/ Pasajlar / Hastalık Üzerine

Aşağıdaki pasajlar, Michel Serres’in “Of Sickness in General” başlıklı yazısından seçildi. The Parasite içinde, çev. Lawrence R. Schehr (Johns Hopkins University Press, 1982) s. 197-198. Aynı eserden başka pasajlar için bkz. Parazit

 

Albrecht Dürer, “Melankoli (Kara Safra)”, 1514.

 

Hastalığı “organların sessizliği” olarak tanımlayan eski bir gelenek vardır, yeniden dönüp bakmakta fayda var buna. Havaya yükselecek kadar hafiflemiş suskun beden, hakikaten meleklere özgü bir esrikliği akla getiriyor. İlk bakışta sağlığın, patoloji hakkında esip gürleyen tıp bilimlerinin sessizliğinden ibaret olduğuna inanılabilirdi. Normal olan hakkında pek konuşulmaz, hatta çoğunlukla hiç konuşulmaz; norm, yatay ufuktaki dik bir çizgidir; dümdüz dik açının, dimdik öğle güneşi gibi, gölgesi olmaz. Bir dik açı ve kuvveti hakkında, maksimum verime sahip olduğu dışında söylenecek ne olabilir ki? “Normal”, kavramlarımızın pek çoğu gibi, bir doruktur, optimumu ifade eder: maksimum kuvvet, minimum konuşma. İnsan yalnızca gölgeler hakkında konuşur.

Biz yine hastaya dönelim; tıp söylemini bir kenara bırakalım. Hastalık bir gürültü, bir parazittir. Demin gölge dedik. Metafor mu bunlar? Hayır. Şu iniltiye sebep olan, ağrı mı? Delinin bağırmasına veya çığlık atmasına sebep olan, korku, ıstırap veya boğulma hissi mi? Hem evet hem hayır. Her hastalık, bir işleyişi bozar; organizmanın dolaşım sistemindeki mesajları bozan bir parazittir. Bundan daha genel geçer bir hastalık tanımı yapılabileceğini sanmıyorum. Kanserden nevroza, kalp krizinden çoklu doku sertleşmesine kadar her hastalığa uyuyor. Hastalık, genel itibariyle, parazittir. Ve parazitin araya karışma düzeyleri değişir. Hiç kuşkum yok ki, ağrı ve inilti, ıstırap ve çığlık, araya karışan bu farklı seslerin tercümeleridir. Kaynağında, sessiz sağlığın teşvik ettiği haz seslerini birleştiren dil de bir başka tercümedir. Hastalık, enformasyon teorisindeki anlamıyla bir parazittir. Hekim de o parazitin tercümesiyle beslenir.

Bazen, sözgelimi, bir parazitin, virüsün, protozoanın, metazoa veya mantarın istilası bulaşıcı bir hastalığa neden olur. O andan sonra çevresi haline gelecek konağının organizmasına kalıcı veya geçici olarak giren bu parazit, yine farklı düzeylerde olmak kaydıyla, akışları engeller,  onları kâh hızlandırır, kâh kendi yararına yönlerini değiştirir. Biri sindirim sistemine, ağız boşluğuna veya bağırsak hareketlerine özeldir; bir diğeri kan dolaşımına, bir başkası da yağ bezelerine özeldir… listeyi burada kesiyorum, hepsini saymaya kitaplar yetmez. Bu canlı varlıkların ve hareketlerinin tümüne tek tek veya topluca baktığımızda sanıyorum şunu görürüz ki, en azından prensipte, hiçbir kanal, hiçbir yol veya hiçbir akış yoktur ki kendi kesintiye uğrayışına açık olmasın. Hepsinin dolaşımda kendine ait bir oyuğu vardır ve bu tür elverişli yuvalar nadiren boş kalır. Tersten söyleyelim: Dolaşımda kendine ait elverişli bir yer bulan her şey parazittir.

Canlı sistemler genel itibariyle iletişim sistemleridir; her iki durumda da, çatallanıp yan yollara sapan akışlar söz konusudur.

[Fizyolog] René Leriche diyor ki: Hastalık artık bize, insanın üstünde yaşayıp insanla beslenen ve onu tüketen bir parazit olarak görünmüyor. Biz hastalığa baktığımızda, fizyolojik düzende başta asgari seviyede olan bir sapmanın sonucunu görüyoruz. Neticede yeni bir fizyolojik düzen bu ve tedavinin de hastayı bu yeni düzene uyarlaması gerek. Takdire şayan.

Bir parazit nedir? Bir işlemci, bir ilişki. Şu ok araya giriyor ve canlı sistemdeki organik mesajları bozuyor. Belki ses, aynı zamanda dil, çoğunlukla da canlı. Gördüğümüz üzere tüm hekimler bir ve aynı işi yapıyor. İster konuşsunlar, ister kessinler, ister neşter saplasınlar… tek bir işle geçinip besleniyorlar. Bir parazit nedir? Başta asgari seviyede olup, sonunda ya yok olan ya da fizyolojik düzeni yeni bir düzene dönüştürecek kadar büyüyen bir sapma.  

Hastalıkların tümü, tıbbın da tamamı, bu yeni anlamda parazitiktir. Quad erat demonstrandum.[1]



[1] [Lat.] Kanıtlamak istediğimiz de zaten buydu – ç.n.

pasajlar