/ Dadanın 100. Yılı / Dada - Sürrealizm

Dada’nın yirminci yüzyılın ilk çeyreğindeki öteki avangard hareketlerle –ekspresyonizmle, fütürizmle, konstrüktivizmle– ilişkileri kimi zaman yakın, kimi zaman mesafeli ya da çalkantılı ama hep canlıydı.[1] Dada’nın sonunu getiren Paris faslının ardından ise bambaşka bir avangard hareket, sürrealizm, peyda oldu. Bir bakıma Dada Paris’te sürrealizme evrildi; buradaki Fransız dadacıların önemli bir kısmı sonradan sürrealist oldu. Manifestosu, dergisi ve bürosuyla André Breton’un başını çektiği örgütlü bir hareket olarak sürrealizm 1924 yılında ortaya çıktı ama 1919-1925 arasındaki yılları Breton sürrealizmin “sezgisel olarak var olduğu dönem” olarak anıyor.[2] Sürrealizmin gerisindeki bu beş yıllık deneyimin bir bölümü ise sonradan sürrealizmi kuracak ekibin Paris’te Dada’ya dahil olduğu döneme denk geliyor. Ancak bu iki avangard hareketin ilişkisi konusunda yorumlar muhtelif. Kimi dadacılara ve tarihçilere göre asıl cevhere sahip olan Dada; sürrealizm ondan türeyen ve onun kimi vasıflarını sahiplenen bir hareket. Kimileri ise Littérature adlı dergi etrafında toplanan Fransız şair ve yazarlar Breton, Louis Aragon ve Philippe Soupault’nun, Dada henüz Paris’e erişmeden önce, ondan bağımsız olarak, sonradan sürrealizmle anılacak çoğu ilkeyi zaten hayata geçirdikleri kanaatinde; yol göstericileri ise, Baudelaire’den başlayarak, Lautréamont, Rimbaud, Jarry ve Apollinaire gibi Fransız edebiyatçıları.

Dada tarihçisi Michel Sanouillet sürrealizmi “Dada’nın Fransız hali” diye niteliyor: “Breton’un becerisi, karmaşık Dada ideolojisinin içinden bazı unsurları basitleştirip, Parislilerin yenilir yutulur bulacağı akılcı bir hale getirmesinde.”[3] Keza, Robert Motherwell de 1951’de yayınladığı Dada derlemesinin sunuşunda “fazla basite indirgemek pahasına, sürrealizm Breton’un Dada’yı soktuğu haldir demek yanlış olmaz” diyor.[4] Sürrealizmden uzak duran az sayıdaki Fransız dadacıdan birisi olan Georges Ribemont-Dessaignes’nin görüşüne göre ise “sürrealizmin içinde özgürlüğe, başkaldırıya, düzen karşıtlığına dair ne varsa zaten Dada’ya aitti”.[5] Hans Richter benzer bir değerlendirmeyi daha sert sözlerle dile getiriyor: “Sürrealizm Dada’yı yiyip yuttu ve hazmetti. Buna benzer yamyamlıklar tarihte hiç de ender değil. Sürrealizmin sindirimi gayet iyiydi; midesine indirerek tükettiği şeyin niteliklerini, kendi sağ kalan bedeninde canlandırdı.”[6]  Bu görüşü paylaşanların bazıları Dada’ya kıyasla sürrealizmde bir şeylerin eksik olduğu düşüncesindedir. Mesela, Sanouillet  sürrealizmin “gülmekten yoksun Dada” olduğunu söyler.

Öte yandan, Dada’yı Paris’e taşırken onu kasıtlı olarak karışık, dağınık, tutarsız ve anlamsız bir hareket olarak örgütleyen iki eski dadacı, Francis Picabia ve Tristan Tzara, ayrı ayrı geriye dönüp baktıklarında Dada’nın pek de matah bir şey olmadığı kanısına varırlar. Onlara göre Dada’nın Paris’teki işlevi kendisini takip eden daha esaslı bir hareketin yolunu açmış olmasından ibarettir.[7] Adeta bir zebani gibi Paris’e gelen Dada dili anlamdan söküp, genel geçer değerleri alaşağı ederek, milliyetçi propagandaya alet olarak yozlaşan ne varsa her şeyi arındırma vazifesi görmüştü.

 

Sürrealizmin Şafağı

Dada Paris’te aslında hiçbir zaman birbirleriyle tam da uzlaşamayacak kişileri biraraya getirmişti: Zürih’te Dada’nın kurucularından olan Tristan Tzara; yine Zürih’te sonradan Dada’ya katılan Francis Picabia ve bir de Littérature grubu diye bilinen, Paris’te Dada’ya dahil olan şair ve yazarlar. Aralarındaki temel ayrımlardan biri, daha Tzara gelmeden, Breton’la mektuplaşmaları sırasında ortaya çıkmıştı. Littérature grubunun başını çeken Breton tıp eğitimi dolayısıyla ve savaşta bir askerî hastanedeki görevi sırasında psikiyatri konusunda etraflı okumalar yapmış ve Freud’u keşfetmişti. Psikanalizin sağaltıcı bir yöntem olarak kullanılmasına kuşkuyla yaklaşsa da, bilinçdışının özgür bırakılmasının devrimci imkânlar yaratacağına daha o zamandan inanmıştı. Mektuplarında Tzara’ya birkaç kez Freud ve Jung hakkında ne düşündüğünü sormuştu. Tzara ise psikanalizi “tehlikeli bir hastalık” olarak görüyordu çünkü ona göre psikanaliz “insandaki gerçeklik karşıtı eğilimleri uykuya yatırıp, inişe geçen burjuvaziye payanda oluyordu”.[8]

 

1924 civarında sürrealistler bir rüya seansında.

 

Breton ve Soupault, ilk otomatik yazı denemesi sayılan “Les Champs magnétiques” (Manyetik Alanlar) başlıklı bir metin kaleme almışlardı. Ekim 1919 tarihli sayısından başlayarak bu metni Littérature’de pasajlar halinde  yayınladılar. Sonradan sürrealizmin şiarı olacak psişik otomatizmi keşfe çıkmışlardı. Amaçları edebi olmaktan ziyade bilimseldi çünkü yazma hızının ifadeyi etkileme biçimlerini araştırıyorlardı. İlham kaynaklarını da kendi edebi öncellerinde bulmuşlardı; mesela metnin başlığının atıf yaptığı, Lautréamont’un Les Chants de Maldoror/Maldoror’un Şarkıları’nda ya da Rimbaud’nun Les Illuminations/Aydınlanışlar’ında… Giderek otomatik yazıdan başka yöntemlerle de bilinçdışını deşmeyi sürdüreceklerdi. Bu yöntemlere ‘dadaist’ demek uygun düşmeyeceği için daha o zaman ‘sürrealist’ tabirini kullanmaya başladılar. Breton ‘sürrealist’ kelimesini ilk kez, 1920’de yazdığı Dada savunması “Dada İçin” başlıklı metnin içinde kullanmıştı. Aynı yıl Nouvelle Revue Française’in editörü Jacques Riviere “açıkça itiraf etmeye cesaretleri olmasa da, dadaistler Apollinaire’in emeli olan sürrealizme kaymaya devam ediyorlar” diye yazdığında, sezgilerinin ne denli güçlü olduğunu belli ediyordu.[9]

Dadacıların 1921’de Paris’te, Au sans Pareil kitabevinde açtıkları Max Ernst’in ilk kişisel sergisinin kataloğuna yazdığı metinde Breton kolajı harikuladenin mükemmel bir ifadesi olarak niteleyecekti:

 

Dada ve yalnızca Dada iki birbirinden apayrı gerçekliğe, kendi deneyim alanımızı terk etmeden erişebilme, onları biraraya getirme ve temasları sırasında bir kıvılcım çaktırabilme [...] ve, dayanak olacak bir çerçeveden mahrum ederek, bize kendi hafızamız içinde yolumuzu kaybettirebilme becerisine, o harikulade yetiye sahiptir.[10]

 

‘Harikulade’nin peşinde koşmak ilerde sürrealistler için farklı bir gerçeklik yaratmanın yollarından biri olacaktı zira ‘harikulade’ doğal işleyişte bir kopukluk, akılcı nedensellikte bir kırılma demekti. Breton katalog metninde Dada’yı anlatıyor gibi görünüyordu ama bu adeta bir sürrealizm tanımıydı. Zaten Ernst’in eserleri 1924’e kadar ‘dadaist’ diye bilindi, sonra aynı eserler yine Breton tarafından ‘sürrealist’ diye yaftalandı. Au sans Pareil de önce Paris’teki dadacıların yayınevi ve karargâhı olmuştu, sonraki yıllarda da sürrealistlerin.

Littérature grubu şiirsel imgede “Tzara’nın hiçbir zaman deneyimlemediği” bir umudu bulma arayışından hiç vazgeçmedi. Aragon bunun Breton ve Soupault’yla birlikte Dada’ya karşı gizliden gizliye kurdukları bir komplo olduğunu yazmıştı, “henüz iyi tanımlanmamış ama giderek berraklaşan” bir kumpas.[11] Ne de olsa Paris’teki tezahürüyle Dada’da umuda yer yoktu. Yayınlanan manifesto üzerine manifesto ya hiçliği vaaz ediyordu ya da var olanı yok etmeyi: “Dada imha eder ve orada durur.”[12] 1921’e, Azametli Dada Sezonu’na gelindiğinde dadacılar da artık durumun farkına varmıştı; Ribemont-Dessaignes “sinsice ama gayet sistematik bir biçimde Dada’nın altını oyan kendi içindeki bir yeraltı hareketi”nin varlığından söz ediyordu.[13] Adı konmasa da bu sürrealizmdi.

Paris’te Dada, Zürih ve Berlin’deki tezahürlerinden farklı bir nihilizme gark olmuştu. Littérature grubundakiler ise Dada’yı kendi zihinlerinde oluşmakta olan tasavvura uyacak biçimde dönüştürme gayreti içine girmişlerdi; Tzara ve Picabia’nın direnişiyle karşılaşınca ‘Dada’ etiketini bir kenara bırakmakta beis görmediler. Zaten onların kendi tasavvurlarını Dada’ya yamama çabası baştan bir yanlış anlamaya dayanıyordu. Paris’te Dada biraz da bu yüzden tıkandı kaldı, hiçbir yere varamadı. 

 



[1] “Dada ve Ekspresyonizm”,  e-skop (13 Ağustos 2016).

http://www.e-skop.com/skopbulten/dadanin-100-yili-dada-ve-ekspresyonizm/3036

“Dada-Fütürizm Kapışması”, e-skop (3 Mart 2017).

http://www.e-skop.com/skopbulten/dadanin-100-yili-dada-futurizm-kapismasi/3293

“Merz Dergisi: Dada, de Stijl, Konstrüktivizm İttifakı”,  e-skop (2 Aralık 2016).

http://www.e-skop.com/skopbulten/dadanin-100-yili-merz-dergisi-dada-de-stijl-konstruktivizm-ittifaki/3183

“Konstrüktivistler ve Dadaistler Kongresi”, e-skop (24 Aralık 2016).

http://www.e-skop.com/skopbulten/dadanin-100-yili-konstruktivistler-ve-dadaistler-kongresi/3210

[2] Aktaran Robert Short, “Paris Dada and Surrealism”, Journal of European Studies, ix (1979) s. 75-76.

[3] Aktaran,  a.g.e.

[4] Robert Motherwell (der.), The Dada Painters and Poets: An Anthology (New York: Wittenborn, Schultz, 1951) s. xxvi.

[5] Aktaran Robert Short, “Paris Dada and Surrealism”, s. 76.

[6] Hans Richter, Dada Art and Anti-Art, çev. David Britt (Londra & New York: Thames & Hudson, 2001) s. 194.

[7] Aktaran Robert Short, “Paris Dada and Surrealism”, s. 76.

[8] Aktaran,  a.g.e., s. 86.

[9] Aktaran,  a.g.e., s. 92.

[10] Rudolf Kuenzli (der.), Dada (Londra: Phaidon, 2006) s. 33.

[11] Aktaran, Robert Short, “Paris Dada and Surrealism”, s. 85.

[12] Paul Dermée, “What Is Dada!” [1920], The Dada Reader, A Critical Anthology içinde, der. Dawn Ades (Chicago: University of Chicago Press, 2006) s. 248.

[13] Aktaran Robert Short, “Paris Dada and Surrealism”, s. 89.

Dada'nın 100. Yılı, Dada