Tekinsizlik, geçmiş yaşantıya dair izlerin şimdiye ait deneyimlerle etkileşime girerek insanın iç dünyasında kaygı, belirsizlik, korku ve güvensizlik yaratmasıdır. Gerçeküstücü yaklaşım da bilinçdışı alanını yaratıcı faaliyetin merkezine koymaktadır. Düşünce ve eylem üzerinde güçlü ve yaygın bir baskının olduğu toplumlarda sanatsal alanda farklı olanaklar ve anlatım biçimleri ortaya çıkabilmektedir. Çek toplumunda söz söyleyebilmenin güç olduğu dönemlerde kukla ve animasyon sansüre rağmen muhalif ürünler yaratabilmeye olanak tanımıştır. Gerçeküstücülüğü bir yaşam felsefesi olarak benimsemiş bir yönetmen olan Jan Švankmajer de insan doğasına özgü temel yönelimlerin toplumsal ve ideolojik olanla ilişkisini ortaya koyarken animasyonu ve kuklaları tekinsiz bir üslupla kullanmıştır. Resmi ideolojinin ve kurulu düzenin bekasını sağlamaya yönelik düşünce sistemlerinin dayattığı, ‘normal’i yücelten her türlü yaklaşımın karşısında iğrençlik ve karnaval ruhunu örneklendiren tema ve yöntemlerle duran yönetmenin tüm filmleri gerçeküstücü bir anlayışla çekilmiştir. Genel olarak tekinsizlik ve gerçeküstücülük arasındaki ilişkinin sinemadaki izlerine dair bir inceleme olan bu çalışma, Jan Švankmajer filmlerinde bu ilişkinin cisimleştiği iddiası çerçevesinde düzenlenmiştir.[1]
Jan Švankmajer, Down to the Cellar, 1982
Jan Švankmajer, Jabberwocky, 1971
Tezin yazarı: Ebru Karadoğan İsmayılov
Danışman: Doç. Dr. Zeynep Çetin Erus
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü - Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Türü: Doktora
Yılı: 2011
Sayfa Sayısı: 257
[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden alınmıştır.