Rembrandt, Dr. Nicolaes Tulp’un Anatomi Dersi, 1632
David McNally’nin Piyasanın Ucubeleri başlıklı kitabı, adeta uhrevi bir boyut kazanan bir ekonomik sistemi anlamaya çalışan herkesin ilgisini çekecektir. Üç uzun bölümden oluşan kitapta, piyasadaki türev işlemlerden Afrika’nın popüler ucube efsanelerine kadar, güçlü bir küresel sermaye analizi ortaya konuyor. McNally’nin ifadesiyle:
Kapitalist piyasa toplumu ucubelerle kaynıyor. Ama modern imgeleme vampir ve zombi kadar egemen olan başka hiçbir grotesk tür yok. Aslında bu iki mahluku birlikte düşünmek, bunları modernliğin acayip diyalektiğinin birbiriyle bağlantılı iki unsuru olarak ele almak gerek. Victor Frankenstein ile yarattığı Mahluk gibi, vampir ve zombi de ikizdirler, yarılmış toplumun birbiriyle bağlantılı iki kutbudurlar. Vampirlerin bizi ele geçirip kendi kölelerine dönüştürebilecek korkunç varlıklar olması gibi, zombiler de lanetli benlik imgemizi temsil eder, ve bize nicedir yabancı güçlerin emrindeki cansız, güçsüz bırakılmış failler olabileceğimizi hatırlatırlar.
Kapitalist kültür, ucube tasvirleriyle, parçalanma imgeleriyle, kan emicilikle ve insan yaşamının salt dirimselliğe ve güdülere indirgendiği görüntülerle dolup taşıyor. Neredeyse ideal-tip diyebileceğimiz bu imgeler, başkalaşımdan geçirilmiş çarpıklıklar, gerçek toplumsal süreçlerin işleyişini yansıtıyor ve hem insan yaşamının sömürülmesini hem de sermaye birikiminin boyunduruğu altında ezilenlerin özlemlerini ifade ediyor.
Kitabın ilk bölümü, modern Avrupa’da yeni oluşan ayaktakımını terörize ve disipline etme amacı taşıyan elit ritüellerin sembolü olarak anatomi ve insan teşrihine dair kapsamlı bir incelemeden oluşuyor. McNally, müştereklerin çitlenmesi ve ücretli emek dışındaki seçeneklerin ortadan kalkması gibi süreçleri ele alarak bu pratiklerin geliştiği arka planı ortaya koyuyor – yaşanan toplumsal dönüşümün bir ifadesi de, ortaçağdaki ucube temsillerinin yerini modernlikle birlikte insan biçimindeki yaratıkların alması; bu yaratıklar, yeni toplumsal-ekonomik ilişkilerin gizemli ve muğlak yönlerini yansıtıyor. Digger [Kazıcılar] isyanı, İngiliz İç Savaşı, Gordon Ayaklanmaları ve Makine Kırıcılar, kitapta edebiyattaki yansımaları üzerinden inceleniyor (örneğin, Shakespeare’in Coriolanus eseri ile Digger isyanı arasındaki ilişki irdeleniyor).
William Hogarth, Zalimliğin Mükafatı, 1752
İkinci bölüm, Marx’ın kapitalist üretim tarzıyla ilgili analizine dönerek, metaların tuhaf mahiyetini, sermayenin para ve faiz yaratmasını, kurgusal değer araçlarını ele alıyor; 2008’deki Wall Street krizine dair en iyi açıklamalardan biri de bu bölümde yer alıyor. Spekülatif işlemler, türev işlemler, hedge fonları vs. konusunda özlü ve anlaşılır bir açıklamaya ihtiyacı olan okurlar bu bölümde aradıkları her şeyi bulacaktır. McNally, altın standartının terk edilmesi ve kuralsızlaşma (sosyoloji terminolojisinde anomi denen şey) sonucu ortaya çıkan ve Wall Street’i akıl almaz bir hızla alım-satım işlemlerinin yapıldığı bir tür cinnet alanına dönüştüren yeni spekülasyon biçimlerini bağlama oturtuyor. Buradaki can alıcı nokta şu: “ezoterik finans devrelerinin altında, dünyanın kaynaklarının yağmalanması ve emekçilerinin sömürülmesi gibi maddi pratikler yatıyor”; vampir efsaneleri ve diğer korku hikâyeleri de, McNally’ye göre, uluslararası meta ticareti, emek ve spekülasyon süreçlerini bambaşka bir ölçekte yaşayan sömürülenlerin ürettiği bir nevi “fantastik realizm”.
Üçüncü ve son bölümde, zombi ve vampirlerle ilgili Afrika efsaneleri inceleniyor; McNally, bu hikâyelerin altında gündelik hayata damgasını vuran kaygı ve korkuların yattığını gösteriyor: Piyasa güçleri, geleneksel paternalizmle birlikte aile kurumunu ve akrabalık kimliklerini aşındırmış ve servet birikimi dürtüsü kişilerüstü nitelik kazanarak bu tür korkuları doğurmuştur. Rasyonel açıdan bakıldığında saçma hikâyeler gibi görünen bu efsaneler, aslında sermaye birikimi ve mülksüzleştirme muammasının halk arasındaki muadilleridir yazara göre.
Mark Worrel’in Marx & Philosophy dergisinde yayınlanan yazısından kısaltılarak çevrilmiştir.