İsaak Brodski, “Dneprostroy’lu Üstün İşçi [Udarnik]”, 1932
Güzel sanatlara yönelik Sovyet bakış açısı değişmez ya da durağan değildir. Yakın tarihte bir hayli tartışma ve eleştiride bulunuldu. Ancak bu yeni gelişmeden söz etmeden önce, Sovyet tutumunun değişmeyen temel ilkelerini kavramakta yarar var. Her şeyden önce ve en başta her sanat ürünü ahlaki bir meseledir. Biz, gerçekçilik ile formalizm hakkındaki süregiden tartışmayı, içeriğin mi biçimin mi önemli olduğuyla ilgili bir mesele zannediyoruz. Onlarsa sanat eserinin ahlaki mi, ahlakla ilgisiz mi olduğuyla ilgilenir – ki bu onlara göre gayriahlakidir. Bir sanat eserini kendi başına bir nesne olarak değerlendirmekten ziyade, yaratacağı etkiyle ilgilenirler. Niteliklerinin mükemmelliğinden çok, işlevselliğine bakılır. Stalin, “Yazarlar ruhun mühendisidir,” demekle bunu kastetmişti.
[…]
Sovyetler’in sanatın yararını ısrarla vurgulamaları onu gerçekten ciddiye aldıklarını gösterir. Güzel sanatlar ve mimarlık öğrencilerinin eğitimi bizdekinden çok daha uzun, daha geniş kapsamlı ve çok daha ciddidir. On yedi yaşındaki bir öğrenci portre çizimi için otuz iş saati harcar. Bu tarz bir disiplinin sonucunda –bir sanat okulunda hocalık yaptığım halde– benden iki kat daha fazla işinin ehlidir.
[…]
Rusya’da sanatçının trajik bir kurban olduğunu düşünmenin bir yararı yoktur, bir kez ona acımaya başlayınca onun trajik bir ürün olduğunu, daha iyisini bilemeyecek şekilde koşullandırılmış olduğunu söylemiş olursunuz. Ama bundan dolayı size şükran duymayacağından emin olabilirsiniz. Sizin bağımsızlık olarak adlandırdığınız şeye o sorumsuzluk diyecektir.
[…]
Şöyle toparlayayım. Rus resminin çoğunlukla kötü olduğunu söyleyebilirim – yeni gelişmeler henüz nüve halinde. Batı resmi de çoğunlukla eşit derecede kötü, ama birbirine zıt nedenlerle. Biri, yapay derecede kuramsal olmaktan, ötekiyse aşırı derecede soyutlanmışlıktan. Onlar sanatı ucuzlaştırdı. Biz onu lüks bir nesne haline getirdik. Moskova’da eleştirmen olsaydım, fazla hisli eski akademiye saldırırdım; burada, zamanımızın yeni kalpsiz, formel ve soyut akademisine saldırdığım gibi. (Kimi eleştirileri okuduktan sonra, yazdıklarımın yayınlanması gerektiğini düşünüyorum). Ancak onların gerçek bir geleneğin temellerini yarattıklarına inanıyorum –meselenin özü de bu– halbuki biz varisi olduğumuz geleneği büyük oranda mahvediyoruz. Hakiki bir gelenek ancak sanatın hayata ilham kaynağı olduğunun bilincine varılmasıyla tesis edilir – teselli olduğuna dair kabulle değil.
John Berger’ın Manzaralar: Sanat Üzerine Yazılar kitabının “Sovyet Estetiği” başlıklı bölümünden seçilmiş pasajlar, s. 156-159. Görsel tarafımızdan eklenmiştir. Metnin özgün kaynağı: “Soviet Aesthetic”, New Statesman and Nation 47: 1196, 6 Şubat 1954.