Crisis & Critique Dergisinin Yeni Sayısı Yayınlandı: Ekonomi Politiğin Eleştirisi

Aşağıdaki yazı, Agon Hamza ve Frank Ruda’nın Crisis and Critique dergisinin “Critique of Political Economy” başlıklı sayısına (Cilt 3, sayı 3, 2016) yazdıkları sunuş metninden çevrilmiştir. Ognian Kassabov’un bu sayıda yayınlanan "Creativity vs. Unskilled Labour: Kant on Class Struggle" başlıklı yazısından seçilmiş bölümlerin çevirisi önümüzdeki günlerde e-skop’ta yayınlanacak.

 

 

 

2016’dayız ve hâlâ kapitalizm hüküm sürüyor. Peki ama, çağımızın kapitalizmi nasıl işliyor? Nasıl oluyor da geçtiğimiz yüzyılın son demlerinde nihai zaferini ilan etmiş bir sistem, içinde bulunduğumuz yüzyıla adım atar atmaz şimdiye kadarki en ciddi ve şiddetli krizlerinden biriyle karşı karşıya kalıyor? Halihazırda sürmekte olan bu kriz, kapitalizmin işleyiş tarzlarıyla ilgili birtakım (yarı yarıya) unutulmuş ve vaktinden erken cevaplanmış soruları yeniden gündeme getirdi: Devlet ile sermaye arasındaki ilişki; sermayenin sınırları; kapitalizm bünyesindeki değişikliklerin biçimleri; tahakküm ve sömürü biçimleri; toplumsal sınıflar, vesaire... 

Louis Althusser, “insan her şeyi her yerden göremez” demekte haklıymış anlaşılan. Gerçekten de belirli felsefi pozisyonlardan bütünlüğü kavramak daha kolaymış. İşte bu yüzden, heterojen bir alan olan Marksizm’i bütünlüğü içinde kavrayabilmek için bugün hâlâ Kapital’in alt başlığında yer alan ifadenin sunduğu bakış açısından daha iyi bir seçenek gözükmüyor. Bu alt başlık “Ekonomi Politiğin Eleştirisi”. Fakat, vurguyu bu kısa ifadenin hangi öğesine koyduğunuza bağlı olarak, farklı bir Marksizm elde ediyorsunuz.       

Bu ibarede vurguyu hak eden öğenin “eleştiri” olduğunu savunanlar Kapital’i, ekonomi politiğin köküne dinamit koyan; kapitalist üretim tarzını ve onun ideolojisi konumundaki burjuva ekonomi politiğini eleştirmek suretiyle ekonomik tahakkümden ayrı bir tür saf politikaya alan açan bir kitap olarak yorumluyorlar. Başkalarıysa, “eleştiri” terimini daha Kantçı bir anlamda yorumluyorlar. Bu durumda Marx’ın eseri, politika ile ekonominin akıl almaz şekillerde iç içe geçtiği kapitalizmin kalbinde yatan içkin çatışkılara ilişkin bir soruşturmaya dönüşüyor.      

Marx’ın getirdiği yeniliğin esasen “politik” öğede gizli olduğunu düşünenler içinse, eleştirinin görevi saf ekonomi diye bir şey olmadığını; nötr ve olumsal “piyasa güçleri”nden bahsedilemeyeceğini göstermektir. Onun yerine, sınıf mücadelesi vardır; gittikçe açılan ve değer formu üzerinden kendini sürdüren tarihsel ve toplumsal bir yarık söz konusudur. Politik boyutu vurgulamak, devrimci bir politikanın tarihsel olarak özgül bir ânına hem mantıki hem pratik öncelik vererek ekonomiye ilişkin özgürleştirici bir düşünüş geliştirmeyi amaçlayan daha yapıcı bir pozisyonun ortaya çıkmasını da sağlayabilir. 

Son olarak bir de Kapital’in yönteminin “ekonomik” boyutunu öne çıkaranlar var. Onlara göre, ekonomi hâkim sınıfın temel politikalarını gizlemektense kapitalist ekonominin içsel yapısını verir; tüm veçheleriyle politik yaşamı ve politik faillerin eylem alanını belirleyen ve belirleyecek olan da bu yapıdır. Bu durumda; eleştirel yaklaşım bir önceki düşünce hattında olduğundan tam aksi istikamette serimlenecek ve özgürleştirici ya da değil her tür politikanın ardında yatan ekonomiyi açığa çıkaracaktır. Öte yandan kimilerine göre bu hamle, politik karar alma egemenliğinin, görünürde özerk uluslararası ilişki güçleri ve devletler yerine işçilere ve değer üretenlere ait olduğunu ima ediyor (bu kesimler farkında olmasalar da ipleri ellerinde tutacakları için), dolayısıyla bu görüşü savunanlar fazlasıyla yapısal buldukları bu ekonomi mantığı anlayışına karşı çıkıyorlar.      

Bu farklı eğilimler ve aralarındaki gerilim, Kapital’in hedefini tanımlayan ifade tarafından daha da katmerlendiriliyor ve böylece bizzat Marksizm, çok farklı ve çatışan sunumları ve gündemleri bünyesinde barındıran çelişkili bir eklemlenme olarak ortaya çıkıyor. Marksizm’in tarihi boyunca görülen bu çelişkili gerilim, Marx’ın düşüncesine tekrar tekrar dönmeyi; bu düşünceye yamanmış her türlü “-izm”i bıkıp usanmadan ondan sökmeyi; tarihin her dönemecinde ve her adımda bu düşüncenin anlamını, kapsamını ve vurgusunu yeniden düşünme ihtiyacını kayda düşmeyi gerektiriyor olabilir. Lenin, Marx’ın düşüncesinin gücünü doğruluğundan aldığını söylememiş miydi? Durum buysa, burada hangi doğrudan bahsediyoruz? Doğruluk nesnel bir kategori olmadığına göre herkes tarafından paylaşıldığından da bahsedilemez. Daha ziyade pratiğin bir kategorisidir. Lenin’i karşımıza almak pahasına olsa da bu noktanın üzerinde durmakta fayda var, çünkü Marx’ın teşebbüsünün doğruluk payı ne olmuş (ya da olacak) olursa olsun, bu doğru, verili durumun, tarihin ya da her neyse onun nesnel bilgisini ortaya koymaya indirgenemez. Ama öznel bir yönelim sağlayabilir.   

Özellikle de karşıtlıkların ve gerilimlerin her yerde şiddetini artırarak yeniden su yüzüne çıktığı günümüzde bu son derece önemli. Klasik çeşitlemeler silsilesine yeni aşırılıkçı pozisyonlar bile eklenmiş bulunuyor. Bunların arasında, ekonomi politiğin eleştirisinin hiçbir şeyi açıklamaya gücünün kalmadığını ve dolayısıyla tümden çöpe atılması gerektiğini savunanlar olduğu gibi, Marx’ın düşüncesinin günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar isabetli ve hayati olduğunu ileri sürenler de var. Lenin’in de Devlet ve Devrim’in başında analiz ettiği gibi Marx’ı bol bol anılan ve bir o kadar çok yerilen, buna mukabil hiçbir etkisi olmayan bir idole dönüşmekten nasıl kurtarabiliriz?     

Klasik anlamda Marksçı olsun ya da olmasın adının hakkını veren herhangi bir çağdaş ekonomi politik eleştirisinin mevcut olup olmadığını bulmak için bu karmaşık pozisyonlar alanında bir soruşturmaya girişebiliriz. Bu soruya hiç düşünmeden olumlu bir yanıt vermeye meyilli olabiliriz: Evet, böyle bir eleştiri vardır ve bu, Marx’ın icat ettiği ve ortodoks ve pek de ortodoks olmayan Marksistler de dahil olmak üzere Marx’ın okurları tarafından nesiller boyunca uygulanan ekonomi politik eleştirisinin ta kendisidir. Fakat, düşünmeden verilen bu türden olumlu bir cevap çeşitli şüpheler doğurabilir ve bu cevabın kendisi muğlak ya da belki de daha rafine bir şüphecilik biçimi olabilir. Dünya durmadan değişirken Marx’ın ekonomi politik eleştirisi neden değişmesin? Son yıllarda ekonomik ve politik dinamiklerde yalnızca ilerici değil aynı zamanda geriye dönük fenomen ve eğilimlerle karşılaşmıyor muyuz? (Marksist politikanın bu durum karşısındaki teşebbüslerinin başarısızlığını hatırlatmak gerekmiyor herhalde). Ekonomi politik eleştirisinin Marx’tan bu yana hiçbir dönüşüm geçirmemiş olması, bu aracın günümüzdeki etkisini muazzam biçimde köstekleyen ve sınırlandıran sebeplerden biri olmasın? (En azından Marksizm adına yaşanan felaketlerin bir sebebi bu olabilir). Ekonomi politiğin eleştirisi (arada bir kıpırdansa da) geleneksel, ortodoks Marksizm kadar ölü mü? Yoksa ortodoks Marksizm hiçbir zaman olmadığı kadar canlı mı (bazı ölülerin ölmeyi reddettiğini akılda tutmak lazım)?  

Bu soruşturma hattına ve dolayısıyla yukarıda ana hatlarıyla ortaya koyduğumuz olumlu cevaba karşı çıkmak mümkün; ekonomi ve politikanın çağımızda geçirdiği dönüşümlerle, bu alanlardaki radikalleşme ve geriye dönüşlerle başa çıkabilecek yenilenmiş bir ekonomi politik eleştirisi sunmaya ve serimlemeye çalışan imanlı Marksistler’in varlığı sorgulanabilir. Marx’ın projesini, onun öngördüğü ya da görmediği çağdaş durumlar bağlamında hayata geçirmeye teşebbüs etmiş bir dizi isim sıralanabilir elbette: Louis Althusser, David Harvey, Moishe Postone, Michael Heinrich, Antonio Negri, Kojin Karatani, Slavoj Žižek ve daha niceleri. Alain Badiou bile yakınlarda Marx’ın analizinin, daha önce hiçbir zaman, hatta kendi ömründe dahi olmadığı kadar doğru ve geçerli olduğu bir tarihsel çağa geldiğimizi ilan etmedi mi? Peki ama bu bize sonuç olarak ne veriyor?

Crisis & Critique’in bu sayısı yukarıda ortaya konan meselelerden bazılarını ele alıyor. Sayının editörleri olarak Marx’ın düşüncesinin çağdaş versiyonlarını barındıran uçsuz bucaksız manzaranın kapsamlı bir resmini sunmadığımızın farkındayız. Ayrıca, kapitalist toplumların, ve bu toplumlardaki tahakküm ve sömürü ilişkilerinin geleceğini tahmin etmek gibi bir projeye girişmiş de değiliz (gerçi sonuç vereceğini düşünseydik böyle bir çabaya girerdik). Bu sayı farklı geleneklerden ve çevrelerden gelmekle beraber ortak bir özelliğe sahip filozofları, teorisyenleri ve düşünürleri biraraya getiriyor: Bu insanların hepsi Marx okuyor. Bu sayının altındaki tek saik, Marx’ın ve (özellikle de) Kapital’in mevcut konjonktürdeki (ve bu konjonktür için) geçerliliğini vurgulamak değil; çağdaş ekonomi politik eleştirilerinin konumunu analiz etmek, ve bu eleştirilerin, geç küresel kapitalizmin tıkanıklıklarını ve açmazlarını politik ve düşünsel olarak aşmaya imkân veren bir alanın açılmasına yapabileceği olası katkıları saptamak da amaçlanıyor. Bu, günümüzde en gerici eğilimlerin en muhafazakâr taraftarlarının bile, isteyerek ya da istemeyerek destekledikleri bir proje.

 

İÇİNDEKİLER

A Marxian Critique of Neoclassical Economics’ Reliance on Shadows of Capital’s Constitutive Social Forms Dennis Badeen & Patrick Murray

Marx after Hegel: Capital as totality and the centrality of production Riccardo Bellofiore

Capital: A Critical Theory? Jacques Bidet

The Beast and the Universal: Hegel's Critique of Political Economy Ivan Boldyrev

The "Capital " after the MEGA: Discontinuities, Interruptions and New Beginnings Michael Heinrich

How to Read Capital in the Twenty-First Century Campbell Jones

Creativity vs. Unskilled Labour: Kant on Class Struggle Ognian Kassabov

How Not to Evaluate the Relevance of Marx’s Capital Andrew Kliman

The Critique of Political Economy and the 'New Dialectic': Marx, Hegel and the Problem of Christopher J. Arthur's 'Homology Thesis' Elena Louisa Lange

The Economic Catastrophe as a Passionate Event Frédéric Lordon

Marx’s Destruction of the Inner World: from the Colonial Internalisation of the Psyche to the Critique of the Psychological Roots of Political Economy David Pavón Cuéllar

Radicalizing the Root: The Return of Philosophical Anthropology to the Critique of Political Economy Jason Read

Mapping the Abstract Essence of Concrete Existence: An Analysis of the Privative Form of Value, an Overdetermined Category Frank Smecker

Economic crises, historical regression and social conflicts: an essay Raquel Varela and Valério Arcary

Capitalist Bulimia: Lacan on Marx and crisis Fabio Vighi

The ‘Ideal Total Capitalist’: On the State-Form in the Critique of Political Economy Gavin Walker

Phenomenology of Value: Badiou and Marx Yuan Yao

Can One Exit from The Capitalist Discourse Without Becoming a Saint? Slavoj Žižek

Interview with Moishe Postone: That Capital has limits does not mean that it will collapse Agon Hamza & Frank Ruda

 

Bütün metinleri indirmek için: http://crisiscritique.org/