Sanatla Aklanan Zehir

Amerika’nın en zenginleri arasında sayılan Sackler hanedanı, yakın zamana kadar sanat ve akademi dünyasının önde gelen kurumlarına yaptıkları cömert bağışlarla tanınıyordu: ABD’de Metropolitan Müzesi, Smithsonian Enstitüsü, Guggenheim Müzesi; Harvard, Yale ve Cornell gibi üniversiteler; İngiltere’de Royal Academy, Serpentine Gallery, National Gallery, Victoria & Albert Müzesi, Kraliyet Operası, Oxford Üniversitesi; Fransa’da Louvre Müzesi gibi, daha saymakla bitmeyecek birçok kalburüstü kurum Sackler ailesinden ciddi bağışlar alıyor, Sackler adını binalarının cephelerine kazıyorlar. Böylece insanların zihninde ‘Sackler’ sözcüğü sanat ve bilim hamiliği ile, bu prestijli kurumlarla özdeşleşiyor. 1974’te Mısır’dan Metropolitan Müzesi’ne taşınan heybetli Dendur Tapınağı’nın sergilenmesi için yeni bir bölüm inşa edilirken, üçü de tıp eğitimi almış olan Sackler kardeşler 3,5 milyon dolar bağışlamışlardı. Müzeyle yaptıkları anlaşmaya göre, Sackler Wing adı verilen mekânda sergilenecek nesnelere değinen kataloglarda, bültenlerde, hatta işaret levhalarında üç kardeşin adları anılacak ve her birinin ismine tıp doktoru olduklarını tespit eden M.D. unvanı eklenecekti.[1] Mortimer Sackler bir doğum gününü burada görkemli bir partiyle kutladı; pastası sfenks biçimindeydi ancak kafasının yerine Mortimer’inki monte edilmişti. Arthur Sackler öldüğünde anma töreni yine burada yapıldı.[2] Sackler’ların sanat alanına son katkısı, 2017 Temmuz’unda açılan, Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’nin beyaz porselen kaplı Sackler Avlusu ve galerisi. Müze ne kadar para aldığını açıklamıyor ama hibenin 13 milyon dolara vardığı söyleniyor.[3]

 

James Stirling’in tasarladığı, Harvard Üniversitesi’nin Arthur M. Sackler Müzesi, 1985.

 

Washington DC’deki Smithsonian Enstitüsü’nün parçası olarak 1987’de açılan Arthur M. Sackler Gallery.

 

Londra’daki Serpentine Sackler Gallery, 1805’te inşa edilmiş bir barut deposu dönüştürülerek 2013’te açıldı.

 

Hayırseverliğin İç Yüzü

2017 sonlarında Esquire ve The New Yorker’da art arda yayınlanan iki makale, Sackler’larla ilgili algıyı değiştirdi.[4] Yazarları, Sackler’ların servetlerinin önemli bir kısmının kaynağında, sahip oldukları Purdue Pharma isimli ilaç şirketinin 1995’te piyasaya sürdüğü, uyuşturucu bağımlılığına neden olan bir ağrı kesicinin, OxyContin’in olduğunu ifşa ettiler. Formülünde eroine akraba bir kimyasal bulunan ama yavaş salınımlı olduğu için kronik ağrı çekenler için devrim niteliğinde, güvenli bir ilaç olarak pazarlanan OxyContin’in reçetelendirilmiş dozlarda kullanıldığında bile milyonlarca bağımlı yarattığını; ABD’de şimdiye kadar 200.000 kişinin ölümüne neden olan ve 2,5 milyon kişiyi uyuşturucu bağımlısı haline getiren “afyon türevi sentetik ilaç (opioid) krizi”ni tetiklediğini ve 1995-2015 arasında aileye 35 milyar dolar kazandırdığını ortaya serdiler. Morfinden iki kat daha etkili olan bu ağrı kesicinin onaylanması sürecinde şirketin başvurduğu aldatmacalar, yaptığı dalavereler, kullandığı agresif pazarlama yöntemleri bugün çok sayıda davanın konusu. 2007’de görülen bir davada şirketin üç yöneticisi, ilacı pazarlarken OxyContin’in başka ağrı kesicilere kıyasla bağımlılık yaratma ihtimalinin daha düşük olduğunu öne sürerek, denetimcilere, doktorlara ve hastalara kasten yanıltıcı bilgi verdiklerini kabul ettiler ve şirket anlaşmaya giderek o zaman için rekor mertebesinde 635 milyon dolar tazminat ödedi.[5] Şirketin yönetiminde bulunan Sackler ailesinden kimse yargılanmadı. Opioidleri kullanmaktan kaçınan doktorların direncini kırmak için Purdue araştırmalara fon sağlamış, doktorlara para ödeyerek opioidlerin bağımlılık yaratma tehlikesinin abartıldığını yaymıştı. Eczacılar ilk siparişlerini verdiklerinde geri ödemelerle ödüllendirildiler. Tedaviye yeni başlayan hastalara 30 günlük OxyContin için bedava tanıtım kuponları dağıtıldı. Akademisyenlere burslar, tıp dergilerine milyonluk reklamlar verildi. İlgili komitelerde görevli kongre üyelerine Purdue ve Sackler ailesi fertleri bağışta bulundular.[6] OxyContin’in FDA’daki (Gıda ve İlaç İdaresi) onay sürecini yürüten doktor, ilacın ruhsat almasının hemen ardından istifa edip, iki yıl sonra Purdue’da çalışmaya başladı.[7] 1996 ile 2001 arasında ABD’de OxyContin satışı 300.000’den 6 milyona yükseldi.[8] Reçeteye göre kullananlar arasında bile bağımlılık yaratan hapları kırarak, çiğneyerek ya da ezerek yutanlar uyuşturucu etkisini keşfetmekte gecikmediler. Bunlardan bir kısmı sonradan eroine yöneldi. American Society of Addiction Medicine’a göre, bugün ABD’de eroin kullanan beş kişiden dördü reçeteli ağrı kesicilerle bağımlı oldular.[9] Yapılan yerel araştırmalarda OxyContin satışları ile uyuşturucu bağımlılığı ve doz aşımı arasında doğrudan ilinti olduğu saptandı. 2017’de ABD’deki doz aşımı vakalarının %60’ının opioidlere bağlı olduğu açıklandı; reçeteyle verilen opioidlere bağlı ölümler 1999-2017 arasında dört misli arttı.[10] Piyasada başka opioidler olsa da, hiçbiri satışlarda OxyContin’e yaklaşamıyor. İlacın bir başka vahim yanı ise, bunu alan annelerin bebekleri üzerindeki etkisi. Doğduklarında anne karnında alıştıkları ilaçtan mahrum kalan bebekler sürekli ağlıyor, uyuyamıyor, kimi zaman titreme nöbetleri geçiriyor ve tedavi edilmeleri gerekiyor.[11]

 

2007’de Purdue Pharma’ya açılan davanın görüldüğü Virginia’nın Abingdon kentinde protesto gösterileri.

 

Açılan davalarda Purdue yönetimindeki Sackler’ların ifadeye çağrılmasını engellemek için şirket her seferinde anlaşma yoluna gitti. O kadar çok para kazanıyorlardı ki, ödedikleri tazminatların esamisi okunmuyordu. Şimdiye kadar aileden kimse sorumlu tutulmadı. Zaten Purdue ile Sackler ismini yan yana getirmemeye büyük özen gösteriyorlardı. Sackler adı şaibeli ilaç endüstrisiyle değil, parıltılı bilim ve sanat kurumlarıyla anılmalıydı. Geçen yıl Esquire’da yayınlanan makalesi için aileden birileriyle görüşme isteği reddedilen Christopher Glazek, Purdue’nun sözcüsü tarafından iki akademisyene yönlendirilmişti: Nobel ödüllü MIT genetik profesörü Phillip Sharp ve Columbia Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin eski dekanı, New York Presbyterian Hastanesi CEO’su Herbert Pardes. Her ikisi de Sackler’ların akademik kurumlara ve sanata yaptıkları bağışları öve öve bitirememişler, ailenin akademik mükemmelliğe sadakatinden dem vurmuşlar. Pardes, Sackler’ların “tasavvur edilebilecek en hoş, en nazik insanlar” olduğunu söylemiş. Ailenin OxyContin’le ilişkisini ise hiç duymamış, ne üniversitede, ne de hastanede.[12]

 

Şaibeli İlaç Reklamcılığı

OxyContin davaları aile içinde bir ihtilaf başlattı. Üç erkek kardeşten en büyüğü Arthur Sackler 1987’de ölünce, ailesi Purdue hisselerini, henüz OxyContin üretilmeden yıllar önce, öteki iki kardeşe satmıştı. Dolayısıyla, onun ailesi bu kirli sürecin dışında olduklarını defalarca beyan ettiler. Oysa Arthur Sackler da sütten çıkmış ak kaşık değildi. İlaç pazarlamasında, aldatıcı da olsa, reklam ve tanıtımın tüm gücünü kullanmak asıl onun fikriydi. Aile daha ilaç üretimine girmeden, tıp alanında uzmanlaşmış bir reklam ajansını 1942’de satın alarak ilaç endüstrisinde bir devrim yaratmıştı. Derken bir tıp dergisi –Medical Tribune– çıkarmaya başladı. 1959’da, Sackler’ın sahip olduğu yayın şirketinin, FDA’nın antibiyotik bölümünün başındaki kişiye 300.000 dolar ödediği, bu kişinin de karşılığında bazı ilaçları teşvik ettiği ortaya çıkmıştı.[13] 1960’larda ona çok para kazandıran büyük başarısı, Roche firmasının çıkardığı müsekkin Valium için yaptığı reklam kampanyalarıydı. Hedefindekiler arasında, “ruhsal gerilim” içinde olduklarını varsaydığı üniversite öğrencileri vardı. Doktorlar, hiçbir şikâyeti olmayanlara bile bu ilacı yazmaya teşvik ediliyordu.[14] Pazarlama dehasıyla ilaç satışlarını katlarken, sanat alanına yaptığı bağışlardan bile kâr etmeyi becerdiği olmuştu. 1967-1977 arasında Metropolitan Müzesi’nin direktörlüğünü üstlenen Thomas Hoving’in anılarında yazdığına göre, Arthur Sackler 1963’te kendisinin de koleksiyonunu yaptığı kadim Çin sanatının sergilenmesi için Met’te bir Sackler Galerisi açılmasına önayak olmuştu. Bu süreçte müzeyle bir pazarlık yapmıştı: önce Met, 1920’lerde edindiği bir grup eseri o zaman aldığı fiyatlara Sackler’a satmış; sonra Sackler aynı eserleri güncel değerleri üzerinden müzeye hibe edip, muhtemelen müzeye yaptığı bağışın üzerinde vergi indirimi almıştı. Üç yıl sonra bir başka bağış karşılığında 5000 parçalık koleksiyonu için kendisine müzede bedavaya bir depo tahsis edilmesini sağladı.[15] Sonradan Met’le arası bozulan Sackler, koleksiyonundan 1000 parçayı, 4 milyon dolarlık bir bağışla birlikte Washington’daki Smithsonian Enstitüsü’ne verdi. Müzenin web sitesinde hakikati eğip bükmekte mahir Arthur Sackler’dan ironik bir alıntı var: “Büyük sanat, büyük bilim ve hakiki beşeri bilimler büyüktür çünkü hepsi hakikati ‘dile getirirler’”.[16]

 

İtibar Aklama / İtibar Kaybetme

OxyContin’in arkasındaki Raymond ve Mortimer Sackler sanki sessizlik yemini etmişçesine, ailenin servetinin kaynakları konusunda ağızlarını açmıyorlardı. Her ikisi de öne çıkardıkları hayırseverlikleri dolayısıyla Kraliçe tarafından şövalyelik unvanıyla, Fransa ve Hollanda’da en yüksek nişanlarla onurlandırıldılar. Mortimer’in 2010’da, Raymond’ın 2017’de ölümlerinin ardından, aile fertleri ‘hayırseverlik’ geleneğini sürdürdü. Ancak Mortimer Sackler’ın kızı bu tabirin modasının geçtiğini düşünüyor, kendini “toplumsal girişimci” olarak tanımlıyor.[17] Öte yandan, prestijli kurumlara ailenin yaptığı bağışlar artık hayırseverlik değil, “itibar aklama” olarak anılıyor.[18] OxyContin ABD’de sorgulanmaya başlayıp satışlar düşünce, Purdue, tıpkı zamanında sigara üreticilerinin yaptığı gibi, ürünün zararlı etkilerinin henüz farkında olmayan başka ülkelerin ilaç pazarlarına girdi; öncelikle Kanada ve İngiltere’ye, sonra Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu’ya odaklandı.[19] Sackler’lar İngiltere’de “itibar yönetimi” konusunda uzman bir halkla ilişkiler şirketiyle çalışıyorlar.[20]

Şimdilerde Sackler’lara itibar kazandıran sanat ve bilim kurumlarının kendi itibarları tehlikede. Ailenin bir milyon sterlinlik bir bağış taahhüt ettiği National Portrait Gallery, bu parayı reddetmesi için baskı altında. Keza, Courtauld Institute of Art ve Edinburgh Üniversitesi de. Opioid bağımlılığına karşı kampanya yürüten ve 10 yıllık bağımlılıktan kurtulmaya çalışan eski Beyaz Saray çalışanı Ryan Hampton, Sackler’ların bağışladığı milyonların apaçık “kanlı para” olduğunu söylüyor: “Sackler Gallery’de bulunduğunuzda, cesetlerin üzerinde duruyor olursunuz”.[21] Amerikalı şarkıcı Prince’in 2016’da opioid doz aşımından öldüğü ve bağımlılığının OxyContin’in ana maddesi olan oksikodonla başladığı ortaya çıktı.[22]  İlacın kurbanlarından birisi de Amerikalı fotoğraf sanatçısı Nan Goldin. Henüz 19 yaşındayken “kaygılı” olduğu için ona Valium verilmiş; 2014’te bileğindeki tendon yırtılması sırasında ise OxyContin. Günde 40 miligramla başlayıp yetmeyince 450 miligrama çıkmış. Sonra hapları ezip burnundan çekmeye başlamış. Bir noktadan sonra doktorlar OxyContin yazmaz olunca, piyasadaki uyuşturuculara yönelmiş. Nihayet rehabilitasyona girip üç yıl süren bağımlılıktan kurtulmuş. Şimdi OxyContin’i ve arkasındaki maharetli pazarlama yöntemlerini icat eden bu ketum aileye savaş ilan etmiş durumda. “Bu gerçekle nasıl yaşamayı sürdürebiliyorlar, aklım ermiyor” diyor.[23] Goldin, Sackler’ların kendi isimlerini aklamaya yarayan bağışlar yerine, yarattıkları bağımlıların tedavisine para harcamaları için bir kampanya başlattı. O da Hampton gibi “kanlı paralarını dünyanın dört bir yanındaki müzelerin ve üniversitelerin salonlarında” akladıklarını söylüyor ve bu kurumların hiç değilse bundan sonra Sackler’lardan hibe kabul etmemelerini talep ediyor.[24] Goldin, PAIN adlı bir kolektif oluşturdu: hem ‘ağrı’ demek hem de ‘Prescription Addiction Intervention Now’ (İlaç Bağımlılığına Hemen Son) sözcüklerinin baş harfleri. #ShameOnSackler diye başka bir protesto girişimi Twitter’da sürüyor. İnternette dilekçeler imzalanıyor. Goldin, opioid krizine dair bir belgeselin hazırlıklarını yapıyor.

Opioidlere savaş açan, başını Goldin’in çektiği yaklaşık 100 eylemci 10 Mart’ta Metropolitan Müzesi’nin Sackler Wing’inde bir protesto gösterisi düzenlediler. Üzerinde “Shame on Sackler” (Sackler’a Yazıklar Olsun) ve “Fund Rehab” (Rehabilitasyona Kaynak Sağla) yazan siyah pankartlar açtılar; Dendur Tapınağı’nın önündeki havuza yüzlerce boş ilaç şişesi attılar, etiketlerine “Met’in bağışçılarından Sackler’lar tarafından sizin için reçete edilmiştir” ibaresi eklenmişti. Goldin, “Biz sanatçılarız, eylemcileriz, bağımlılarız. Sabrımız taştı” diye bağırdı. Protestocular, cesetler gibi hareketsiz, yere yattılar. Ardından müzenin salonlarından “Sackler’lar yalan söylüyor; insanlar ölüyor” diye bağırarak çıkıp gittiler. Geri döneceklerini ilan ederek...[25]

 

Metropolitan Müzesi’ndeki protesto eylemi.

 

Eylem sırasında Sackler Wing’in havuzuna atılan ilaç şişeleri, Sackler adını OxyContin ile yan yana getiriyor, ailenin yıllar boyunca ortaya serilmesinden kaçındığı ilişkiyi açığa çıkarıyordu.

 



[1] Christopher Glazek, “The Secretive Family Making Billions from the Opiod Crisis”, Esquire (16 Ekim 2017). https://www.esquire.com/news-politics/a12775932/sackler-family-oxycontin/ (Erişim tarihi: 21 Mart 2018).

[2] Patrick Radden Keefe, “The Family That Built an Empire of Pain”, The New Yorker (30 Ekim 2017). https://www.newyorker.com/magazine/2017/10/30/the-family-that-built-an-empire-of-pain?utm_source=fark&utm_medium=website&utm_content=link&ICID=ref_fark (Erişim tarihi: 21 Mart 2018).

[3] Victoria & Albert’ın yeni galerisine bağış yapanlardan birisi de, Ukrayna asıllı milyarder oligark Leonard Blavatnik. Bağışları karşılığında Tate Modern’ın yeni ek binasına ve Oxford Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi binasına adını veren Blavatnik de hayırseverliği dolayısıyla Kraliçe tarafından ‘Sir’ unvanıyla onurlandırılmış. “Aydınlar, Trump destekçisi Oligarkın Kültür-Sanat Kurumlarını Fethetmesini Protesto Ediyor”, e-skop (6 Eylül 2017). https://www.e-skop.com/skopbulten/aydinlar-trump-destekcisi-oligarkin-kultur-sanat-kurumlarini-fethetmesini-protesto-ediyor/3507

[4] Christopher Glazek, “The Secretive Family Making Billions” ve Patrick Radden Keefe, “The Family That Built an Empire of Pain” 2017 Ekim’inde yayınlandı.

[5] Caitlin Sullivan, “Punishing OxyContin’s Makers”, Time (20 Temmuz 2007). http://content.time.com/time/nation/article/0,8599,1645683,00.html (Erişim tarihi: 27 Mart 2018)

[6] Christopher Glazek, “The Secretive Family Making Billions”

[7] Patrick Radden Keefe, “The Family That Built an Empire of Pain”.

[8] Christopher Glazek, “The Secretive Family Making Billions”.

[9] Joanna Walters, “Interview: ‘I Don’t Know How They Live With Themselves – Artist Nan GoldinTakes on the Billionaire Family Behind OxyContin”, The Guardian (22 Mart 2018). https://www.theguardian.com/artanddesign/2018/jan/22/nan-goldin-interview-us-opioid-epidemic-heroin-addict-oxycontin-sackler-family (Erişim tarihi: 26 Mart 2018).

[10] A.g.e.

[11] Christopher Glazek, “The Secretive Family Making Billions”.

[12] A.g.e.

[13] Patrick Radden Keefe, “The Family That Built an Empire of Pain”.

[14] A.g.e.

[15] Aktaran Christopher Glazek, “The Secretive Family Making Billions”.

[17] Patrick Radden Keefe, “The Family That Built an Empire of Pain”.

[18] Joana Walters, “Meet the Sacklers: The Family Feuding over Blame for the Opioid Crisis”, The Guardian (13 Şubat 2018). https://www.theguardian.com/us-news/2018/feb/13/meet-the-sacklers-the-family-feuding-over-blame-for-the-opioid-crisis (Erişim tarihi: 21 Mart 2018).

[19] Patrick Radden Keefe, “The Family That Built an Empire of Pain”.

[20] Ben Quinn, “Pressure on National Portrait Gallery Over £1m Gift Linked to Drug Crisis”, The Guardian (20 Mart 2018). https://www.theguardian.com/artanddesign/2018/mar/20/sackler-family-gift-draws-uk-gallery-into-opioid-crisis-row (Erişim tarihi: 23 Mart 2018).

[21] A.g.e.

[22] Joanna Walters, “Interview: ‘I Don’t Know How They Live With Themselves”.

[23] Eskiden uyuşturucu kullandığı için, aslında OxyContin ona hiç verilmemesi gereken bir ilaç. A.g.e.

[24] A.g.e.

[25] Colin Moynihan, “Opioid Protest at the Met Museum Targets Donors Connected to OxyContin”, The New York Times (10 Mart 2018). https://www.nytimes.com/2018/03/10/us/met-museum-sackler-protest.html (Erişim tarihi: 27 Mart 2018).

hayırseverlik, sanat ve suç