La Victoria (Santiago, Şili) 1983. "Pinochet'ye Ölüm".
La Victoria, Santiago’da, sakinlerin toma olarak adlandırdığı birkaç yerleşimden [poblaciones] biridir (toma kelimesi, İspanyolca “almak” anlamına gelen tomar fiilinden türemiştir). Yaşanabilir konut taleplerine 15 yıl boyunca yerel yönetimden bir karşılık alamayan bir grup yoksul, 30 Ekim 1957’de, kamuya ait 37 hektarlık bir araziyi işgal ederek sahiplenir. Ardından insanlar kendi evlerini ve sokaklarını inşa etmeye başlarlar. Başlangıçtaki bu karşılıklı destek ortamı ve toplumsal adalet arayışı bölgenin geleceğini de belirler. Zamanla bölge, kendi içine kenetlenmiş, birlik ve dayanışmanın damgasını vurduğu bir mahalleye dönüşür. Bölgedeki mürallerden birinde yer verilen Salvador Allende’ye ait bir slogan mahallenin ruhunu mükemmelen özetler: Ser joven y no ser revolucionario es una contradicción hasta biologica (Genç olup da devrimci olmamak biyolojik bir çelişkidir).
La Victoria’nın namı, 1970 ve 1980’lerdeki diktatörlüklerin sınavından geçer. Santiago’daki diğer pek çok işçi sınıfı mahallesi gibi, La Victoria sakinleri de 1983-1986 yılları arasındaki cunta karşıtı ayaklanmalarda yer alır. Direniş eylemlerinin yanı sıra bazıları da Komünist Parti’den kopan (ve La Victoria’da geniş bir tabanı bulunan) Yurtsever Manuel Rodriguez Cephesi’nin çatısı altında silahlı mücadeleye girer. Barikatlar ve hendeklerin yanı sıra müraller de direnişin ayrılmaz bir parçasıdır.
Şehrin ana caddelerinden ziyade La Victoria gibi çeperlerde faaliyetlerini yoğunlaştıran Ramona Parra Tugayı (Brigada Ramona Parra/BRP), 1980 ayaklanmaları sırasında yeniden eyleme geçer. Aynı zamanlarda, gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine, çoğu alaylı, farklı gruplardan birçok mahalle sakininin katılımıyla başka yerel müral tugayları da kurulur.
Bu gelenek hâlâ yaşıyor. Bugün, bu görece küçük yerleşimde yürüdüğünüzde, topluluğun politik kimliğine işaret eden birçok sembolle karşılaşabiliyorsunuz. Sokak isimleri bunun bir örneği: Calle Carlos Marx, Calle Unitad Popular, Calle Ramona Parra ve 1886 yılında Chicago’da polis tarafından katledilen grevdeki işçilere ithafen Los Martires Chicago (Chicago Şehitleri) adı verilen sokak. Plaza de los Caídos (Katledilenler Meydanı) adlı küçük bir meydanda, diktatörlük döneminde ölen mahalle sakinlerinin anısına dikilmiş sade bir anıt bulunuyor. Ölümler, 1973-1976 ve 1983-1986 yılları –en şiddetli baskı ve direniş yılları– etrafında kümeleniyor.
Son yıllarda La Victoria’da faaliyet gösteren birçok müral tugayı var: BRP, Kolectivo Muralista la Garrapata, Colectivo Arte para La Victoria, Brigada de las Autón♀mas, AKRE, Grupo Semilla de Andre ve Unidades Muralistas Camilo Torres. Yalnızca kadınlardan oluşan Brigada de las Autón♀mas’ta duvar resimlerinin yapılmasında belirgin bir işbölümü yok. Buna karşın, diğer tugaylardan bazıları; örneğin, AKRE, BRP’nin kurduğu iş düzenini –trazadores (tasarımcılar), fondeadores (arka plancılar), filletadores (kontürcüler), vs.– devam ettiriyor.
Elbette La Victoria’dan başka bölgelerde de müraller var; ama yüzölçümüne kıyasla La Victoria en çok müralin üretildiği bölgelerden biri olabilir. Bu anlamda, La Victoria’yı Santiago’nun müral ortamının bir mikrokozmozu olarak görek mümkün. La Victoria’daki mürallerde başlıca dört konu öne çıkıyor: Direniş, anmalar, kadınlar ve Mapuçe halkı.
Toma’nın kuruluşunun 50. yıldönümü anısına Muralistas de Acción Rebelde tarafından yapılan müral; La Victoria, Santiago. Müralde, bölgenin gündelik hayatından sahneler yer alıyor; kadınlar yemek servisi yapıyor; geri planda bir müral boyanıyor. Tüm bunlar olurken Che Guevara’nın hayaleti izliyor.
Unidades Muralistas Camilo Torres tarafından yapılan müral; La Victoria. Kaskının üzerinde gamalı haç bulunan üniformalı bir askerden dayak yiyen insanlar yerde yatıyor. Bir alıcı kuş, aralarından birini pençesine alıyor. Bir grup insan, Şili bayrağı kuşanmış bir kadının öncülüğünde, askere ve kuşa karşı koyuyor. Direnişçiler arasında bir yerli de var. Bu sırada, bir kadın, daha genç başka bir kadının yardımıyla doğum yapıyor; bir adam da onu yatıştırmaya çalışıyor. Yeni doğan çocuk, açıkça gelecek umudunu simgeliyor. Direnişçilerin hepsi güler yüzlü ve zinde gözüküyor. Buna karşın, asker suratını asmış; kartalınsa kaşları çatık.
Diğer yerleşimlerde de, komünün kuruluş yıldönümü anısına yapılmış müraller var: Los Nogales, 61 yıl; Villa Francia, 31 yıl; Lo Hermida, 36 yıl. La Victoria’dakiler gibi bunlar da nostalji duygusunun ağır bastığı müraller değil. Daha ziyade, topluluğun kurulmasını sağlayan ve onu, düşmanlık ve baskılar karşısında ayakta tutan direnişi kutluyorlar.
“İnşa etmek” ve “kurmak” gibi tabirlerin sık boy gösterdiği direniş temalı müraller ise, son kertede, geleceği konu alıyor. La Legua’daki bir BRP müralinde dendiği gibi: Somos cultura en movimiento (Biz, devinim halinde bir kültürüz).
La Victoria’nın her yanında ölülerin anısına yapılmış müraller var. Bunlardan en dikkat çekeni, Eylül 1984’te bölgede yaşanan kargaşa sırasında bir askerin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Fransız papaz Padre Andre Jarlán anısına yapılanı. Jarlán, askerî diktatörlük yıllarında katledilen bütün masum insanların sembolü haline gelmiş. Hayatını kaybettiği papaz evinin içi ve dışı, yerleşimin [población] ve orada serpilen barışçıl direniş hareketinin tarihini anlatan resim, sembol ve sloganlarla kaplanarak bir anıta dönüştürülmüş. Her yıl, Jarlán’ın ölümünü anmak için bir ayin düzenleniyor; bu törenlerin onur konuğu ise, 1980’li yıllarda topluluk içinde direnişi örgütlemekte çok önemli bir rol oynayan Pierre Dubois oluyor.
Darbenin ardından, papazlar da dahil olmak üzere ruhban sınıfından yaklaşık elli kişi tutuklandı. Altı papaz, cunta tarafından Marksist olmakla suçlanarak infaz edildi. Bunlardan biri, Gerardo Poblete, 1974 yılında Iquique’de gördüğü işkence sonucu hayatını kaybetti. San Miguel’deki mürallerden birinde, Poblete tasvir ediliyor.
1988 yılında devlet güçleri tarafından katledilen MIR (Devrimci Sol Hareket) mensubu iki genç mahalle sakininin, Araceli Romo ve Pablo Vergara’nın anısına yapılan müral; Villa Francia, Santiago.
Papaz Jarlán’ı tasvir eden Muralistas Acción Rebelde mürali. Mürale şu slogan eşlik ediyor: Nuestra lucha es cambiar esta realidad y no acomodarnos a ella” (Bu gerçekliğe ayak uydurmak için değil, onu değiştirmek için mücadele ediyoruz).
Salvador Allende’nin 100. doğum günü (2008) anısına Unidades Muralistas Camilo Torres tarafından yapılan müral. Diktatörlüğün en ünlü mağdurları arasında bulunan Salvador Allende ve Victor Jara, mürallerde sık sık boy gösterir. Ellerinde aletler ve bayraklar, gülen Şilililerden bir kesit sunan bu müral tipik bir ikonografiye sahip. Müralde, yeşil saçlı bir kadının öncülüğünde yerli bir adam, kask giymiş işçiler, hasır şapkalı bir köylü ve Şili bayrağı taşıyan genç bir adam görülüyor.
Şilili kahramanları tasvir eden BRP mürali; Urracas de Emaus, Santiago. Santiago’nun dört bir yanında, MIR genel sekreteri Miguel Enríquez (Lo Hermida’da) ve diğer MIR mensupları (Villa Francia’da) gibi hayatını kaybetmiş kahramanların ve Mapuçe eylemcilerin anısına adanmış müraller var. Kurtuluş teolojisini temel alan Urracas de Emaus topluluğunun merkezinde yer alan bu müralde, Victor Jara, Violeta Parra, Pablo Neruda, Salvador Allende, Mistral ve Miguel Enríquez de dahil olmak üzere Şili’nin ulusal kahramanları resmediliyor.
Kadınlara karşı şiddeti protesto eden müral, la Victoria. Feminist mürallerin odaklandığı konuların başında kadınlara karşı şiddet gelir. La Victoria’daki bu tür bir mürale şu satırlar eşlik ediyor: Imagina mujeres nuevas. Odio desde ya tanto dolor causado. Odio desde ya una sociedad indiferente. ¿Cuantas muertas más? Si ya van más de 30 (Yeni kadınlar hayal edin. Yaşatılan bunca acıdan nefret ediyorum. Daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor? Şimdiden 30’u aşkın kadın hayatını kaybetti).
Mapuçe, Aymará, Atacameño, Keçuva, Rapa Nui, Colla, Kavaşkar ve Yagán halkları mevcut Şili nüfusunun yaklaşık %4,6’sını temsil ediyor. Bu gruplardan en büyüğü, halihazırda Şili’nin yerli nüfusunun %95’ini oluşturan Mapuçeler. Mapuçeler geleneksel olarak bugünkü Şili ve Arjantin’in güney bölgelerinde yaşıyorlar. Mapuçe halkını mağlup edemeyen İspanyol istilacılar, 1641’de, Mapuçelere Araucanía’da (10 milyon hektarlık bir toprak parçasında) özerklik tanıyan Quilin Antlaşmasını imzalamaya razı geldi.
1818’de İspanya’dan bağımsızlığını ilan eden Şili devleti, Mapuçe topraklarını kendi sınırlarına katmaya yönelik kesintisiz bir girişim başlattı. 1883’te, Mapuçe halkı, Şili ve Arjantin orduları tarafından düzenlenen askerî operasyonlardan yenilgiyle çıktı. Bunun üzerine, Şili devleti, Mapuçeleri, eski topraklarının ufacık bir parçasına tekabül eden rezervasyonlara kapatarak, özel mülke ve nihayetinde asimilasyona boyun eğmeleri için yoğun baskı uyguladı. Ortak bir muhalefet yürütemeseler de Mapuçelerin çoğu asimilasyona direndi. 1960 ve 1970’lerde, direniş, yeni bir militanlık seviyesine ulaştı; Hıristiyan Demokrat hükümetin hayata geçirdiği toprak reformlarından da cesaret alan Mapuçe eylemciler, namevcut toprak sahiplerinin [absentee landlord] arazilerine el koymaya başladı. 1972 yılında, Allende hükümeti tarafından çıkarılan yeni yerli yasasıyla devlet, Mapuçe halkına yönelik hak ihlallerinin çoğunu tanıdı. Buna ek olarak, yasa, Mapuçelere daha geniş araziler ayrılmasını ve ortak mülkiyet hakkının tanınmasını öngörüyordu. Fakat, darbenin gerçekleştiği 1973 yılına gelindiğinde yasa hâlâ tam olarak yürürlüğe konmamıştı. Darbeden sonra, 1979 yılında yürürlüğe giren yeni yerli yasası ise el konan arazilerin toprak sahiplerine iadesini teminat altına alıyor ve her tür Mapuçe direnişinin bastırılacağını bildiriyordu. Su ve yeraltı zenginlikleri de dahil olmak üzere doğal kaynaklara erişim hakkı devlete ve/ya ulusaşırı şirketlere verildi.
Mapuçe tutsaklar, Mapuçe direnişinin bastırılmasını ve özellikle de bu yolda terörle mücadele yasalarının kullanılmasını protesto etmek amacıyla dönem dönem açlık grevine giriyorlar. La Legua’daki mürallerden biri, 2001 yılında, atalarından miras kalan toprakların ulusaşırı bir orman ürünleri şirketi tarafından kullanılmasını protesto etmek amacıyla 100 hektarlık bir çam ağacı plantasyonunu ateşe vermekten, terörle mücadele kanunu uyarınca on yıl hapse mahkûm edilen dört eylemciyi, Patricia Troncoso, Juan Huenulao, Patricio Marileo ve Jaime Marileo’yu, konu alıyor.
Açlık grevindeki Patricia Tronosco’ya destek amaçlı müral; La Legua, Santiago. Femicidio de estado en Chile. Muerte lenta y silenciosa de una gran mujer, Patricia Tronsoco. ‘Si mi muerte sirve para la libertad de mis hermanos yo no voy a desistir.’ Prisionera política Mapuche en huelga de hambre más de 85 días . . . resistiendo (Şili devleti kadın cinayeti işliyor. Muhteşem bir kadın, Patricia Tronosco, yavaş yavaş ve sessizce ölüyor. ‘Ölümümle kardeşlerimin özgürlüğüne katkıda bulunabileceksem eğer, bundan geri durmayacağım’. Açlık grevindeki Mapuçe siyasi mahkûm. 85 günü geçti ... direniyor.)
Alex Lemún’un anısına müral; Lo Hermida, Santiago. Çoğu tamamıyla barışçıl olan protestolarda öldürülen Mapuçe eylemcileri resmeden bir dizi müral var. Bu eylemcilerden biri de, 17 yaşındaki Lemún’du. Lemún, 2002 yılında, barışçıl bir orman işgali sırasında, bir polis memurunun tüfeğinden çıkan saçmalarla vuruldu ve beş gün sonra hastanede hayatını kaybetti.
Sonuç
La Victoria’nın müralleri, inşa halindeki kolektif hafızanın önemli örneklerini sunuyor. Bir topluluğun sahip olduğu müşterek geçmiş hissini ve temel değerlerini ifade ediyorlar. Kolektif hafıza inşasının altında her zaman güncel kaygılar yatar. Müraller, geçmişi, şimdiyi ve geleceği birbirine bağlar.
Kolektif hafızanın toplumsal inşası hiçbir zaman bir boşlukta gerçekleşmez; daimi mücadele içeren bir süreçtir bu. Başka, çoğu zaman daha güçlü, gruplar kendi geçmiş yorumları üzerinde çalışırlar. Ama muktedirlerin yorumunun tutup tutmayacağı baştan bilinemez. Otoriter baskı dönemlerinde bile, resmî geçmiş yorumunun hegemonya kuracağından emin olunamaz. Çatışmalar sona erdiğinde, madun görüşler, daha geniş bir toplumsal alan işgal etme fırsatı bulur. Ama, bu, diyalektiğin sona erdiği anlamına gelmez. Bilakis, politik çatışma sona erince, geçmişin anlamı üzerine dönen mücadele daha da şiddetlenebilir.
Yalnızca geçmişte yaşananların değil, aynı zamanda, bizzat hafızanın da anlamı üzerine fiilî bir politik mücadele dönüyor. Dolayısıyla, hafıza mekânı, çoğunlukla “bellek yitimine karşı” mücadele olarak kavranan bir politik mücadele alanıdır: Hatırla ki, tekrarlamayasın.
Çarpıcı ve dramatik sahneler sunan La Victoria mürallerinin başlıca işlevlerinden biri bu. Ve yine aynı sebepten, diğer yerlerdeki direniş müralleri gibi Santiago’dakilerin de duvarlarda kalması gerekiyor. Demokrasiye geçilmiş olması bu ihtiyacı ortadan kaldırmıyor.
Metin ve resimaltı açıklamaları Bill Rolston’ın “¡Hasta La Victoria!: Murals and Resistance in Santiago, Chile” başlıklı yazısından alınmıştır. Yazının tamamı için bkz. Murals and Resistance.pdf