1916 Haziran’ında Kabare Voltaire’in kapanmasının ardından, dadacılar mekânsız kalmıştı. İlk Dada suaresini tek gece için kiraladıkları Waag Salonu’nda düzenledikten hemen sonra Tzara, "Koleksiyon Dada" başlıklı bir kitap dizisini yayınlamaya başladı. ‘Dada’yı, yeni seri üretim ve dağıtım yöntemlerini taklit ederek, adeta bir marka gibi kullanarak yaymaya girişti.[1] Her kitap, sanat eserlerinin ve fikirlerin paylaşılması için ucuz, taşınabilir, hatta postayla dağıtılabilir bir mecra oluşturuyordu. Zürih’te başlayan, Tzara Paris’e taşındıktan sonra orada devam eden diziden 1916-1921 arasında on kitap yayınlandı. Kabare Voltaire’deki gösterilerin çeşitliliğini yansıtan ilk Dada yayını Cabaret Voltaire’in aksine, bu dizideki her kitap bir ya da iki sanatçıya ayrılmıştı. Çoğunda yazı ve desen vardı. Kitap, adeta sözle imgenin biraraya geldiği yeni bir mekân oluşturmuştu. Sayfa sayıları az da olsa, nitelikli kâğıtları, özenli dizgileri, ahşap baskı desenleriyle, bu kitaplar Avrupa’da 19. yüzyılda rağbet gören ve Dada yıllarında da yaygınlığını sürdüren livre d’artiste [sanatçı kitabı] geleneğine yaklaştı; tıpkı onlar gibi uzmanlaşmış yayıncılar tarafından basıldı.[2]
Dizinin 28 Temmuz 1916’da yayınlanan ilk kitabı, Tzara'nın La première aventure céléste de Mr. Antipyrine [Bay Antipirin'in Birinci Göksel Maceraları] adlı tiyatro oyunu ile Marcel Janco’nun yedi ahşap baskı desenini içeriyordu.[3] Kitap, ikiye katlanmış dört yapraktan, yani on altı sayfadan oluşuyordu. Dili mantıksızlık ve anlamsızlık üretmek için kullanan Tzara’nın oyunlarındaki ipe sapa gelmez diyaloglar, sanki rastgele biraraya gelmiş, kimi anlamlı kimi anlamsız sözcükler, sayılar, hatta kimyasal formüllerden oluşuyordu. Savaş karşıtı oyunun bir yerinde Tzara, ilk Dada Suaresi’nde okuduğu “Bay Antipirin’in Manifestosu” ile araya giriyordu.
Koleksiyon Dada’nın ilk kitabı, Tristan Tzara’nın Bay Antipirin'in Birinci Göksel Maceraları. Kapak tasarımı ve içindeki renkli desenler Marcel Janco’nun. Üstte sağda, oyunun içindeki “Bay Antipirin’in Manifestosu”.
Koleksiyon Dada’nın ikinci ve üçüncü kitapları, Richard Huelsenbeck’in şiirlerine eşlik eden Hans Arp’ın desenlerinden oluşuyordu: aynı yıl Eylül’de yayınlanan Phantastische Gebete [Fantastik Dualar] ve Ekim’de yayınlanan Schalaben, Schalomai, Schalamezomai. Arp’ın Fantastik Dualar için yaptığı desenler, her biri sanki birer totem gibi, simetrik, kaba işçiliği olan ahşap baskılardı. Fantastik Dualar 1920’de yeniden, bu kez George Grosz tarafından resimlenerek basıldı. Zaten Koleksiyon Dada’nın bazı kitaplarının birden çok edisyonu mevcuttu.
Dizinin dördüncü ve beşinci kitaplarında bu kez Tzara’nın şiirleri ve Arp’ın desenleri vardı: Vingt-cinq poèmes [Yirmi Beş Şiir, Zürih 1918] ve Cinéma calendrier du coeur abstrait , Maisons [Soyut Kalbin Sinema Takvimi, Evler, Paris 1920]. Ardından, 1920 ve 1921’de Julia Evola’nın, Francis Picabia’nın, Benjamin Péret’nin ve Georges Ribemont-Dessaignes’nin kitapları geldi. Tzara 1920’de Zürih’i terk edip Paris’e yerleşince, Koleksiyon Dada oraya, Au Sans Pareil kitabevine taşındı.[4]
Tristan Tzara ve Hans Arp, Yirmi Beş Şiir’in kapağı ve üç sayfası.
Koleksiyon Dada kitaplarında şair ve sanatçı arasında kimi zaman benzersiz diyaloglar oluşuyordu. Fantastik Dualar’daki Huelsenbeck şiirlerinin ilahilere olan benzerliğiyle, Arp’ın desenlerinin totem misali formları arasındaki ilişki gibi. Ya da Sinema Takvimi’ndeki bir dizede Tzara’nın doğrudan Arp’ı anması gibi: “arp küçük telefonun içinde bir kuş/arp şamdanın sakalı/saat yerine bir gonokok takıyor.”[5]
Hugo Ball
Zamanın Dışına Kaçış: Bir Dada Günlüğü
4 Ağustos 1916
Tzara, La première aventure céleste de M. Antypyrine [Mösyö Antipirin'in Birinci Göksel Maceraları ile Koleksiyon Dada’yı başlattı.[6] Benim için ise şu sıralarda göksel macera, lakaytlık ve hani şu her şeyin yeni ve daha yumuşak bir ışıkta görünmesini sağlayan o iyileşip toparlanma arzusu. Günde üç kez çıplak beyaz bacaklarımı gümüş mavisi suya daldırıyorum. Damarlarımdan yeşil üzüm bağları, çanlar, balıkçıların ela gözleri akıyor. Artık şiirlere ihtiyacım yok! Elbiselerimin hepsi kıyıda duruyor, altın taçlı bir yılanın muhafazasında.
Bana sanattaki yeni malzemelerden bahsediyorlar (kâğıt, kum, tahta, vd.).[7] Ben de onlara cevabımda, hiç sesi çıkmayan sığır çobanlarına âşık olduğumu ve varlığımın “elle tutulur garantisi” olarak, onun için, çarpıcı, betimleyici nesneler aradığımı söylüyorum.[8]
Hans Arp
Dada Bir Fars Değildi
1949
Richard Huelsenbeck’i tanıdığımda, anlamsız ilerleme dünyasından, saçma sanatlar sözcüğünden kaçıyordu. Çimen yeşili saçları olan kart fahişelerin hayvan leşi dudakları ve şehvet kişnemeleri bekleyerek pusuya yattığı ve kemiklerle çevrili ovalarda miğferli sülüklerin madalyalı kargaların önünde tören yürüyüşü yaptığı rengi solmuş günlerden ve gecelerden kaçmıştı. İcatlar gümbürdemeye ve gürlemeye başlayınca, zehirli yapay cennetler infilak etmeye başlayınca, Huelsenbeck Fantastik Dualar’ını yazdı. Bu şiirlerde Huelsenbeck dünyaya özgü keşmekeşin şeytani görüntüsünü öylesine ortaya döktü ki, insanlıktan nasibini almamışların anlaşılmaz çılgınlığı anlaşılır oldu. Şiirlerinin her biri insanı sonsuzlukla karşı karşıya getiriyor. Herodotvari bir sükûnetle, Huelsenbeck gözlemlerini şakıyor. İnsanın beyhudeliği, münasip boş laflarla ve borular çalınarak selamlanıyor. Fantastik Dualar Alman şiirine yeni bir dokunaklılık kazandırdı.[9]
Richard Huelsenbeck
Bir Dada Davulcusunun Anıları
1951
Arp’ın samimiyeti besbelliydi. İstediği, Dada hareketinin gürültüsü değildi. Tanıtıma ilgisi pek azdı. Yalnızca sanatsal etkinliklerimizin devrimci sonuçlarıyla, dolayısıyla, genelde sanatla ilgileniyordu. [...]
Birkaç hafta sonra Arp, Koleksiyon Dada dizisinde yayınlanan Fantastik Şiirler’im için sert hatlı birtakım ahşapbaskılar hazırladı. Ardından da Schalaben Schalomai Schalamezomai başlıklı başka bir kitabım için bu kez yarı anlatımsal birkaç desen çizdi. Arkadaşlığımız ilerledikçe, kabaredeki etkinliklerimize katılmaya niye pek de hevesli olmadığını anlamaya başladım. Hâlâ çalışmalarının yönünü belirlemek için öldüresiye çaba gösteriyordu.
Zürih’teyken öyle şeyler oluyordu ki, sonuçları bugün bile bizim için önemli. Bir gün Arp’la rastlantı kuralını ve eşzamanlılık sorununu konuşuyorduk. Arp, kâğıt parçalarıyla deneyler yapıyordu; onları elinden yere bırakıyor, sonra kâğıtları düştükleri gibi, kendi seçtikleri düzende yapıştırıyordu. Bir başka gün konu, sanatçılar arasındaki işbirliğinin günümüzde büyük bir ihtiyaç olduğundan açıldı. Entelektüalizm karşıtı çağımızın dayattığı yalnızlıktan kurtulmak için sanatçının birtakım yollar bulması gerektiğinden söz etti. Dada grubunda birlikte çalıştığımız sıralarda, bir deneyim olarak işbirliği konusu hep gündemdeydi ve Arp bu meseleyle sadece o zaman değil, sonraları da yoğun olarak ilgilendi. O, tam nesnellik fikriyle, yani etkisi yıllar sonra ortaya çıkacak la réalité nouvelle kavramıyla bunun arasında bağlantı kurdu.[10]
Fantastik Dualar
1916
Dünyanın Sonu
Dünyada işlerin vardığı nokta bu
İnekler telgraf direklerinin üstüne oturup satranç oynuyor
İspanyol dansçının eteğinin altındaki papağan
Karargâhın borazancısı kadar hüzünlü ötüyor ve top bütün gün inliyor
Gözünü kaybettiğinde
Bay Mayer’in sözünü ettiği lavanta manzarası şurada
Ancak itfaiye teşkilatı kovabilir kabusu oturma
odasından fakat hortumların hepsi yırtık
Ah evet Sonya herkes plastik oyuncak bebeği aptal sanıyor
ve haykırıyor: Tanrı kralı korusun
Tüm Monist Kulüp Meyerbeer buharlı gemisinde toplanmış
Ama sadece dümencinin tiz do sesinden haberi var
Ayak başparmağımdan anatomik atlası çekip çıkarıyorum
ciddi bir çalışma başlıyor
Operanın önünde
iki gün iki gecedir duran
jaketatay giymiş balıkları gördünüz mü...?
Ah ah siz koca iblisler–ah ah siz arıların bakıcıları ve kıdemli başçavuşlar
Bir yay ile vay vay bir yah ile vah vah o ki bugün bilmez
Babamız Homer’in ne yazdığını
Harmanimin içinde savaşla barışı saklasam da ben bir vişneli kokteyl alayım
Bugün hiç kimse bilmez yarın o var mıydı
Onlar bir tabutun kapağıyla tempo tutuyorlar
Tramvaydan kuyruk tüylerini yolacak cesarete sahip olsaydı
keşke birisi ne büyük çağ olurdu
Zooloji profesörleri çayırlarda toplanıyor
Avuçlarıyla gökkuşaklarını ters döndürüyorlar
büyük sihirbaz alnına domatesleri yerleştiriyor
Siz yine şatoya ve topraklarına dadandınız
Karaca ıslık çalıyor aygır sıçrıyor
(Ve dünyanın hali bu önümüzde olan da bundan ibaret)[11]
Çeviriler: Nur Altınyıldız Artun
[1] Anna Umland & Adrian Sudhalter, Dada in the Collection of the Museum of Modern Art (New York: MoMA, 2008) s. 59.
[2] A.g.e., s. 63, sonnot 18.
[3] Oyunun başlığı, rüyalardan esinlenen eserleriyle dadacıları ve sürrealistleri derinden etkileyen sembolist Max Jacob’un 1914’te yazdığı tiyatro oyununa atıf yapıyordu: Le siège du Jérusalem, Grande tentation céléste de Saint Matorel. Jacob, 1916 başlarında Tzara’ya yazdığı bir mektupta kendi oyunundan “aventures céléste de Matorel” [Matorel’in Göksel Maceraları] diye söz etmişti. Jacob’un kitabında da Picasso’nun üç gravürü vardı, a.g.e., s. 200.
[4] Sürrealistlerin de yayıncısı olan Au Sans Pareil’de 1921’de Max Ernst’in ilk sergisi açılmıştı: “Dada Max Ernst”.
[5] A.g.e., s. 62. Gonokok, belsoğukluğuna neden olan bakteri.
[6] Tzara’nın bu oyunu Waag Salonu’nda, 14 Temmuz 1916’daki suarede okunmuştu. ‘Antipyrine’, Fransa’da baş ağrısına karşı kullanılan bir ilacın markasıydı.
[7] ‘Bruitizm’ ve ‘eşzamanlılık’ ile birlikte, Dada sanatının başta gelen üç tekniğinden biri olan ve ‘yeni mecra’ diye adlandırılan kolaj.
[8] Hugo Ball, Flight Out of Time: A Dada Diary, der. John Elderfield, çev. Ann Raimes (New York: Viking Press, 1974) s. 71-72.
[9] Robert Motherwell (der.), The Dada Painters and Poets: An Anthology (New York: Wittenborn, Schultz, 1951) s. 293-294.
[10] Richard Huelsenbeck, “Jean Arp”, Memoirs of a Dada Drummer içinde, der. Hans J. Kleinschmidt, çev. Joachim Neugroschel (New York: Viking Press, 1974) s. 96-98.
[11] İki farklı İngilizce çevirisi: Robert Motherwell, a.g.e. içinde, çev. Ralph Manheim, s. 226; ve Rudolf Kuenzli (der.), Dada içinde, çev. Malcolm Green (Londra: Phaidon, 2006) s. 195.