/ Pasajlar / Me-ti: Deyişler

Aşağıdaki pasajlar, Brecht’s Me-ti: Book of Interventions in the Flow of Things (ed. ve çev. Antony Tatlow, Bloomsbury 2016) başlıklı kitaptan alınmıştır. Brecht, antik Çin düşünce okulu Mohizm’in kurucusu Mo Di’nin (MÖ 5. yüzyıl) öğretilerinden esinlendiği, “özdeyişler” olarak da anılan bu metinleri 1934-1955 yılları arasında kaleme almış, hayattayken yayınlamamıştır.

 

 

Koruma ve Yağmalama

Eskiden Wei baronları köylülerin kanını emerdi. Ama komşu baronlar saldırınca da, köylüleri kılıç marifetiyle onlara karşı korurlardı. Yağma bir koruma biçimi, koruma da bir yağma biçimiydi; zira köylülerin evine yerleştirilen baronların uşakları, orada ne bulurlarsa alırlardı. Baronlarla köylülerin davranışlarında çelişkili bir şeyler vardı. Baronlar vesayetleri altındakileri döver, köylülerse baronları sabırsızlıkla beklerlerdi.

Bu çelişkileri gözlemlemek sağlam çözümlere götürebilir. Köylüler arasında, baronların hepsinin yağmacılık yaptığını, ama yağma uğruna kendi içlerinde bölünüp savaştıklarını görenlerin sayısı arttığında, yanılgıya düşüp sadece kendi baronlarını defetmektense, ganimet kavgalarından istifade, tümünü birden kovmaya başladılar. Yağma böyle son buldu. (s. 47)

 

Kuşku Üzerine

Me-ti’nin öğrencisi Do, insanın gözüyle görmediği her şeyden kuşku duyması gerektiğini savunmuştu. Bu olumsuz tavrı nedeniyle hakarete uğradı ve canı sıkılarak evden çıktı. Az sonra geri döndü ve şöyle dedi: Yanlış söyledim. Gözünle gördüğün şeylerden de kuşku duyman gerek.

O zaman kuşku duymanın sınırı nedir, diye sorulduğunda, Do şöyle cevap verdi: Eyleme geçme arzusu. (s. 95)

 

Klasik yazarlar ve çağları

Klasik yazarlar [Marx ve Engels] en karanlık ve kanlı zamanları yaşadılar. En neşeli ve inançlı insanlar onlardı. (s. 98)

 

Öldürmenin pek çok yolu

Öldürmenin pek çok yolu vardır: Karnına bıçak saplamak, ekmeğini elinden almak, hastalığını iyileştirmemek, kötü koşullarda yaşatmak, ölesiye çalıştırmak, intihara sürüklemek, savaşa yollamak vs. Ülkemizde bunların sadece bazısı yasaktır. (s. 99)

 

Kafa işçilerinin devrimden çıkarı

Fe-hu-wang [Lion Feuchtwanger] şöyle sordu: Kafa işçilerinin, genel menfaatin dışında, devrimden ne çıkarı olabilir?

Me-ti şöyle cevapladı: Hekimleri ele alalım. Malum, hekimlerin sayısı iyi kazanmalarına elvermeyecek kadar çok, ama iyi şifa dağıtmalarına yetmeyecek kadar da azdır. Birçok hekim kötü işlerde çalışırken bir yandan da derslerini birkaç yıla sığdırıp, alelacele, baştan savma bir şekilde tamamlamak zorunda kalır. En çok hastası olan hekimler en az parayı kazanır, zira hasta olanların çoğunluğu yoksuldur. Hastalıklara en çok yoksullar maruz kalır ve en kötü tedaviyi onlar görür. Onlara bakan hekimlerin daha fazla tetkike vakti yoktur. Yanlış yöntemlerle o kadar meşguldürler ki daha iyi yöntemler üzerinde çalışmaya vakitleri kalmaz. İlaç satıcıları, onların nasıl kullanılacağı konusunda da son sözü söyler. Hastalara genelde onlara en iyi gelecek ilaç değil, en pahalıya mal olacak ilaçlar yazılır. Ama en kötüsü, hekimlerin hastalıkları önlemek için hiçbir şey yapamamasıdır. Yalnızca sömürücülere kâr sağlanabilecek noktalarda devlet üzerinde etkide bulunabilirler; bu bazen insanlara faydalı olan önlemlerle de yapılabilir, ama aynı ölçüde, hatta daha sıklıkla, onlara zarar veren önlemlerle yapılır. Hekimler, muayenehanelerinde herkesin eşit olduğunu söylerler. Hasta kişi onlara, gerçekte olmadığı şekilde görünür: belirli bir geçmişi veya geleceği olmayan, bozulmuş, çıplak bir beden olarak. Hastalığa sebep olan şey ortadan kaldırılmaz; bertaraf edilen, en iyi ihtimalle, sonuçtur, yani hastalığın kendisi.

Hekimlerin konumu, en iyi, savaş zamanlarında ortaya çıkar. Savaşı durdurmak için ellerinden hiçbir şey gelmez; tek yapabildikleri, kopmuş uzuvları yerine dikmektir. Üstelik kentlerimizde daima savaş vardır. (s. 103)

 

Su [SSCB] polisi

Me-ti şöyle dedi: İyi insanlar talep etmeyin, iyi mevkiler yaratın! İyi bir mevki, iyi bir insanı gerektirmeyen mevkidir. Polislik meslek değildir. Ancak geçici bir görev olabilir. Kimi işler ancak kısa süreliğine yapılabilir. Polisin işi de bunlardandır. Bir polisin, polis olma tecrübesine ihtiyacı yoktur, çalışan bir insan olma tecrübesine ihtiyacı vardır. (s. 139)

 

Büyük ustalar

Birçokları, büyük resim ve müzik ustalarının, başka kimsenin yapamadığı şeyleri yapabildikleri için gururlandıklarını düşünür. Ama bence, dedi Me-ti, büyük ustalar, insanlık böyle şeyleri yapabildiği için gururlanmış olmalılar. (s. 152)

 

Güzel, işe yarayandır

Mu-sin Tui’leri [Bauhaus aydınları], büyük yapı ustalarıydı. Büyük bilgi birikimleri ve deneyimleri vardı ve onlarla en az 15 sene çalışmamış hiçbir öğrenci, usta unvanı alamazdı. Tahmin edileceği üzere, yeni ve ilerici her şeye açıktılar. Bu nedenle, makinenin güzelliğini ilk keşfeden onlar olmuştu. Makine neden bu kadar güzel, diye soruyorlardı kitaplarında, makineyi günümüzün en güzel ve en göz okşayıcı şeyi yapan ne? Her yönüyle işe yarar olması, diye cevap veriyorlardı, en küçük parçasının bile işlevi olması. Ahengin cisimleşmiş hali olması…

Bu kavrayışın tesiriyle, evlerini, hatta mobilyalarını tasarlarken, sade, basit ve kullanışlı makineyi model aldılar. Zamanın mal sahiplerinin de yeni ve ilerici her şeyden yana olmaları, Mu-sin ustalarına yaramıştı. Mal sahiplerinin mantığı şöyleydi: Chima [Almanya], makinelerini ve dev fukara ordusunu kullanarak o kadar çok mal üretmişti ki, halk yoksul olduğundan bunları sadece yurt içinde satması mümkün değildi. İmparator’un; Chima mallarının, dokumalarının, makinelerinin, petrolün vs. satılabileceği ülkeleri fethetmek için yedi ülkeyle yürüttüğü büyük savaş kaybedilmişti. Her yerdeki ağır vergiler ithalata köstek oluyordu, bu yüzden Chima’lı imalatçılar herhangi bir şey satabilmek için olağanüstü düşük ücretler koymak zorunda kalıyorlardı. İmalat giderlerini düşürmek için, daha az işçi gerektiren yeni makineleri geliştirenlere ödül verdiler ve bütün ülke, ağız birliğiyle, yeni ve ilerici olan şeyleri, tasarrufu ve kalkınmayı, pratik yöntemleri ve işe yarar bakış açılarını desteklemeye başladı.

Bu durum Mu-sin’in yapı ustaları için çok elverişliydi; evleri, apartman dairelerini ve mobilyaları birer makine gibi, en ucuz ve kullanışlı şekilde inşa etme fikirleri, herkesi memnun etmişti. (s. 152)

pasajlar