'Sanat İşi' Kimin İşi?: Bir Televizyon Şovu Üzerine Düşünmek

Digitürk dünyasının yarışma programları ve diziler üzerinde yoğunlaşan kanalı Foxlife, 2010 yılının Aralık ayından başlayarak Work Of Art: The Next Great Artist (“Sanat İşi’: Bir Sonraki Büyük Sanatçı’) adlı yarışmanın ilk sezonunu yayınlamıştı. Kanalın resmi internet sitesinde yapılan tanıtım “sanat sektöründeki en iyilerin bir arada olduğu bu program tam anlamıyla sanat kokuyor” diyor ve izleyicilere “başarılı bir sanat kariyeri için hayal güçlerini ve yeteneklerini kullanarak birbirleriyle yarışan ‘artist’lerin hayallerine kavuşmak için sergiledikleri mücadeleyi kaçırmamalarını” öneriyordu.

 

14 yarışmacı ile çevrelenmiş 5 jüri üyesi

 

Work Of Art, Bravo Tv için hazırlanmış ve yurt dışında 2010’un Haziran ayından itibaren gösterilmeye başlanmış bir yarışma programı. İkinci sezonu 2011’in Aralık ayında bitmiş, üçüncü sezonunun ise Bravo Tv tarafından iptal edildiği 2012’nin Ağustos ayında Gallerist tarafından haber yapılmıştı. Bravo Tv bu iptali resmi olarak onaylamasa da yarışmanın üçüncü sezonuna sıcak bakmadıkları söylendi. Programın yapımcılarından biri –‘Sex and City’ dizisi ile birlikte bir ‘moda ikonu’ olarak görülmeye başlanan-  Sarah Jessica Parker’ın şirketi Pretty Matches; diğeri ise Magical Elves yapım şirketi. Magical Elves, 2001 yılında televizyon şovlarının odağını iki tarafın iddialaştığı eşleştirmelerden (Survivor, Aileler Yarışıyor, vb.)  “yaratıcı yarışmalara” doğru kaydırmak için çabalamaya başlamış ve Project Runway yarışması ile Bravo Tv’ye 49 milyon kişilik bir izleyici grubu kazandırmayı başarmıştı.

 

'Work Of Art’ı tasarlamak üzerine

Bravo Tv’nin üst düzey yöneticilerinden birine sanat ile ilgili kapsamlı bir şov geliştirmenin bir yapımcının en kötü kâbusu olup olmadığı sorulduğunda, “biz bunu yemek, moda, saç ve iç mimari tasarımı ile yaptık, bence sanat ile de yapabiliriz” cevabını veriyordu.

Magical Elves şirketi ise sanat üzerine bir şov hazırlamanın onlar için heyecan verici bir “meydan okuma” olduğunu belirtiyordu. Onlara göre “henüz keşfedilmemiş bir sanatsal dışavurum alanını ortaya çıkarmak çok zordu” ve “insanlar sanattan korkuyorlardı”.

Work of Art’tan önce yayınlanan, moda üzerine olan Project Runway programında ve şeflerin yemek yapma becerilerini yarıştırdıkları Top Chef programında da yarışmacıların ‘iş’lerinin estetik değeri karar aşamasında her zaman çok büyük rol oynuyordu; ‘tasarım’ önemli bir değerlendirme ölçütüydü. Bunlar ve diğer benzer yarışmalar, ‘sanat’ üretimini hedefleyen bir yarışmanın ortaya çıkmasının kaçınılmaz olacağını işaret ediyordu aslında.

 

'Work Of Art' kuralları

Work of Art’ın ödülü 100.000 dolar nakit para ve Brooklyn Müzesi’nde kişisel bir sergi açma olanağı idi. Ayrıca her yarışmayı kazananın eseri o haftanın konusuna göre değişen bir biçimde kullanılıyor; sergileniyor ya da yayınlanıyordu.

Yarışma için farklı sanatsal dışavurum yöntemlerinde uzmanlaşmış 14 yarışmacı seçilmişti (ressam, heykeltıraş, endüstri ürünleri tasarımcısı, vb.). Bu seçim her ne kadar rastgele gibi gösterilse de yarışmacıların her biri birbirinden çok farklıydı ve kimi eleştirmenler tarafından birer reality show arketipi olarak görülüyorlardı. (Tıpkı Türkiye’deki Yemekteyiz yarışmasında her hafta benzer bir yarışmacı grubunun seçilmesi gibi…)

Yarışmacılara her hafta bir konu (portre çalışması, kitap kapağı tasarımı, vb.), bir malzeme grubu (elektronik ev aletleri hurdaları, bir kent parkından toplanan malzemeler, vb.), bir biçim zorunluluğu (heykel, resim, endüstri ürünleri tasarımı, fotoğraf, performans ), bir bütçe gibi, karşılaştırılmalarını mümkün kılacak kısıtlardan oluşan bir “challenge” (zorlu görev) veriliyor; onlardan eserlerini ertesi gün belli bir saate kadar bitirmeleri isteniyordu.  

 

Simon de Pury bir “iş” için tavsiye verirken

 

Yarışmacıların sahip oldukları yaklaşık 1.5 günlük “sınırlı süre”nin gösterildiği bölümlerde, genellikle yarışmacıların ne yaptıklarından, duygularından (korku, heyecan, öfke, panik, vb.), diğer yarışmacılara dair eleştirilerinden kısaca bahsetmeleri isteniyor; bu konuşmalar ile Simon de Pury’nin yarışmacılara yaptığı ‘yapıcı’ eleştiriler kısa parçalar halinde izleyiciye sunuluyordu. Bu sürenin sonunda ise tüm işler bir sergi salonuna yerleştiriliyor ve sıra değerlendirmelere geliyordu.

 

'Work Of Art' jüri üyeleri bir eseri değerlendirirken


Yarışmanın 7-8 jüri üyesinden biri veya ikisi o haftaki “challenge” içeriğine bağlı olarak her bölümde değişiyordu. Diğer üyelerden biri yarışmanın sunucusu, biri bir müzayedeci, biri kurul başkanı, biri Pulitzer ödüllü bir sanat eleştirmeni, biri bir koleksiyoncu ve sonuncusu da bir galeri sahibi idi. Bu jüri üyeleri ortaya çıkan tüm ‘işleri’ yarışmacıların ağzından dinliyor ve kısaca değerlendiriyorlardı. Bu değerlendirme esnasında kimi zaman yarışmacılar da birbirlerini eleştirebiliyorlardı. En sondaysa jüri üyeleri ‘işlerin’ sergilendiği salondan yarışmacıları çıkartarak kendi aralarında bir değerlendirme turu daha yapıyorlardı. 

Eğer herhangi bir özel durum söz konusu olmazsa her bölümde bir yarışmacı, o bölümdeki performansı değerlendirilerek, yarışmadan eleniyordu. Her eleme şu cümle ile yapılıyordu: “Senin sanat işin bizim için işe yaramıyor” (“Your work of art did not work for us”).

Yarışmacılardan 11’inin elenmesinden sonra ise yarışmanın bu kurgusu değişiyordu. Kalan 3 yarışmacıya daha uzun bir süre veriliyor, daha fazla ‘iş’ içeren özel birer sergi hazırlamaları isteniyordu. Bu birçok eserden oluşan üç çalışma, o güne kadar konuk olmuş tüm jüri üyelerinin ve eski yarışmacıların da dâhil olduğu kalabalık bir ziyaretçi kitlesine sergileniyordu. Günün sonunda, jüri üyeleri değerlendirmelerini yapıp son kararı veriyor ve kazananı açıklıyorlardı.

Kitap kapağı tasarlanan bölümün birincisi

 

‘Work Of Art: The Next Great Artist’ üzerinden düşünmek

Gerçekte yalnızca bir televizyon şovu olmak üzere tasarlanmış olan Work of Art: The Next Great Artist, öncelikle adı, daha sonra da tanıtım biçimi ve içeriği ile sanatın ve sanatçının günümüz toplumunca nasıl anlaşıldığı ve kullanıldığını gözlemlemek için oldukça uygun bir alan.

 

Work of Art: “Sanat işi”

Öncelikle, yarışmanın adında sanat bir ‘iş’ olarak nitelendirilmiş ve yarışma süresince ortaya çıkan işlerin “sanat işi” olacağı ima edilmişti.

Öyleyse bu yarışmada, 14 hafta boyunca, sınırlı sürelerde, başkalarınca belirlenmiş malzeme, konu ve tekniklerle oluşturulan tüm ‘iş’ler “sanat işi” miydi?

 

The Next Great Artist: “Bir Sonraki Büyük Sanatçı”

Bir kişinin resim yapmaya, heykel yontmaya ya da şarkı söylemeye yetenekli olduğu herkes tarafından az çok anlaşılabilir, doğrulanabilir. Ancak sanatçı, hatta “büyük sanatçı” olduklarını bu programın vaat ettiği gibi anlamak mümkün müydü?

Yarışmacıların seçildikleri anda, ‘sanatçı’ oldukları kesinlenmiş miydi?

Yarışma sonunda da “büyük sanatçı” oldukları mı kesinleşecekti?

Eğer öyle ise buna kimler, neye dayanarak karar verecekti?

Sadece 4-5 kişilik bir jüri ekibi ve onlara eşlik eden 1-2 misafir jüri üyesi, yalnızca 14 haftalık performanslar üzerinden, bu kararları verebilir miydi?

 

Hayallere kavuşmak için mücadele etmek ve 100.000$ kazanmak

Foxlife tv kanalının resmi internet sitesinde Work of Art: The Next Great Artist, “başarılı bir sanat kariyeri için hayalgüçlerini ve yeteneklerini kullanarak birbirleriyle yarışan ‘artist’lerin hayallerine kavuşmak için sergiledikleri mücadele” olarak tanımlanmıştı. Bu tanımlamada dikkat çeken iki nokta şunlardı:

-hayallerine kavuşmak için birbirleriyle mücadele eden ‘artist’ler (?) vardı

-ve söz konusu ‘artist’ler (?) başarılı bir sanat kariyeri için mücadele ediyorlardı.

 

Baudelaire’in sanatı uygarlığın barbarlığıyla mücadele ediyor, Saint Simon’un ütopyasındaki sanatçılar ise bütün toplumun öncüsü olarak görülüyorlardı. Work Of Art’ta yarışmacı olan günümüz sanatçısı ise birbiriyle mücadele etmeye başlamış görünüyordu. Bu mücadelenin de ne uygarlıkla ne de toplumun ilerlemesiyle bir ilgisi artık yoktu. Söz konusu mücadele son derece kişisel bir amaç için, başarılı bir sanat kariyeri için veriliyordu. Kariyer sahibi olmanın neredeyse her zaman, en az bir yöneticinin emri altında çalışılması, özerkliğin kaybedilmesi anlamına geldiği düşünüldüğünde; sanatçılar da kariyer hedefiyle birlikte özerkliklerini kaybediyor, hatta ondan kendileri vazgeçiyorlardı.  

Yarışmanın bir diğer önemli özelliği ise 100.000 dolarlık bir para ödülü olmasıydı. Para için sanat yapılmasıyla elbette ki ilk defa karşılaşmıyoruz. Sanatçılar da temelde birçok ihtiyacı olan bireyler. Ancak bu yarışmada; büyük umutlara can veren, isyanın sesi olan, devrimleri tetikleyen sanat sanki hiç olmamış gibi, para, sanatın temel hedefi olarak sunuluyordu.

Deleuze ‘sanat direnir’ diyordu… Oysa bu yarışmada direnen, ideallerinin peşinden koşan bir sanatın sözü geçmiyordu. Belki de söz konusu idealler de artık sanat alanında da kariyere ve paraya dönüştürülmüştü…

 

‘Sanatın Süreci’

Yarışma süresince her hafta, yarışmacılara neyi nasıl yapacaklarının anlatılmasından, biten işlerin sergi salonuna yerleştirilmesine kadar geçen süreye dair kısa kısa görüntüler gösteriliyordu. Bu görüntülerde, alışılmışın dışında teknik kullanan (kendi çıplak fotoğraflarını çekmek, bir çöp torbasına beton dökerek ona şekil vermek, bir tahta parçasında elektrik yanığı yapmak, bir televizyon parçalamak, vb.) yarışmacıların işlerine ağırlık veriliyordu. Bu süreçte yapılan dedikodular, değişik yüz mimikleri ve eleştirilerse hiç kaçırılmıyordu. Yarışmacılara “bu fikri nereden buldukları” anlattırılıyor; bu yapılırken, sanki ortada bir matematik problemi ve onu çözecek birçok farklı yöntem varmış gibi davranılıyordu. Böylece ‘güya’ izleyiciye bir ‘sanat işinin’ nasıl yapıldığı gösteriliyordu. Gösteri içinde yeni bir gösteri alanı yaratılıyordu: Gösterinin hazırlanma sürecinin gösterisi. Sanatın ‘reality show’u bu yarışmada hayat buluyordu. İşte bizler için, 2010’lu yılların toplumu için hazırlanmış ‘gerçek sanat’.

 

“…gösteri gerçektir." Guy Debord 


Work Of Art’ın izleyici kitlesi tarafından “merakla takip edilmesi”, “keyifle izlenmesi” aslında günümüz toplumunun sanatla olan ilişkisinin iyi bir göstergesiydi. Söz konusu kitle, Guy Debord’un Gösteri Toplumu’nda söz ettiği, ‘ne kadar çok izlerse o kadar az yaşayan’ ve ‘varoluşu ve arzularını kendini egemen ihtiyaç imajlarında bulmayı kabul ettiği ölçüde anlayan' izleyiciyi hatırlatıyordu.[1] Sorgulama yoktu, eleştirme yoktu… Yarışmayı her hafta izleyen, ‘işleri’ kısacık sürelerde görüp kendilerince değerlendiren ve yarışmacıların kimilerine sempati duyarak onları destekleyen izleyiciler vardı…

 

 

http://www.foxlife.com.tr

http://www.bravotv.com/work-of-art

http://en.wikipedia.org/wiki/Work_of_Art:_The_Next_Great_Artist

 


[1] Guy Debord, Gösteri Toplumu, (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2010).

 

reality show