Birinci Dünya Savaşı’nın ve Dada’nın öncesinde dadacıların önemli bir kısmı ekspresyonizmle haşır neşirdi.[1] 1920’lerde Dada avangard sahnesini terk ederken, bu kez de konstrüktivizmle iç içe geçti, ardından sürrealizme evrildi. Dada’yı tarihselleştirenler, Tristan Tzara’nın propaganda becerisi dolayısıyla Dada’nın Paris faslını ve onun mirasını devralan sürrealizmi öne çıkarınca,[2] Dada’nın konstrüktivizmle ilişkisi de ikinci plana atıldı. Oysa bu yıllarda iki avangard hareketin verimli bir işbirliği söz konusuydu. Ortak “Elementarist Bir Sanata Çağrı” manifestosunun, Merz ve Mécano dergilerinin ve Weimar’daki Konstrüktivistler ve Dadaistler Kongresi’nin ardından, bu bağlantının bir başka ürünü 1923-1926 arasında Hans Richter’in editörlüğünde Berlin’de yayınlanan G dergisi oldu. O yıllarda avangard sanatçılar üretme ve düşünme biçimlerinde devrim yaratma arzularını, çıkardıkları çok sayıda irili ufaklı dergide dile getiriyorlardı. Dahası, G, formalist sanat tarihlerinin stillere göre sınıflandırıp, ‘ekspresyonist’, ‘Dada’, ‘De Stijl’, ‘konstüktivist’, ‘sürrealist’ diye etiketlendirdiği eserleri ve sanatçıları biraraya getiriyor, Düsseldorf’taki kongrenin başaramadığı gerçek anlamda bir ‘enternasyonal’ oluşturuyordu. Görsel sanatlarda büyük çeşitlilik gösteren soyut formlara yer verirken, bütün bu gelişmelerin öncüsü olarak Zürih Dada’yı öne çıkarıyordu.[3]
G'nin 1923 Temmuz ve 1926 Mart sayılarının kapakları.
Sanat eğitimi alan Richter’in yolu ekspresyonizmle başlayıp, Dada’yla kesişmiş, sonra konstrüktivizme varmıştı. 1914’te Die Aktion grubuna katılmıştı. Sosyalistti, devrimciydi ve savaşa karşıydı. Savaşta yaralanıp ordudan ayrılınca İsviçre’ye gitmiş ve 1916 Eylül’ünde Zürih’te Dada'ya dahil olmuştu. 1919’da ‘radikal dadacılar’la birlikte Devrimci Sanatçılar Birliği’ni kurmuş, “Radikal Sanatçılar Manifestosu”nu imzalamıştı.[4] 1922’ye gelindiğinde, bu kez “Romanya, İsviçre, İskandinavya ve Almanya’daki konstrüktivistleri temsilen” Konstrüktivist Enternasyonal deklarasyonunu imzalayacaktı.[5] Sanat tarihçisi Werner Haftmann’a göre, Richter Dada’nın coşkulu bir üyesi olduğu sıralarda bile, o kaotik taşkınlığa alternatif konstrüktivist seçeneğe, onun düzene verdiği önceliğe meyilliydi.[6] Dada yıllarında giderek soyutlaşan portreler yapıyordu. 1918’de Tzara onu ressam Viking Eggeling ile tanıştırdı ve ikisi birlikte soyut film fikrine kapıldılar. 1920’de yazdıkları ortak metin “Evrensel Dil” (Universelle Sprache), elementer formlara dayanan soyut sanatı “tüm ulusal dillerin sınırlarının ötesinde”, Birinci Dünya Savaşı’na yol açan milliyetçi aidiyetlerden bağımsız, soyut bir dil olarak öneriyordu.[7] Richter’in ertesi yıl tamamladığı ilk soyut filmi Rhythmus 21, tek bir formun, dikdörtgenin, ritmik dönüşümünden ibaretti. Maleviç’in ve Mondrian’ın etkileri açıktı. [8] Zaten her ne kadar dadacı arkadaşlarıyla kişisel ve sanatsal bağı eskisi gibi sürse de, Richter bu sıralarda Naum Gabo, El Lissitzki ve Theo van Doesburg’la yakınlaşmıştı.
Hans Richter, Visionäres Porträt (Vizyoner Portre), 1917 ve Dadakopf (Dada Kafası), 1923.
Hans Richter, Rhythmus 21, 1921.
Beş sayı boyunca yayınlanan G’nin dörde katlanmış tek yapraktan oluşan ilk iki sayısının alt başlığı "Elementer Konstrüksiyon için Malzeme" iken, üçüncü sayıdan itibaren "Elementer Konstrüksiyon için Dergi" oldu. Binalardan uçaklara, otomobillere ve kent tasarımına, modern konstrüktif formlara yer veriyordu, film ve fotomontajı da içine alıyordu.[9] Resimde, heykelde, filmde, her türlü tasarımda, Richter'in tabiriyle, "elementer form" yaratılması sürecine öncelik veriyordu.[10] İlk sayıda Mies van der Rohe’nin dile getirdiğine göre bu, “minimum araç kullanarak maksimum etki” sağlamak anlamına geliyordu.[11] Sanat ve tasarım, üretici güçlerle birleşecek; sanatçıyla işçiyi, dâhiyle teknisyeni, kültürle ekonomiyi birbirinden ayıran seçkinci hiyerarşiler lağvedilecekti.
Richter G'yi Berlin'deki apartman dairesinden yayınladı. Dergiye ‘konstrüksiyon, kompozisyon, form verme, düzenleme’ gibi anlamları olan ‘Gestaltung’ sözcüğünün baş harfi ‘G’ adını vermek El Lissitzki’nin fikriydi; Theo van Doesburg’a bir saygı ifadesi olarak ‘G’nin yanına bir de kare iliştirmişti.[12] El Lissitzki ayrıca ilk sayının editörleri arasındaydı. Sonraki sayılarda Mies van der Rohe, Theo van Doesburg ve Frederick Kiesler derginin editörlüğünü Richter’le paylaşacaktı.[13] Aynı çeşitlilik katkıda bulunanlar için de geçerliydi. Mesela, George Grosz’un bir metninin yayınlandığı üçüncü sayıdaki illüstrasyonlar arasında Hans Arp’ın bir deseni, Man Ray’in bir ‘Rayogram’ı, John Heartfield’in bir fotomontajı, Piet Mondrian’ın resimleri, Grosz’un desenleri ve Kurt Schwitters’ın Merzbau adını verdiği konstrüksiyonun bir fotoğrafı vardı. Filme adanan özel sayıda ise hem Fernand Léger’nin Ballet mécanique’i tartışılıyordu hem René Clair’in Entr’acte’ı. Ayrıca Francis Picabia bale yaparken bir fotoğrafı ve Marcel Duchamp’nın Rotary Demisphere başlıklı eseri bu sayıya konmuştu.
G’nin kapsayıcılığının bir göstergesi de başka avangard dergileri tanıtmasıydı. İlk sayısının arkasında, yaklaşımlarını paylaştığı öteki dergiler Mécano, Merz, Ma ve De Stijl anılıyordu. Üçüncü sayıya gelindiğinde listeye dönemin başka avangard dergileri de eklenmişti; Prag’da yayınlanan Disk ve Devětsil; Bükreş’te çıkan Contimporanul ve Varşova’da basılan Zwrotnika dahil.[14] [NAA]
Hans Richter
G
1924
G, “elementer konstrüksiyon için dergi”, varlığını zamanımızın araçları ve imkânları konusunda topyekûn bir iyimserliğe borçlu. İyimserliğin kökeninde, her şeyden önce, bu çağa özgü kötücül kaosa, uygarlığın hem aşırılığı hem noksanlığı ortamında içinde bulunduğumuz çözülmeye rağmen kaybolmayan, bir kültürün var olma ihtimalinin peşine düşmeye yönelik istek var.
Tutumumuz, her ne kadar parlak olursa olsun, bireysel başarılara değil, bu başarıların nedeni olduğu artık tespit edilmiş olan bütüncül yaşamsal içgüdüye dayanıyor.
Üretimin endüstrileşmesi, üretim süreçlerinin normlaşması, üretim sorunlarının standartlaşması ve dolayısıyla hayatın her alanında genelleşmenin adeta hüküm sürmesi
tesadüf değil.
Bilimsel yöntemlerin hayatın her alanında uygulanıyor olması
tesadüf değil.
…
G belli bir amaca yönelmiş bir yayın organı ancak toparladığı malzeme özel değil, zamanın hem içinde hem dışında olan ihtiyaçlara uygun olarak, evrensel. Bu ihtiyacın büyüklüğü her alanın yalnızca kendine özgü değil, genel ilkeleri belirleme konusunda kendi içindeki talebe bağlı. Böyle insanların, böyle merakların ve böyle standartların var olması bu derginin varlığını da meşrulaştıracak.
G kimi ilgilendiriyor?
1. Gerek bir bütünselliğe ilişkin gerekse kendi başına bir fenomen olarak yaşamsal enerjilerin özgürce hareket etmesiyle ilgilenen okurlar.
2. Kendi mesleğine özgü bir tasarı ya da dogmayla kendini sınırlı tutmayan ve, etkinliğinin kendi konusu dışındaki sonuçları gibi, kendi uzmanlık alanına dair sorular sormaktan çekinmeyen bilim insanı, fizikçi ya da mühendis.
3. Kendi bireysel sorunlarının dışında ve ötesinde, genel anlamda geçerli olanın, evrensel olanın arayışındaki sanatçı: bir kaldıraç kullanarak bireysel duyarlılığına, bu zenginlik kaynağına ve kendi etkinliğine anlam katan sanatçı.
4. Kendisinin ve başka şeylerin hangi yönde “hareket ettiğini” bilmenin kendisi için bir yararı olduğuna inanan; duruma hakim bir bakış açısı geliştirerek yaşamsal kuvvetleri çözebileceğini düşünen; “nitelikli üretim” konusunu nihai olarak önemseyen iktisatçı, tüccar, organizatör ya da siyasetçi.
5. Binlercesi arasında hangi ürünlerin, hangi nedenlerle dikkatlerini çekmesi gerektiğine incelikle hükmedebilen üretici grupları.
6. Ait olduğu insanlık denen büyük topluluğun gelişimine ilgi duyan ve bundan haz alan; hayat söz konusu olduğunda kendisine ket vurmayan ve hayatla yakın bağ kurmasını sağlayan içgüdüsel vasıtaları algılamaya ve aktarmaya donanımlı çağdaşlar.
G’ye kim katkıda bulunuyor?
Bu meseleleri kendine dert eden; belli bir kesinlikle ifade etmek istediği bir şeyler olmasını önemseyip, bundan memnuniyet duyan herkes tartışmasız elementerist bir biçimde düşünebiliyor ve … form yaratabiliyor demektir.[15]
Çeviri: Nur Altınyıldız Artun
[3] Dawn Ades, “G”, The Dada Reader, A Critical Anthology içinde, der. Dawn Ades (Chicago: University of Chicago Press, 2006) s. 306.
[4] “Devrimci Sanatçılar Birliği”, e-skop.
[5] The Tradition of Constructivism içinde, der. Stephen Bann (New York: Viking Press, 1974) s. 67.
[6] Werner Haftmann, “Postscript”, Hans Richter, Dada Art and Anti-Art, içinde, çev. David Britt (Londra & New York: Thames & Hudson, 2001) s. 220.
[7] Leah Dickerman (der.), Dada (Washington: National Gallery of Art, 2005) s. 482.
[8] Werner Haftmann, “Postscript”, s. 221.
[12] Werner Haftmann, “Postscript”, s. 221 ve Stephen Bann, The Tradition of Constructivism, s. 90.
[13] Dawn Ades, “G”, s. 306.
[15] G, sayı 3 (Haziran 1924). İngilizce çevirisi, Stephen Bann, The Tradition of Constructivism içinde, s. 93-96.