânı üzerinde hissedilen baskıları İstanbul’u 2000’lerin başından itibaren yoğunlaşan bir yıkıma sürüklemiş, ulaşım ve altyapı gibi yapılandırılmış uyum projelerinin yanı sıra kentsel dönüşüm başlığı altında gerçekleştirilen eşzamanlı ve parçacı müdahaleler kenti topyekûn bir şantiye alanına çevirmiştir.

Bu durumun arka planında tespit edilmesi gereken kritik husus ise iktidarın kurduğu hegemonik yapının birikim ve paylaşım rejimini inşaata dayalı büyüme üzerine kurması, sermayenin yapılı çevre üretimine yönelmesini kolaylaştıran düzenleme ve aparatların geliştirilmesidir.

Yapılan düzenlemeler çerçevesinde kent toprağı yeniden planlanarak mekânsal sabiteler için kârlı alanlar oluşturulmuştur. İstanbul’da sermayenin erişimine açılan bu alanların bir kısmı kamunun mülksüzleştirilmesi yoluyla elde edilen taşınmazlardan ve ortak mülkiyetlerden oluşmaktadır. Kamuya ait bu taşınmazlar, ilgili düzenlemeler sayesinde istisnai imar haklarıyla yeniden planlanarak sermayenin talep ettiği kendisi dışındaki varlık fonuna (a fund of assets outside of itself) aktarılmıştır.

Bu çalışmanın amacı İstanbul’da toprak arzının azaldığı kent dokusu ve yapılı çevre içerisinde kalmış kamu taşınmazlarının kentsel dönüşüm adı altında inşaat projelerine kaynak olarak aktarılmasıyla organize edilen yaratıcı yıkım süreçlerini, bu süreçleri yöneten kamu aktörlerinin sermaye sınıfıyla kurduğu ilişkileri ve sonuçlarını açığa çıkarmaktır.

Taşınmaz özelleştirmeleri sürecinde sermayeyle kurulan ortaklıklarda kamuyu temsilen transfer ve inşaat süreçlerini idare eden, bu süreçler boyunca plan, proje, inşaat finansmanı, pazarlama ve satış finansmanı konularında destek sağlayan, hukuka aykırılıkları bertaraf eden bu “kamu” aktörleri, devlet aygıtının, üretim, enerji, altyapı, ulaşım, iletişim, turizm sektörlerinde olduğu gibi, kamunun mülksüzleştirilmesi süreçlerini ve yıkımı örgütleyebilmek/sürdürmek için üretmiş olduğu kullanışlı aparatlara dönüşmüşlerdir.

Planlama yetkilerinin istisnalar yaratılarak farklı yürütme organlarına ve kamu kurumlarına dağıtılması, kontrol ve denetim mekanizmalarının hafifletilmesi, kamu yararını gözeten, bilimsel çerçevede yürütülmesi beklenen bütüncül kent planı anlayışını da ortadan kaldırmış, imar planının işaret ettiği bütünün değil de plan tadilatlarıyla dayatılan parçaların oluşturduğu paralel bir kentleşme modeli ortaya çıkmıştır.

Araştırma kapsamında incelenen kamu taşınmazlarının konumları, kentsel ve tarihsel bağlamları itibariyle, evrensel planlama kriterleri çerçevesinde korunması ve yaşatılması talep edilecek niteliklere sahip oldukları tespit edilmiş, ancak gerçekleştirilen müdahaleler sonrası, bu varlıkların dönüşüm adı altında vahşi bir tahribat ve yıkım sürecine tabi tutuldukları gözlemlenmiştir.

Bunun yanı sıra, incelenen projeler kendi mülksüzleştirme mikrokozmosunu örgütlemiş, plan, proje ve inşaat aşamalarında mülksüzleştirme sürdürülmüş, ayrıcalıklı imar haklarına erişimi sağlamaya sıkıştırılmış bir planlama anlayışı, plan notları ve imar yönetmeliğinin sunduğu esneklikleri, paraya çevrilebilir alan miktarının maksimize edilmesi için kullanan işbirlikçi bir mimari tasarım anlayışı normalleştirilmiştir.

 

Yazar: Alper Çakıroğlu

Danışman: Prof. Dr. Zeynep Şirin Enlil

Yer Bilgisi: Yıldız Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı / Şehir Planlama Bilim Dalı

Türü: Doktora

Yılı: 2022

 

Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı. Metin tezin Özet kısmından alındı. Tamamını okumak için bkz. kamu_taşınmazları.pdf